Dünden bugüne Sovyetler ve Azerbaycan
Dağlık Karabağ’ın işgali ihtilafı, Ermenistan’ın saldırısıyla yeniden alevlendi. Azerbaycan topraklarına saldıran Ermenistan’ın bu yaptığı yeni değil. Daha önceleri de Karabağ’a saldıran ülkeye Rusların destek verdiği bilinen bir gerçek. Önemli enerji hatlarına ve ticaret yollarına sahip olan Azerbaycan’ın Sovyetlerden bağımsızlığına kadar geçirdiği evreleri araştırdık. İşte tarihi anların özeti:
Devletler de insanlar gibi doğar, büyür ve ölür. Sovyetler Birliği gibi en geniş sınırlara ulaşan, ekonomisiyle dünyada ilk sıralara yerleşen bir ülkenin de elbet bu büyüklüğü bir gün sona erecekti. Öyle de oldu. Asya’dan Avrupa uzanan sınırlarını kontrol etmekte bir süre sonra zorlanan Sovyetler nasıl kuruldu, neler gördü ve nasıl yıkıldı?
Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin 30 Aralık 1922'de Beyaz Rusya SSC, Ukrayna SSC, Orta Asya ve Kafkas Cumhuriyetleriyle birleş(tiril)mesiyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kuruldu. SSCB’yi kuranlar, 1917 Ekim Devrimiyle iktidara gelen Vladimir Lenin liderliğindeki Bolşeviklerdi. Bunların çoğunluğu Yahudi ve hepsi de masondu.
Avrupa’nın doğusundan Asya’nın kuzey uçlarına kadar geniş bir alanı kapsayan SSCB, 22 milyon 403 bin kilometrekarelik yüzölçümüyle dünyanın en büyük toprağa sahip devletiydi. 1977 anayasasına göre SSCB, 15 cumhuriyetten oluşan çok uluslu federal bir devlet olarak tanımlanıyor ve Doğu-Batı bloğu olmak üzer ikiye ayrılıyordu.
Tarihin Tekerrürü
Uzun yıllar sosyalist mantıkla yönetilen Birlik, takvimler 1980’leri gösterdiğinde Çarlık döneminde olduğu gibi yeniden baş gösteren iç sıkıntılar, Sovyetler Birliği’nin sonunu hazırlıyordu. Sorunun bu denli derinleşmesinde Stalin sonrası göreve gelen Kruçev’in rolü oldukça büyüktü. Komünist partinin hazırlamış olduğu, “Rus olmayan milletlerin kimliklerinin kaybedilmesi” projesi hayata geçirildi. Bazı ülkelere Kiril alfabesi zorunlu kılınırken, Müslüman ve Türk olan milletlerin soyadlarına Ruslarda olduğu gibi “ova, ov, eva, ev” gibi eklerin getirilmesi dayatıldı. Tüm bu sosyolojik baskıların yanında, 1980’lerin ortasında ekonomik krizlerin baş göstermesi, aslında büyük dağılmanın önünü açan en büyük faktörlerden birisi oldu.
Mihail Gorbaçov bu gidişatı düzeltmek istiyordu. Komünizmi düzeltmeye çabalarken, eski sistemin yerine koyacak bir şeyler arıyordu. Komünizm yerine koyacağı şeyi serbest piyasa ekonomisinde bulan Gorbaçov, ülkedeki fiyatları serbest bıraktı. Piyasada fiyatlar yüz katı artış yaşarken kullanımdaki az sayıda ruble yüzünden, ücretlendirmeler dolar üzerinden yapıldı. Halkın alım gücü düşerken ülkede yavaş yavaş kıtlık baş göstermeye başladı.
Çok baskı tez ayrılık getirir.
Bu esnada birlikteki ülkeler, üzerlerinde bulunan baskıyı delmeye başladı. Sovyetler için ise iki kurtarıcı politika çoktan Gorbaçov tarafından belirlenmişti bile. Bunlar, Perestroyka (yeniden yapılanma) ve Glasnost (açıklık) olarak uygulanmaya başladı. 1990’larda dünyanın en geniş sınırlarına ulaşan ülke olan Sovyetler; başarısız reformlar, Komünist düzenle çakışan serbest piyasa ekonomisi, 1 varil petrolün 120 dolardan 24 dolara düşmesi gibi durumlar dünyanın en büyük ekonomisine sahip bu ülkeyi, yıkımın eşiğine adım adım götürüyordu.
- ● 1989 yılında başlayan bağımsızlık girişimleri,
- ● Berlin Duvarının yıkılması ve
- ● Demir Perde’nin düşmesinin ardından Sovyetler Birliği de duruma pek fazla dayanamadı.
Güç kullanarak ve zorla yapılagelen uygulamalar sonucunda ortaya çıkan sorunlar, etnik çatışmayı daha da derinleştirdi. Özellikle Dağlık Karabağ'da olayların büyümesi, bağımsızlık çağrılarının artmasına neden oldu. Soğuk Savaşın sonlanmasını sağlayan bu politikalar, başarısız darbe girişimlerine de sahne oldu. Sistem, delindiği yerden çökmeye başlayınca Gorbaçov istifaya zorlandı ve 25 Aralık 1991’de görevi bıraktı. 26 Aralık tarihiyle Sovyetler Birliği tarih sahnesinden silinirken, komünist ideolojinin yumuşak gücü de ortadan kalkmış oldu.
Azerbaycan'ın bağımsızlık mücadelesi
1828’te Rus İmparatorluğu egemenliğine giren Azerbaycan, Çarlık Rusya’nın yıkılmasıyla bağımsızlık ilan etti. Daha sonra Sovyetler Birliğince işgale uğrayan Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla önemli bir bağımsızlık mücadelesi verdi.
İlk olarak 1918 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti olarak kurulan ülkeyi, aslında Kafkasya bölgesinde Türklerin aleyhine gelişen çeşitli ihtilaflar ve siyasî tartışmalar sonucu, toplanan Kafkasya Kurultayı kurdu. Mehmet Emin Resulzade başkanlığındaki Millî Şûra, bağımsızlık ilan etti.
Azerbaycan Cumhuriyeti 28 Mayıs 1918 günü bağımsızlığını ilan edince başkenti Bakü olarak gösterse de, Bakü ve çevresi Sovyetler tarafından silahlandırılmış Ermeni Şaumyan yönetimindeki Bakü Komiserliğinine bağlıydı. Komiserlik Azerbaycan’ı yok etmek için müslüman bölgeleri talan etmeye başladı. Bu güçle başa çıkamayacağını anlayan Azerbaycan Osmanlıdan yardım istedi. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle Kafkaslardaki Müslümanları korumak için “Kafkas İslam Ordusu” kuruldu. Bu orduya da komutan olarak Enver Paşanın kardeşi Nuri Paşa atandı.
Azerbaycan Alayıyla birlikte Gence’den hareket eden Osmanlı Ordusu işgal edilen yerleri tek tek aldı. İngiliz, Rus ve Ermeni kuvvetleriyle yapılan kanlı savaşın ardından 15 Eylül 1918 yılında Kafkas İslam Ordusu Bakü’ye girerek şehri yeniden Azerbaycan’ın başkenti yaptı.
28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu ve Sovyetler Birliğine katıldı. Bu süreçte yaşananlar, Azerbaycan halkının SSCB yönetimine olan güvenini sarstı ve bağımsızlığa giden süreç hızlandı. Sovyet ordusu, 20 Ocak 1990'da Bakü ve diğer illerde katliamlar yaptı. Sovyetlerin dağılmasıyla Azerbaycan, 18 Ekim 1991'de yeniden bağımsız devlet oldu.
Elçibey devriliyor
Fakat Yanvar, Dağlık Karabağ’da çok acı olaylar yaşandı. Bunların ardından Azerbaycan'da başkanlık seçimi yapıldı. Komünist Parti’den Ayaz Muttalibov seçimi kazandı. Muhalefetin baskısı sonucu Mart 1992’de istifa etti. 7 Haziran 1992 tarihinde yapılan seçimi Ebulfez Elçibey kazandı.
Elçibey' göreve geldikten birkaç gün sonra Azerbaycan ordusu Karabağ'ı yeniden almak için büyük bir saldırı başlattı. Çaresizlik ve imkansızlık içindeki ordu, birkaç ay sonra üstünlüğü Ermeni güçlerine kaptırınca bazı komutanlar Elçibey'i zor duruma sokmak için savaştan çekildiği iddiasını ortaya attı.
Cephede işler ters gidince Albay Suret Hüseyinov görevden alındı. Daha sonra Hüseyinov, 1993 yılı Haziran ayında silahlı isyana kalkıştı. Elçibey arabuluculuk yapması için Nahçıvan Parlamentosu Başkanı Haydar Aliyev'i destek için Bakü'ye davet etse de destek göremedi.
Elçibey, 17 Haziran 1993'te gece yarısı başkentten ayrılarak Nahçıvan'a gitti. Halk Cephesi'nin liderlerinden İtibar Memedov'un parlamentoya sunduğu önergeyle Elçibey'in başkanlığı düştü ve yetkileri parlamento başkanlığını üstlenen Aliyev'e devredildi. 28 Ağustos'taki referandumda halkın yüzde 98'ine yakını Elçibey'e karşı oy kullandı, ardından yapılan başkanlık seçimini de Aliyev kazandı.