Çal, yağmala, öldür ve sonra özür dile: Kuru bir özür yetmez
Almanlar 1905-1907 yılları arasında Maji-Maji isyanının ardından yaklaşık 300 bin Afrikalıyı öldürüp büyük bir katliama imza atmıştı. Alman Cumhurbaşkanı, Tanzanya ziyareti sırasında o zamanki isyanın liderlerinden Songea Mbano'nun torunlarıyla buluşmuş ve sömürge askerlerinin yaptıklarından “utanç” duyduğunu söylemiş. 2021 yılında da Namibya soykırımı için özür dilemişlerdi. Kimse kusura bakmasın ama kuru bir özürle mesele kapanmıyor. Almanlar 800 bin Holokost kurbanına 1952'den bu yana 70 milyar dolar ödemedi mi? Yahudilerin canı can da Afrikalının canı patlıcan mı?
İngiltere tarihi tam bir alacakaranlık tarihidir. Bu tarih, milyonlarca Afrikalının mâruz kaldığı zorla kaçırılma, işkence, köleleştirme ve barbarca katletme gibi caniliklerle doludur. Üzerinde güneşin batmadığı söylenen Britanya İmparatorluğu mevcudiyetini işte bu acımasız tarihe borçludur.
Bugün müzeleriyle övünen Londra şehrine adım attığınızda, ihtişamla sergilenen eserlerin çoğunun dünyanın dört bir tarafından çalınıp oraya getirilmiş olduğunu görürsünüz. Ortada resmen bir gasp, bir yağmacılık, apaçık bir hırsızlık vardır. Fakat İngilizlerin hiç de yüzlerinin kızarmadığını, üstelik bu çalıntı eserler ile böbürlendiğine şahit olursunuz.
Benin bronzları nerede?
Barnaby Philips'in “Loot - Britain and the Benin Bronzes” adlı eserini okuduğunuzda, İngilizlerin Benin Oba Sarayı'na düzenlediği baskında binlerce pirinç ve bronz döküm ile fildişi heykeli nasıl yağmaladığını öğreniyorsunuz. Benin Krallığı, Avrupalılarla barışçıl bir şekilde ticaret yaparken aldatıldığını görmüş, ekonomik çıkarlarını korumaya çalışınca da barbar İngilizlerin saldırısına uğramıştır.
Bu yağma sırasında kaç Afrikalının hayatını kaybettiği tam olarak bilinmese de tarihçiler on binlerce kişiden bahsediyor. Yağma sonucunda 4 bin eser İngiltere'ye getirilmiş ve İngiliz askerleri tarafından açık artırmaya çıkarılarak satılmıştır. British Museum, hâlen elinde tuttuğu “Benin Bronzları” koleksiyonunu iade etmemek için kırk takla atmaktadır.
Suni kıtlık ile katledilen milyonlarca Hintli
İngiliz hâkimiyeti altındaki dönemde, 12 ila 29 milyon Hintlinin kıtlık dolayısıyla açlıktan öldüğü biliniyor. Amerikalı tarihçi Mike Davis'e göre bu ölümler kasıtlı ve arkasında İngiltere var. Zira milyonlarca insan ölürken, Hindistan'ın buğdayı İngiliz topraklarına akıyor.
Winston Churchill'in 1943 Bengal kıtlığına atıfla söylediği şu söz, Hintlilere karşı beslediği kin ve aşağılamayı yansıtıyor.
“Hintliler vahşi bir millettir ve kedi gibi üredikleri için bu kıtlıktan onlar sorumludur.”
Bengal kıtlığında 4 milyon kişi açlıktan ölürken bütün gıda kaynakları İngiliz askerleri zıkkımlansın diye garnizonlara depolanmıştı.
Katliamcıyı kahraman ilan ettiler
İngiliz zulmüne diğer bir örnek...
1919'da Hindistan'ın Amritsar şehrinde İngiliz sömürge yönetimine karşı yapılan barışçıl protesto mermi yağmuruna tutuldu. On dakika içinde bin kişi hayatını kaybetti, bin 100 kişi ise yaralandı. Bu vahşetin sorumlusu olan General Reginald Dyer, İngiltere'de kahraman ilân edildi ve ona duyulan minneti ifade etmek için 26 bin pound para toplandı.
Güney Afrika'da İkinci Boer Savaşı (1899-1902) sırasında İngilizler bu kez Boer nüfusun kadınlarını ve çocuklarını yetersiz beslenme ile kalabalık kamplarda tuttu. Bir yıl içinde Boer nüfusunun toplam yüzde 10'u yok olurken, bunun içinde 22 bin de çocuk bulunuyordu. Emri veren yine Reginald Dyer idi ve yine ülkesinde kahraman ilân edilmişti.
Kral üzgünmüş, kime ne!
Kral 3. Charles'ın Kenya ziyaretinde ifade ettiği kuru bir üzüntü, 1950'lerdeki Mau-Mau isyanını bastırmak için gerçekleştirilen vahşi katliamı tarihten silip atabilir mi? Resmi bir özür veya tazminat diye tek bir kelime etmişliği var mıdır?
Elbette yok.
İngilizler, Kenya bağımsızlık ilânının yapıldığı yeri ziyaret ederek geçmişin günahlarından arınmış olduklarını mı sanıyorlar? Kikuyu halkının kurtuluş mücadelesi yüz binlerce ölüyle, hapis ve işkence mağdurlarıyla dolu.
Bugün Afrika'da sadece bir (1) İngiliz’in hayatı bahis konusu olsa bütün dünya ayağa kalkmaz mıydı? Haber ajansları sabah akşam Afrika'nın barbarlığını konuşup durmaz mıydı? Milyonlarca insanı acımasızca katleden İngiliz’in barbarlığını bugün kim konuşuyor? Kral üzgünmüş, kime ne yahu!
Özür dileyince mesele kapanmıyor
Almanya sömürgecilik döneminde Tanzanya'da işlediği suçlar için “özür” dilemiş. Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Tanzanya ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, ülkesinin Tanzanya'daki sömürge devri kurbanlarına “saygı duruşunda bulunduğunu” ifade etmiş.
Almanlar 1905-1907 yılları arasında Maji-Maji isyanının ardından yaklaşık 300 bin Afrikalıyı öldürüp büyük bir katliama imza atmıştı. Alman Cumhurbaşkanı, Tanzanya ziyareti sırasında o zamanki isyanın liderlerinden Songea Mbano'nun torunlarıyla buluşmuş ve sömürge askerlerinin yaptıklarından “utanç” duyduğunu söylemiş. 2021 yılında da Namibya soykırımı için özür dilemişlerdi.
Kimse kusura bakmasın ama kuru bir özürle mesele kapanmıyor.
Almanlar 800 bin Holokost kurbanına 1952'den bu yana 70 milyar dolar ödemedi mi?
Yahudilerin canı can da Afrikalının canı patlıcan mı?