‘Esed’in af oyununa kanmıyoruz’
Kimse kendi kâtilinin ayağına gidip de boynunu bıçağın altına koymaz. Terör örgütü ile kâtil rejim yok olunca, Suriyeliler hem güvenli hem de gönüllü olarak evlerine dönecektir. Suriyeliler dönsün diyenler, geri dönüşü hızlandırmak için terör örgütü ve rejimi bertaraf etme noktasında bize yardımcı olurlarsa bundan memnun oluruz.
Türkiye'de yaşayan Suriyeli mülteci sayısı Mayıs 2022 itibarıyla bir önceki aya göre 1.267 kişi artarak toplam 3 milyon 763 bin 652 kişi oldu. TSK’nın Suriye kuzeyinde icrâ ettiği harekâtla ‘güvenli bölgeler’ oluşturulmaya başlanmıştı. Yaklaşık 500 bin Suriyeli sığınmacı güvenli dönüş kapsamında, Türkiye’den ayrılarak terörden arındırılan bu güvenli bölgelere yerleştirildi.
Güvenli dönüşleri artırma amaçlı sığınmacılara, Suriye’de âilelerini ziyaret etmeleri için 2017- 2021 yıllarında bayram izni verildi. Bu yıllarda 150 bine yakın Suriyeli gittikleri bayram izinlerinden geri dönmedi. Göç İdaresi Başkanlığı Uluslararası Koruma Genel Müdürü Muhammet Selami Yazıcı, gönüllü dönüş kapsamında ülkelerine dönen yaklaşık 500 bin Suriyelinin, bayram izni sonrası Türkiye’ye dönenlerin bölge hakkında anlattıklarıyla ülkeye dönme kararı aldıklarını açıklamıştı.
Türkiye operasyon için bölgede hazırlıklarını hızlandırdığında Esed’den af açıklaması geldi. Bu af meselesi, Esed’in yıllar boyu sürdürdüğü meşruiyet oyununun bir parçası. Başladığı günden bugüne üzerinden 11 yıl geçen ve hâlen devam eden Suriye iç savaşı boyunca Esed rejimi tarafından 18 kere af ilân edildi. Bu konuyu Suriye Geçici Hükümeti Genel Sekreteri Faez Nebi ile konuştuk. Esed'in af oyununu ve perde arkasında yatanları Gerçek Hayat’a anlattı.
Öncekiler îtibar görmemiş olmalı ki Esed yeni bir af ilanı daha yaptı. Esed’in bu af ilanlarına inanıp gidenler oluyor mu, olduysa gidenlerin başına gelenler hakkında bir bilginiz var mı?
Evet, maalesef çoğu insan kâtil rejimin sözde af kararından bahsediyor. Kim kimi affediyor? Sanki haklı ve mağdur olan rejimdir de, suçluları affediyor. Bu sözde af kararı kâtil rejim güçleri tarafından 2013 yılında Şam’ın Tadamun semtinde hunharca işlenen ve 288 mâsum Suriyelinin şehit edilmesiyle sonuçlanan katilama ait İngiliz The Guardian gazetesinin sızdırdığı görüntüleri örtbas etmek için hazırlanan bir mizansen.
Bu karar uyarınca, salıverilenlerin sayısı 400 tutuklu civarında. Bunların çoğu, rejim ile uzlaşı yapan Deralılar arasından son 2 yıl içerisinde tutuklanan ve büyük kısmı da maruz kaldıkları işkence nedeniyle kronik hastalığa yakalanan veya hafızasını kaybeden kişilerden oluşuyor.
Kararın çıkmasıyla birlikte, Şam meydanları tutuklu yakınlarının salıverilmesini bekleyen binlerce vatandaşımız ile dolup taştı. Ancak rejim, güç kullanarak bu kalabalığı dağıttı.
Blog yazan 17 yaşındaki kızı bile salmadılar
Rejim 2011 yılından bu yana 20’ye yakın sözde af kararı çıkarttı. Fakat bu kararlar, siyasi tutukluları veya devrime katılan gençlerimizi değil de, uyuşturucu kaçakçılarını, kâtilleri ve adî suçluları kapsadı. Örneğin, internet günlüğüne (Blog) yazılar yazma suçundan 2009 yılında daha 17 yaşında bir çocukken tutuklanan Tal El Mallohi adlı genç kızımız henüz tutukludur. Onca sözde af kararı çıkartıldı, ancak hiçbiri de Tal El Mallohi’yi kapsamadı.
Af kararlarına kananlar tutuklanıyor
Öte yandan, daha önce çıkan sözde af kararlarına inanıp da Avrupa’dan Suriye’ye dönen çok sayıda vatandaşımız, rejimin AB ülkelerindeki büyükelçilikleri aracılığıyla verdiği tüm güvencelere rağmen ya döndüğü gün yâhut da birkaç gün sonra rejim güçlerince tutuklandı. Dolayısıyla bu rejim hâin ve kâtil bir rejimdir. Suriye halkı hiçbir af kararına inanmamakta ve tanımamaktadır.
Türk kamuoyunda Esed’in af ilânına inananlar var. Çünkü belirttiğiniz gerçekler Türkiye’de tam olarak bilinmiyor.
Aslında üzücü bir durum. Bunun sebebi, bazı insanların bu rejimi diğer dünya ülke yönetimleri gibi sanmaları, ne denli kâtil bir rejim olduğunu ve ülke yönetimini gaspeden azılı bir terör örgütünden farkı olmadığını bilmemelerinden kaynaklanıyor.
Türkiye’de birtakım gruplar ‘savaşın bittiğini ve bu nedenle Suriyeli muhacirlerin Suriye’ye geri dönmeleri gerektiğini’ söylüyor. İddia edildiği gibi Suriye’de savaş bitti mi?
Savaş bitmiş gibi görünebilir ancak asla bitmedi. Görünen geçici bir ateşkestir. Sık sık rejim ve müttefikleri tarafından ihlâl edilen bir ateşkes hâli. Suriye halkının mücadelesi bu rejimi düşürene dek devam edecek. Keşke savaş bitip, her şey normale dönse de biz de ülkemize dönebilsek. Ülkenin imara ihtiyacı olsa dahi bu hâin rejim düştüğünde inanın Suriyelilerin ezici çoğunluğu evine dönecek.
Suriye Geçici Hükümeti olarak 11 yıldır süren savaş için çözüm teklifiniz nedir, ateşkesle nereye kadar…
‘Ülkemiz ve halkımız için aydınlık bir gelecek’ parolasıyla yola çıktık. Amacımız savaşmak değil tabiki. Ancak kâtil rejim, halkın barışçıl yollarla dile getirdiği beklentilerine kurşunla karşılık verdi. 1 milyonu aşkın insanı şehid etti, 500 bin civarındaki insanı da ya tutukladı ya kayıp konumuna düşürdü yâhut da zorla alıkoydu. Yaklaşık 10 milyon Suriyeli, Suriye içinde rejim kontrolü dışındaki bölgelere veya Suriye sınırları dışına göç ettirildi. Biz, Suriye’nin birlik ve beraberliğini koruyan siyasî çözümden yanayız. Ancak ateşkese uymayan ve siyasî süreci sürekli sabote eden rejim tarafı oldu. Muhalefet olarak siyasi müzakerelerin her aşamasına katılım sağladık. Fakat her seferinde olduğu gibi şimdi de bu kâtil rejime güven olmadığı için bir taraftan ateşkese uyuyor, diğer taraftan da rejimin kalleşliğine karşı halkımızı korumak için tüm tedbirleri alıyoruz.
Uluslararası kamuoyunun Rusya-Ukrayna krizine odaklanmış olması, barış ya da ateşkes görüşmelerini nasıl etkiliyor?
Heyetlerimiz, Astana ve Cenevre müzakerelerine katıldı bugüne kadar. Yakında yeni bir müzakere turu daha yapılması öngörülüyor. Rejim, Rusya- Ukrayna krizini görüşmeleri sabote etmek için kendi lehine kullanmaya ve görüşmeleri ertelemeye çalışıyor.
ABD Hazine Bakanlığı, PKK/YPG kontrolünde olan bölgelere yaptırım muâfiyeti getirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland, bölgede ekonomik aktiviteyi canlandırarak DEAŞ’ın dirilmesinin önüne geçmek istediklerini iddia ediyor. Bu YPG/PKK’ya yardımın bir kılıfı mı?
Bizim için DEAŞ neyse PKK/ YPG de odur. Her ikisi de terör örgütüdür. Nasıl DEAŞ mensupları Suriye toplumuna yabancı bir örgütse, PKK/YPG de öyledir. ABD bu örgütü her ne kadar desteklese ve şirin göstermeye çalışsa da bizim için birşey değişmeyecektir. Bunlar, Suriye’nin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedirler. Suriye topraklarını bütün terör örgütlerinden temizleyene dek mücadele edeceğiz.
Türkiye’nin oluşturduğu güvenli bölgelere ‘Gönüllülük esaslı geri dönüş’ mümkün mü? Hangi şartlarda geri dönüş mümkün olur?
Kısmen mümkün olabilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin desteğiyle terörden arındırılan bu bölgelerde güvenlik sağlanmış durumda ve hayat normale dönmektedir. Gerekli altyapı inşâ edilmektedir. Bu çerçevede Suriye Geçici Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı çeşitli kurumlar işbirliği içinde, koordineli bir şekilde hareket etmektedir.
Yukarıda dediğimiz gibi, insanlarımız şartlar oluştuğunda evlerine dönmek istiyorlar. Bunlara, Türkiye’de ikamet eden vatandaşlarımız da dâhildir. Ancak, hem rejim hem de terör örgütü PKK/YPG bildiriler yayınlayarak gönüllü geri dönüş projesine karşı çıktıklarını açıkladılar. Suriye’de demoğrafik değişim yapan rejim ile terör örgütü PKK/ YPG hayatın normale dönmesini istemiyorlar. Zâten bu ikili, kendi kontrollerindeki bölgeleri elde tutmaya devam ettikleri sürece geri dönüş projesinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Zîra kimse kendi kâtilinin ayağına gidip de boynunu bıçağın altına koymaz. Terör örgütü ile kâtil rejim yok olunca, Suriyeliler hem güvenli hem de gönüllü olarak evlerine dönecektir. Suriyeliler dönsün diyenler, geri dönüşü hızlandırmak için terör örgütü ve rejimi bertaraf etme noktasında bize yardımcı olurlarsa bundan memnun oluruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkacağız. Zîra biz Ensar kültürüyle yetiştik” ifadelerini kullanıyor. Erdoğan’ın duruşunu nasıl görüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Suriyelilere yönelik tutumunu açık ve net şekilde birçok vesileyle dile getirdi . Onun yaklaşımı insânî bir tutum olup, Türk milletinin asâletini yansıtmaktadır. Saygıdeğer Cumhurbaşkanı, Suriyelilerin Türk milletinin kardeşi olduğunu vurgulamış, güvenli ve gönüllü dünüşler konusunda şartlar oluşmadan Suriyelileri kâtil rejimin eline vermeyeceğini kaydetmiştir. Suriye halkı, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk yetkilileri ve aziz Türk milletinin asil duruşunu asla unutmayacaktır.
‘Gönüllü geri dönüş’ ile alâkalı Suriye Geçici Hükümeti’nin çizdiği bir yol haritası var mı?
Suriye Geçici Hükümeti, rejimin yıktığı kurumların çalışmalarına işlerlik kazandırmaya çalışıyor. Bu çerçevede, Millî Orduyu ulusal temeller üzerine kurmuştur. Nitekim millî ordumuz, Türk kardeşlerimizin de yardımıyla bölgelerimizi terörden arındırmak amacıyla gurur verici harekât icra etmiştir. Ayrıca, yerel meclisler ihdâs ettik. Üniversiteler, hastaneler, sanayi bölgeleriyle güvenli ve gönüllü geri dönüşü sağlayacak gerekli altyapıyı hazırlamaya çalışıyoruz.