Dünya ticareti ve denizlerin ehemmiyeti

EROL YARAR
Abone Ol

Barbaros Hayrettin Paşa’nın Beşiktaş’taki türbesi ve yine denize çıkmadan önce denizcilerin selamlayarak sefere çıktıkları Beşiktaş’taki Yahya Efendi tekkesi, Osmanlı devletinin en güçlü döneminde maddî ve mânevî gelişimin şifrelerini vermek açısından önemlidir. Denizler, diriliğin ve hayatın zikrini yaparken bizlerin ondan uzak olmamız düşünülemez. Dünya siyaseti günümüzde denizler üzerinden yürütülmekte ve eğer ‘Türkiye yüzyılı’ inşa edilecekse bu gerçeğin göz önünde tutulması gerekiyor.

Kızıldeniz’de Yemen’deki ayrılıkçı Şii Husi milislerinin gemilere yönelik saldırıları, dünya ticaretinde deniz yollarının ehemmiyetini tekrardan gündeme getirdi. Global ulaşım ağlarıyla karadan, havadan ve denizden entegre olmuş, dünya ticaretinde dünyanın en zengin kaynağı olan denizler, tüm kıtaları çevreleyen yapısıyla insanlığa büyük imkanlar sunmaktadır.

Su olmadan hayat nasıl mümkün değilse denizler olmadan global bir iktisadi sistem düşünülemez. Dünya ticaretinin yüzde 80’inin denizler yoluyla yapıldığının bilinmesi bunun büyüklüğünü ve önemini anlamak açısından yeterlidir.

Bu işin piri Fenikeliler

Tarihi açıdan Fenikeliler tarafından teşkilatlı bir biçimde başlatıldığı söylenen bu ticârî usûl, tarih boyunca güç sahibi olan devletlerce kontrol altında tutulmaya çalışılmış, âdeta denizlere hâkim olanlar dünyaya hâkim olmuşlar. Roma imparatorluğu ve sonrasında Ceneviz ve Venedik şehir devletlerinin kontrolünde olan denizler, bir dönem Osmanlı denizcileri ve Barbaros Hayrettin Paşa ve de onu takip eden reisler eliyle bizim kültür coğrafyamızda zirve yapmış. Yeni deniz yollarını keşfeden Kolomb, Macellan, Vasco da Gama, Avrupa ülkeleri arasında bu yollara hâkim olma savaşını başlatmış; Portekiz, İspanya, Hollanda, İngiltere ve Fransa arasında 300 yıl sürecek bir rekabetin önünü açmıştır.

Yüzyıllar süren ticari rekabet, bunun sebep olduğu savaşlar ve oluşturulan sömürgelerle denizler, imparatorlukların varlık ve yaşam sebebi hâline gelmiştir. 19.yy’a bu yarışta önde giren İngiliz imparatorluğu güneş batmayan İmparatorluk unvanını deniz yolları hâkimiyetiyle ele geçirmiştir. 19. yy sonlarına doğru ortaya çıkan teknolojiler, deniz ticaretini kökten değiştirerek ağaç esaslı yelkenli gemilerden demirden imal edilen motorlu gemilere geçerek, önce buharlı, sonra petrol esaslı ve en sonunda nükleer teknolojinin gelişimi ile 100 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak boyuta gelmiştir.

Denizde güvenlik mühim mesele

Hem gemi boyutlarıyla hem de uzay teknolojileriyle entegre olan gemiler, GPS sistemleri ile ve meteoroloji ilmiyle hem daha güvenli ve hızlı hem de çok büyük boyutlu taşıma kapasitesine erişmiştir. 400 bin metrik tondan fazla petrol taşıyan, 24 bin konteyner alabilen ve 7500 turisti aynı anda taşıyan gemi boyutlarına günümüzde erişilmiştir. Kendiliğinden hareket eden otonom gemileri mümkün kılan gelişmeler, insansız gemiler ile denizcilik mesleği çok yakın zamanda farklı boyuta gelecektir.

Deniz ticaretinin her ticari yolda olduğu gibi en önemli konusu güvenliktir. Askeri amaç taşımadığı için saldırılara açık olan ticari gemiler, eski asırlarda korsanların saldırısına uğramış ve bu geçmiş unutulmuşken günümüzde yeni korsanlık yöntemleri ortaya çıkmıştır.

Somali açıklarında Somalili korsanların gemileri kaçırmasıyla gündeme gelen bu yeni tür korsanlık, birçok ülkenin güvenlik gerekçesiyle bir araya gelmesine ve ticari gemileri korumak maksadıyla ülkemizin de deniz kuvvetlerinin içinde rol aldığı tedbirlere ihtiyaç duyulmuştu.

Geçen ay Husi milislerin Kızıldeniz’den geçen ve sözde İsrail ile ticaret yapan ülke gemilerine yönelik karadan atılan roketlerle gemilere saldırısı, global ticareti tehdit eden bir hâl almıştır. Günümüzde en önemli ticari rota olan Asya-Avrupa ticari yolunun alternatifi olan Güney Afrika Ümit burnu rotasından geçişler 2023'e nazaran yüzde 200 artmış bulunmakta. Zaman ve maliyet açısından tercih edilmeyen bu uzun ve maliyetli rota, güvenlik gerekçesiyle tercih sebebi olmuştur.

Kuran’ı Kerim'deki Kureyş sûresi, ticaret yollarının güvenliğinin ehemmiyetinin anlaşılması açısından mühimdir. Denizlerin ticarete uygun hâle gelmesi Allah'ın bir lütfu olmuş ve tüm insanlığa hizmet etmekte. Ülkemizin son 20 yılda gemi inşa teknolojilerinin hem sivil hem de askeri amaçlı gelişimi dikkat çekicidir. Henüz gelişmiş ülkeler seviyesinde olmasa da deniz ticaretinde ve deniz teknolojilerindeki gelişmeler umut verici ve ‘Türkiye yüzyılı’nın gerçekleşme idealini destekler mahiyettedir.

Yapılması gerekenlerin başında ülkemizin liman, limana yakın üretim ve limanlara ulaşım kapasitesini acilen geliştirecek projeleri devreye sokmasıdır. Tren yollarıyla desteklenecek bu projelerle liman kapasitelerimiz 12 milyondan 20 milyon konteyner (TEU) seviyesine gelmelidir. Çin’in Şanghay limanının 45 milyonu aşan kapasitesi bu planlamayı zorunlu kılmaktadır. Yunan deniz taşıma endüstrisinin toplam dünya kapasitesinin yüzde 17.6’sına sahip olarak Çinin (yüzde 11.6) önünde dünyanın en büyük filosuna sahip olması bize yön vermelidir.

Denizle barışık yaşamalıyız

Üç bir tarafı deniz olan ülkemizde denizin sunduğu her nimetin farkında olmak ve bundan en güzel şekilde yararlanmak aklın gereğidir. Denize yakın ama denizden korkutulan nesiller yerine, denizle barışık ve onu iyi tanıyan ve faydalanan nesillere ve bunu sağlayacak aile ve eğitim sistemine ihtiyaç vardır. Gençliği suyla spor vesilesiyle tanıştırmak, denizleri koruma ahlâkı edinmek ve ondan faydalanmak için yüksek teknolojilerle sadece denizlerin üstünü değil altını da iyi tanımak ve kullanmak gerekmektedir.

Barbaros Hayrettin Paşa’nın Beşiktaş’taki türbesi ve yine denize çıkmadan önce denizcilerin selamlayarak sefere çıktıkları Beşiktaş’taki Yahya Efendi tekkesi, Osmanlı devletinin en güçlü döneminde maddî ve mânevî gelişimin şifrelerini vermek açısından önemlidir.

Denizler, diriliğin ve hayatın zikrini yaparken bizlerin ondan uzak olmamız düşünülemez.

Dünya siyaseti günümüzde denizler üzerinden yürütülmekte ve eğer ‘Türkiye yüzyılı’ inşa edilecekse bu gerçeğin göz önünde tutulması gerekmektedir.

Vesselam…