Dijital kıyametin provası: Mavi ekran
Gerçek bir savaşa hazır mıyız? Verilerimizin çalınmasını geçtik (zaten 14 yaşında çocuklar bile çalabiliyormuş), savaş olsa ve tüm sistemimizin şartellerini indirseler ne yapacağız? Siz olsanız o şartelleri indirmez misiniz? Almanlar SAP’ını kilitlese hangi SAP’la yola devam edecek devlet ve şirketlerimiz? Microsoft her yerimizi ‘mavi ekran’a çevirirse ne yapacağız?
19 Temmuz günü Yeni Zelenda ve Avustralya’da başlayıp Türkiye ve Avrupa’yı kuşatan ve Amerika’yı da kilitleyen bir skandal yaşandı. Skandalın adı Microsoft Windows işlem sisteminin mavi ekranı idi. En az 8,5 milyon bilgisayar mavi sos verdi. Sadece ABD Fortune 500 listesinde bulunan şirketlerin zararının 5,4 milyar doları aştığı duyuruldu. Buna bütün dünyayı eklediğinizde zararın on milyarlarca dolar olduğu dile getiriliyor.
Çin ve Rusya gibi bazı ülkeler hariç bütün dünyada pek çok sektör âdeta durdu. Pek çok havayolu şirketi uçuşlarını gerçekleştiremedi, banka ve borsalar kapandı. Hastaneler ameliyat yapamadı. Olup biten âdeta dijital kıyametin provası gibiydi.
İddiaya göre Crowdstrike adlı ‘siber güvenlik’ şirketinin Microsoft ile entegre çalışan platformuna yaptığı güncelleme uyumsuzluğa neden oldu ve sistemler çöktü. Bütün dünyayı etkileyecek bir uyumsuzluktan kaynaklandığına inandırılmak istendi herkes. Peki, gerçekten mesele bu kadar basit miydi?
Dünyadaki işletim sistemlerinin yüzde 70’i Microsoft Windows. Bu hacimdeki bir işletim sisteminin güvenlik bileşeni test edilmeden tüm dünyada aynı anda güncellenebilir mi? Buna inanmak saflıktan başka bir şey olamaz. Elbette hata olur ama bu çapta olmaz, olamaz. Bütün dünyayı kilitleyecek bir hata hiç olamaz.
Peki, sebep ne? Bunun için pek çok şeyi sıralamak mümkün. Ancak üçüncüsü çoktan başlamış olan dünya harbinin devlet ve hükümet başkanlarınca sıkca dile getirilmeye başlandığı, Gazze’de yaşanan soykırımla ilgili kırılmalar, Antlantik-Pasifik gerilimi gibi ölümcül meselelerin olduğu bir zaman diliminde bununla bütün dünyaya mesaj verildiği açık.
Bundan Microsoft zarar görür mü? Görmez, görecek olsa buna izin vermezdi. Zîra işletim sistemi bahsinde Microsoft’un bir rakibi yok. Nereye gideceksiniz? Olsa olsa dava açıp zararınızı tazmin edebilirsiniz. Mesela THY, Denizbank gibi en çok zarar gördüğü ileri sürülen kuruluşlar bu hususu dava konusu yapar mı bunu zaman gösterecek. Biz de olmasa bile dünyanın pek çok yerinde mutlaka tazminat davaları açılacaktır, açılmalı da.
Ayrıca yapılan sözleşmelerde yazılım şirketleri de bankalar ve havayolu şirketleri gibi her konuda haklıdırlar. Ortada baskın bir tekel var ve o tekelin sözleşmesini imzalamadığınız müddetçe yazılımı kullanamazsınız. Elbette davalarda bu sözleşmeler devreye girecek, belki de bazı şirketler bu sözleşmelerin meşruluğunu dava veya tartışma konusu edecek. Ama neticesinde modern dünyadaki seküler hukukun sadece en güçlüyü korumak için olduğunu bir kez daha müşahede edeceğiz.
Öte yandan Microsoft bundan göreceği zararı bütün insanlığa fatura edebilecek güçte bir şirket. Çünkü kısa vadede onunla rekabet edebilecek bir güç de yok.
Ambargo işe yaradı
Ruslar ambargo nedeniyle, Çinliler ise kendi çözümlerini kullandıkları için bu saldırıdan etkilenmediler. Saldırı diyoruz çünkü böyle olduğuna inanıyoruz. Kuzey Kore ve Rusları ambargo, Çinlileri ise kendi devlet akılları korudu.
Albayrak holding neden etkilenmedi?
Yaşanan global krizden Gerçek Hayat’ı da neşreden Albayrak Grubu etkilenmedi.
Albayrak Grubu Temmuz 2021 tarihinde ERP sistemi hizmeti aldığı Microsoft’a, Albayrak Grubunu merkezi yurt dışında bulunan bir bulut sistemi kullanmaya mecbur ettiği ve üretim sürecinde kesinti kaynaklı uğrattığı zarar gerekçesiyle 1.5 milyon dolarlık dava açmıştı. Bu dava Türkiye açısından bir ilkti ve neticesi bütün Türk şirketlerini etkileyecekti.
Uzun süren duruşmalar sonrasında Türk Hukuku açısından içtihat mahiyetinde bir karar çıktı ve mahkeme heyeti, Albayrak Grubunu haklı buldu. Kişisel Verileri Koruma Kanunu ve Genel Veri Koruma Yönetmeliği’ne aykırı davranan Microsoft davayı kaybetti ve bu hem Albayrak hem de Türkiye için her bakımdan bir zaferdi.
Mavi ekran korsanlığı
Her hususu vurguna çeviren dolandırıcılar anında sahneye çıkıp mağdurları çarpmaya kalktığı haberleri geldi. Gelişmelerin ardından vurguncu tayfa, telefon veya eposta ile kurumlara Microsoft’tan aradığını söyleyerek otomatik düzeltme araçlarını kurmak istediklerini iletmişler.
Bu sahte düzeltmeden amaç, bu tuzağa düşenin sistemini ele geçirerek verilerini çalmak veya sistemlerine zarar vermek, sonrası mâlum. Nihayetinde sisteme sızacak ve bu sızmanın işletmeye nelere mâl olabileceğini tahmin etmek güç değil.
yahudi CROWDSTRIKE
Dünyaya savaş ilan eden şirketin adı: CrowdStrike. 2011’de kurulan şirketin sahipleri George Kurtz, Dmitri Alperovitch ve Gregg Marston... Bu üç şahıs da yahudi. Üçü de baş terörist netanyahudinin kankasıymış. Son derece samimi görüntüleri var.
Dijital kıyamet provası ve tehdidi sonrasında CrowdStrike’in borsa değeri yaklaşık yüzde 22 düşmüş. Bunun da bir ehemmiyeti yok. Bugün çökertirler ve yatırımcıları soyarlar, üç gün sonra fırlatırlar. Olan yine saf yatırımcıya olur.
Sahipleri yahudi CrowdStrike’in en büyük yatırımları işgal altındaki Filistin topraklarında. Bir azgın yahudinin neler yapabileceğini artık görüp duymayan yok. O hâlde bu mesele hiçbir zaman basit bir ‘güncelleme hatası’ olarak değerlendirilemez.
Evet, öyle de değerlendirebilirsiniz ama yine kaybedeni siz olursunuz. Zîra böyle değerlendirmek milleti de devleti de yeni bir atalete sürükler.
Türkiye’yi ne bekliyor?
Gazze konusunda kimse elini taşın altına koyamadı. Çünkü herkes bir yerden global çetenin kendine veya ülkesine zarar vermesinden endişe ediyor. Zîra bugün köprüler tutulmuş, tüm suların başlarında satanist yahudiler oturuyor. Buna kripto elemanlarını da eklemek gerek.
Nihayetinde herkes hesap kitap yapınca bir şeyler yapmamayı ve Gazzelileri dünyanın en şerli, en alçak, en zalim, en kâtil, en münafık, en rezil, en sürüngen, en şerefsiz kavmiyle başbaşa bıraktı veya bırakmak zorunda kaldı.
Her şeyin dijitalleştirildiği, insanların ‘akıllı evlerde oturuyoruz’ diye övündüğü, araçların uzaktan yönetildiği, devletin dijitalleştirilmesinin marifet sayıldığı, bilgisayarsız hasta muayene edilemez ve ameliyat yapılamaz duruma düşüldüğü hâsılı bütün iplerin Microsoft veya bir yahudinin eline geçtiği bir dünyada ‘savaşa girişirsem nasıl kazanırım’ diye düşünülmesi gerektiği bir zamandayız.
İngilizler devletini dijitalleştirmedi. Almanlar yaparmış gibi yaptı. Şimdi ise İtalyan da geri vitese taktı. Okullarda bile kara tahtaya döndüler. Peki, dünyanın en kritik kavşağında olan bir dosta karşılık bir milyon düşmanı olan Türkiye ne durumda?
İşletim sisteminden ERP’sine, routerından güvenlik yazılımlarına, sosyal medyasından elektronik postasına dek tepeden tırnağa yahudiye bağımlı bir ülke…
Bunu idrakten mahrum bir bürokrasi ve yabancı dijital donanım ve yazılımları dayatan bir yerli çete…
Temel suâl şu: Gerçek bir savaşa hazır mıyız?
Verilerimizin çalınmasını geçtik (zaten 14 yaşında çocuklar bile çalabiliyormuş), savaş olsa ve tüm sistemimizin şartellerini indirseler ne yapacağız?
Siz olsanız o şartelleri indirmez misiniz? Almanlar SAP’ını kilitlese hangi SAP’la yola devam edecek devlet ve şirketlerimiz?
Microsoft her yerimizi ‘mavi ekran’a çevirirse ne yapacağız?
Peki Ankara’da bu soruları sorup, cevap üreten veya cevabı olan var mı?
Olmaz mı diyorsunuz?
Merak buyurmayın oldu bile. Satanist elemanı Bill Gates’in şirketi Microsoft, işlenen soykırımı paylaşmasınlar, haberleşmeleri çöksün diye Filistinlilerin mail hesaplarını kapattı, Gazze ile yapılan Skype görüşmelerini engelledi.
Bunu yapmakla kalmayıp alay edercesine hepsine “Microsoft hizmet şartlarını ihlal ettiniz” mesajı gönderdi.
Kendi toprağını veya canını korumaktan başka derdi olmayan Gazzeliye bunu yapan size mi acıyacak?
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...