Bu hafta ne söyleyeceğiz?
2003 yılının Mart sonu ya da Nisan başıydı Gerçek Hayat’ta çalışmaya başladığımda. Ekipte zafer havası vardı. ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’a geçmesini öngören 1 Mart tezkeresinin Meclis’te reddedilmesinde payları olduğuna inanıyorlardı.
İsmet Özel’in “Amerikalı değilim hiç olmayacağım” sözü yazılı tişörtlerin giyildiği aktivizm dönemine yetişemedim. Ancak dergideki arkadaşlarla Doğu Konferansı üyelerine katılıp İncirlik’e gitmişliğimiz hatta ABD’nin muhtemel Suriye işgaline karşı Şam’da bayrak göstermişliğimiz oldu.
Gerçek Hayat anarşist/aktivist bir dergiydi.
Hakan Albayrak, Levent Gültekin, Nuray Mert, İsmet Özel, Murat Menteş, Murat Zelan, Halime Kökçe, Tayfun Salcı, Bekir Fuat, Suavi Kemal Yazgıç, Mehmet Ali İzmir ve Numan İlhan her an “olay” çıkarabilecek isimlerdi. Sonra Ali Gümüş ve Ersin Çelik de aramıza katıldı. (Derginin o dönemki sahibi Levent Gültekin ve yazı işleri müdürü Murat Menteş şimdi nerede acaba?)
'PROTEST VE ANARŞİST BİR YAYIN YAPMALIYIZ'
Haftalık haber toplantısında sayımız azdı. Topu topu 3-5 kişiydik ama değişmez mottomuz “Bu haftaki sözümüz ne olacak”tı. Sonuçta dergi Cuma günü (o dönemler dergi matbaaya Salı günü veriliyordu) okuyucuyla buluştuğunda Türkiye hatta tüm dünyaya ayar vermiş olacaktık.
Gerçek Hayat yıllar sonra Yeni Şafak’ın bağlı bulunduğu Albayrak Grubu’na katıldığında aynı sihirli kelimeyi Genel Yayın Yönetmeniniz İbrahim Karagül’den de duydum: “Protest ve anarşist bir yayın yapmalıyız. Gerçek Hayat’a bu yakışır!”
Yeni dönemde künyede “yayın kurulu üyesi” olarak görünmek dışında pek katkım olmuyor. Yine de Yeni Şafak, Gerçek Hayat ekseninde bir hayat sürüyorum gibi geliyor bana.
HAFTALIK RAKİPLERİ BİRER BİRER DÖKÜLDÜ
Yeni Şafak’a öğrenciyken başlamıştım. Ben Gerçek Hayat’tayken Yeni Şafak’ta çalışan Emeti’yle (Saruhan) tanışıp evlendim. 2006’nın sonunda Yeni Şafak’a döndüm.
Albayrak Grubu Gerçek Hayat’ı alınca Emeti, Yeni Şafak’tan ayrılıp bir süre Gerçek Hayat’ın Yayın Koordinatörlüğünü üstlendi. 15 Temmuz’da darbe girişimi olduğunda ben Yeni Şafak’ta, Emeti Gerçek Hayat’ta sabahladık. Bilmeyenler için söyleyeyim ikisi de Topkapı’daki binadalar ve aynı kattalar.
Dozajında bir aktivizm ve anarşizme eyvallah! Kim dinamik, yanlışa düdük çalan, dokunulmazlara posta koyan yayına “hayır” der. Bununla birlikte “daha tarafsız” olalım, günlük gazetelerin es geçtiği haber-araştırma dosyalarına ve meselelere ağırlık verelim, eleştirdiğimizle de iletişim kurabilecek bir dil kullanalım ekolünden oldum ben.
Gerçek Hayat 1000. sayıya ulaştı. Haftalık rakipleri birer birer döküldü. Zor bir göreve talip oluyor ki, şimdi kendi alanında tek başına yol alıyor. Nice 1000 sayıya.