Bu yavruları duyun artık!
Her geçen gün artan bir çığlık var. Babaları hapse düşmüş, bu yüzden babasız ve baba hasretiyle büyümek zorunda kalan miniklerin çığlığı bu.Bu, kocasız kalmış, minik yavrularıyla pek çok yükü omuzlamak zorunda kalmış kadınların da çığlığı aynı zamanda.
Fizikî ve nefsânî olgunluğa eriştikleri ve de zinaya düşmemek için, Allah müsaade ettiği, kendilerinin ve ailelerinin rızası ile kanunun izin verdiği yaştan önce evlenip de çocuğu olan gençler ve onların ailelerinin trajedisi büyümeye devam ediyor.
- Toplumun ezici çoğunluğundan yükselen feryada rağmen geçtiğimiz günlerde bir genç daha on kusur yıla mahkûm edildi.
İnsanın çokluğundan dert yanan, dünya nüfusunu, özelde de ‘hedef 16’ dediği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerin nüfusunu yok etmeye çalışan, Batılıların arzuları doğrultusunda yapılan düzenlemeler yüzünden bu gençler ömürlerinin en verimli çağını kodeslerde geçiriyor.
Çocukları, hanımları ve ailenin diğer fertleri ise evlerinde acılı bir hayat sürdürüyorlar.
Babasız büyüme ve kocasız kalmanın ne demek olduğunu bilmeyenlerin anlayamayacağı bir trajedi bu.
Merhamet damarları, gözlerinden bir damla yaş bile akıtmayacak derece kurumuş olanlar bu derdin büyüklüğünü anlayamazlar.
Kendileri her türlü melaneti yaptığı halde, kazara gerçekleşen gebelikleri çeşitli yollarla yok edenler de anlamazlar.
Feminizm virüsü bulaşmış ve kadın haklarını insan olma hakkı dışında tarif edenlerin derdi de değil, bu kadın ve çocuklar derdi.
Geçtiğimiz hafta bir sosyal medya hesabından, “Kadına ulaşmak neredeyse imkânsızdı, rüyaydı, hayaldi. Hakkında şiirler yazdırırdı eskinin kadını. Mecnunları deli eder, Ferhatlara dağları deldirirdi. Fakat modernizm, kadını sıradanlaştırdı, bayağılaştırdı. Her isteyenin ulaşabileceği derekelere kadar aşağı çekti” diyerek muhteşem bir tarif paylaşıldı.
İşte bu hâli arzu eden ve bu hâlden medet umanların, insan haklarını; kadın, çocuk, yaşlı gibi tasniflerle param parça ettikleri rahmanî haklardan anladıkları şey, insanın izzet ve şerefinin korunması değil, sömürülmesidir.
- Bu indirgemecilerin hiçbirinin, kadının insanlığından kaynaklanan şerefi ve kadınlığından kaynaklanan iffeti hiçbir zaman umurlarında olmadı, olmayacak da. Kadın onlar için cinsel bir meta ve sömürü aracı.
Kötü niyetli morukların genç kızları âdeta satın alıcı fiilleriyle, 18 yaş altı evlilikleri aynı kefeye koyup ‘çocuk gelin’ diyerek küçümsemelerinin altında yatan şey, kadını korumak değil, metalaştırmalara çanak tutmaktır. Aksi olsaydı sokakların, ekranların, medyanın hâli böyle olmazdı. Öyle olmasaydı müstehcen resim basan gazeteler ve internet siteleri, ciddi sitelerden daha fazla tiraja sahip olabilir miydi?
Beşerî kanunlar, Allah’ın emri değil. Kaldı ki, mevcut hukukî düzenlemeleri yapanlar, daha yaptıkları kanunlar yürürlüğe bile girmeden değiştiriyorlar. 18 yaş altı evliliği yasaklayan, bunu ağır cezalık bir suç sayarak, gençleri evlilik dışı birlikteliklere iten, bu yüzden intiharlara neden olan ceza kanunu değiştirilmelidir.
Peki, neden 18 yaş altı evlilik nedeniyle cezalandırılanların sesi; hırsızlar, zâniler, bilmem hangi yüz kızartıcı suçu işlemişler kadar duyulmuyor?
Yoksa onların suçu meşru olanı yapmak mı?
Merhamet damarları capcanlı olan Cumhurbaşkanımız ile bu yanlış düzenlemenin fâili TBMM’nin ivedilikle, Batı’nın kendisinde bile olmayan bu dayatmasına yönelik adım atarak; Allah’ın onlar yüzünden bize merhamet ettiği sabilerin, o gözü yaşlı kadınlar ile milletin bu derdini çözmesi arzu ediliyor.
Vesselam!