Bilinmeyen kazakistan gerçeği: Erdoğan ilk anda Tokayev'i aradı Tokayev telefona çıkmadı
İstanbul’daki toplantıda Türk Devletleri Teşkilatı’nın ilanıyla birlikte Kazakistan’ın karışması ve Putin’in KGAÖ askeriyle ülkede şov yapması kamuoyunda tam bir şok etkisi yaptı. Bütün dünya Ukrayna’ya kilitlenmişken Putin’in sağ gösterip sol vurması ister istemez Türk Devletleri Teşkilatı’nın sorgulanmasını da beraberinde getirdi. Meseleyi içeriden bilen biriyle, Kazak Türkleri Vakfı Genel Sekreteri Babüsselam Okutan ile masaya yatırdık. Okutan, Kazakistan gerçeğine dair kamuoyunun bildiği, bilmediği çok şey anlattı. Türkiye’nin ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kazakistan meselesinde sanıldığı gibi geç kalmadığını, daha ilk anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tokayev’i arayıp hâdiseleri yatıştırmak için hamle yaptığını ancak Tokayev’in telefona çıkmadığını öğrenmiş olduk. Tokayev Erdoğan’ın telefonuna çıkmadı çünkü Putin’in KGAÖ askeriyle şov yapması için olayların kışkırtılarak büyümesi, ülkenin yangın yerini alması gerekiyordu. Soluksuz okunması gereken bir mülakatı sakın ihmal etmeyin.
Babüsselam Okutan kimdir ve Kazakistan ile ilişkisi nedir?
Aslen Doğu Türkistan Kazak Türklerindenim. 1940-43 yıllarından 1949’a dek süren Çin soykırımından imanını ve neslini korumak maksadıyla 3 bin kilometre yolu yaya yürüyüp Himalayaları aşarak önce Pakistan Keşmir’e göç eden, burada 11 yıl kaldıktan sonra zamanın Pakistan Büyükelçisi rahmetli Yahya Kemal Beyatlı’nın himayesinde Türkiye’ye getirilen âilelerden birinin mensubuyum. Merhum Adnan Menderes tarafında da TBMM kararıyla vatandaşlığa alındık. Türkiye’de iskânlı göçmen olarak kabul edildik.
Çin’den kaçıyorsunuz ama o dönem Kazakistan Sovyet Rusya’nın işgali altında. Sovyet döneminde orayla bir ilişkiniz oldu mu, yoksa Sovyetler çökünce yani bağımsızlıktan sonra mı gidebildiniz?
Kazakistan’a ilk gidişim 1991 yılında, bağımsızlıktan hemen sonra oldu. Orası bizim anavatanımız. Atalarımızın doğduğu topraklar.
Ülke perişan durumdaydı
İlk gözleminiz ne oldu, ülke ne durumdaydı?
Ülkenin başkenti olan Almatı perişan durumdaydı. Halkın ekonomik durumu sıfıra yakın. İşsizlik çok yüksek. Rusların orayı yıllarca sömürdüğü net olarak ortadaydı. Enerji havzalarının Ruslar tarafından kontrol altına alındığını halk söylüyordu. “Bunlar hâlâ bizden hortumlarını çekmediler” diyorlardı. 12-13 milyon civarındaki nüfusun yarıya yakını Rus’tu. Şöyle düşünün: Dünyanın 9. büyük coğrafyası fakat İstanbul’dan daha az bir nüfusa sahip ve bunun da yarısı Rus. 80 yıl Rus egemenliği altında kalmış, sömürgesi olmuş. Çarlık döneminden Sovyetlere gelin, Stalin’in soykırımları... Dünyada en çok soykırıma uğrayanlar Yahudilerdir derler ya. Asla!
Nüfusuna oranla en büyük soykırıma maruz kalan millet Kazak Türküdür. 1930’larda 8 milyon Kazak nüfusu var, bunun 4 milyonu açlıktan kırıldı. Stalin’in Kazakistan’da uyguladığı politika, tarım ve hayvancılıktan geçinen halkın mahsulüne ve hayvanına el koymak oldu. Nüfusun yarısı biçildi resmen.
O dönem en doğuda Kazakistan’da bunlar olurken en batıdaki Ukrayna’da da benzer bir Stalin politikası var. Orada da milyonlarca insan açlıktan telef oldu. Bunun özel bir amacı var sanki. Ne dersiniz?
Evet, Sovyetlerin batı çıkışı Ukrayna doğu çıkışı ise Kazakistan. Sınırları mühürlemiş oluyor sanki. O devirde en çok kırılan iki halk Ukrayna ve Kazakistan halkları. Bugün de Rusya’nın hedefinde iki halkın olduğunu net olarak görüyoruz. Batı ile açılan cephede Ukrayna meselesi var, buradan Batı’ya mesaj veriliyor. Çin ile açılan cephede ise Kazakistan. Buradan da Çin’e bir gönderme mevcut.
Çin Fetö usülü sızdı
- 1991 yılındaki bağımsızlık ile birlikte Çin’de Türk korkusu tavan yaptı. Çin’i bilenler bilir, sinsi bir devlettir. O tarihten itibaren Kazakistan’da ekonomiyi kullanarak oldukça sinsi ve yayılmacı bir politika izlemeye başladı. Ben bu politikayı FETÖ yapılanmasına benzetiyorum. Çin de tıpkı FETÖ gibi sinsice Kazakistan’ın kılcal damarlarına dek nüfuz etti. Kazakistan devletine paralel şekilde kendi yapılanmasını oluşturdu. Rusya’nın son müdahalesinin nedenlerinden biri de budur. Rusya’yı ürküttüler orada biraz.
Çin FETÖ tarzı yapılanması ile Rus aklıyla yetişen yönetim kadrosunu ürküttü mü diyorsunuz?
Orada büyük bir pasta var. Kazakistan bugün dünyanın en büyük petrol ülkelerinden biri. Doğalgazı düşünün, uranyumu düşünün. 153 element var Kazakistan topraklarında.
The Economist’in son sayılarından birinde “Uranyumun Suudi Arabistan’ı” deniyordu Kazakistan için.
Dünya ölçeğinde bilinen rezervlerin yüzde 80’e yakını Kazakistan topraklarında. İlginç bir şey söyleyeceğim size. Petrol ve doğalgaz batıda, olayların ilk başladığı Hazar havzasındaki Mangıstau eyaletinde bulunuyorken uranyum yatakları ise doğuda, Çin sınırında yer alıyor. Altay bölgesi dediğimiz yerde.
Doğu Türkistan’da sizin doğduğunuz bölge değil mi burası?
Evet, öyle. Sınırın Çin tarafında kalan bölgede de uranyum mevcut. Çin’in uranyum yatakları burada yer alıyor. Aynı Çin, Kazakistan’daki Semey bölgesinde bazı yerleri satın alarak buradan altın çıkarıyor. Bu mevzunun üzerine biz gittik. Kazakistan hükümeti bunu inkâr etti. Fakat Çin resmi medyasında bu durum ifşa edildi. Bir Çin şirketinin orada arazileri satın alarak altın çıkardığı inkâr edilemez bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Komünist rejimlerde inkâr politikası mevcuttur. Doğruları ortaya koyduğunuz vakit hemen inkâr ederler. Artık yalana, inkâra lüzum kalmadı. Ortada belge var, belge konuşuyor çünkü. Bu bölge satılmış. Boşaltılan köylerin videolarını çekip ortaya koyduk. Bu bölgelerde Çin, 1991’den bu yana yayılmacı politikasını uyguluyor. 15 Temmuz’da FETÖ’nün ne olduğunu hepimiz Türkiye’de gördük.
FETÖ bu ülkenin insanını devşirip kendi ülkesine karşı kullanan bir yapı. Çin de öyle mi yapıyor? Kazakları mı kullanıyor?
Aynen öyle. FETÖ benzeri bir yapı Kazakistan’da Çin namına çalışıyor. Doğu Türkistan’ın İle-Kazak Otonom bölgesinden komünist parti mensubu Kazakları Kazakistan’a göç ettiriyorlar. Burada Kazakistan vatandaşlığı aldırılan devşirilmiş komünistler Çin’in yayılmacı politikasına hizmet ediyor. Nazarbayev’in başlattığı “Ulu Göç” projesi dünyadaki Kazakları Kazakistan’a yerleştirmeyi amaçlıyordu. Çin bu durumu kendi lehine kullanmak için şeytanca bir politika izledi. Elbette Doğu Türkistan’dan gelen bütün Kazaklar Çin’in adamı değil, ben de Doğu Türkistan Kazağıyım sonuçta. Fakat bunların içinde Çin’in devşirip gönderdiği komünist parti mensupları belli bir miktarda mevcut. Çin bunları Kazakistan devletine sızdırma politikasında başarılı oldu ve paralel bir devlet yapılanması oluşturdu. Hatta Türkiye’de bile izleri var bu yapının. Bağcılar’da bir kurultay yaptılar. Otandastar Vakfı diye bir oluşumları var. Otandastar vatandaşlar demek. Bir de başında Nazarbayev’in olduğu Kaumdastık denilen bütün dünyadaki Kazaklar ile ilgilenen bizim Yurtdışı ve Akraba Topluluklar Başkanlığı benzeri bir oluşum var. Bu iki oluşum da aslında Çinlilerin elinde. Türkiye ile ilişkilerinde Çinliler bu iki kurumu kullanıyorlar. Kazakistan hükümeti de Türkiye’deki bütün faaliyetlerinde Otandastar ile Kaumdastık, bu ikisi üzerinden yürür. Anlayacağınız Çin Kazak maskesiyle Türk dünyasına sızmaya çalışıyor.
2014 yılında fişleme başladı
Bir de Atajurt Derneği var. Yine Doğu Türkistan Kazakları tarafından kurulmuş bir yapı ama burada dindar, vatansever insanları görüyoruz. Atajurt niçin ve ne zaman kuruldu?
Atajurt 2017 yılında Doğu Türkistan’da kampların kurulmasıyla gündeme geldi ama öncesi var. Daha önce dediğim gibi İle Kazak Otonom Bölgesi göçmenleriyiz. Orada halen akrabalarımız yaşıyor. Her şey normalken bağımız devam ediyor, oradakiler ile wechat üzerinden görüşüyorduk. Giriş çıkışlar rahattı, insanlar birbirleriyle iletişimde sıkıntı yaşamıyordu.
2014 yılında Çin’in bir faaliyeti başladı. Almatı’daki akrabalarımla görüştüğümde “Yurdışında akrabalarımız var mı diye bir anket yapıyorlar” dediler. Çin komünist partisi göndermiş anketi. Daha o zamandan hazırlıklar başlamış. Aynı yıl birileri de Türkiye’de dolaşmaya başladı. Buna ben bizzat şahidim. Komünist partiye çalışan Doğu Türkistanlı bazı Kazaklar, Türkiye’deki Kazakların sosyo ekonomik yapılarını inceliyorlardı. Akraba sohbeti şeklinde bir fişleme yapılıyordu aslında. Bu fişleme eş zamanlı olarak Doğu Türkistanlı, Türkiyeli ve Kazakistanlı Kazaklar üzerinde yürütüldü. Yani Çin, buralarda kim kiminle akraba, bunların ekonomik ve sosyal durumları nedir, Türkiye’de Kazak diasporası güçlü müdür, diasporanın iktidar ve siyasetçiler ile arası nasıldır, bunların hepsi yazılıp çizildi ve Çin’in eline teslim edildi. Yine 2014 yılında Doğu Türkistan Kulca pilot bölge seçilerek bazı âilelerin akşama kadar kalıp komünist eğitim alacağı bir konsept başlatıldı. O vakitler kamp demiyorlar tabi. Biz bunu oradaki akrabalarımızdan duyduk. İnsanların aklına o zaman kötü şeyler gelmiyor. Halk Eğitim Merkezi gibi düşünüyorlar yani. Bir de tabi o zaman gelenlere günlük bir yevmiye veriyorlar, cazip olsun diye. Bu durum herkesin dikkatinden kaçtı, kimse o kadar önemsemedi. Çünkü o dönem ticaret için olsun, eğitim için olsun giriş çıkışlar yoğun bir şekilde yapılıyordu, her hangi bir engel söz konusu değildi. Bir hareketlilik vardı, bir şeyler yapılıyordu ama işin buralara varacağı kimsenin aklına bile gelmiyordu.
İstanbul'da çin işi bir etkinlik
İlk ne zaman şüphe düştü içinize?
Yine aynı yıl, 2014’te şöyle bir hâdise yaşandı. Çin İstanbul Başkonsolosluğu, Çin istihbaratının Dış İlişkiler Derneği ve şimdi genel sekreterliğini yaptığım Kazak Türkleri Vakfı, o dönemki yöneticilerin inisayitifiyle elbette, Bakırköy’deki Cem Karaca Kültür Merkezi’nde Doğu Türkistanlı sanatçıları dinleme adı altında bir sanat gecesi düzenliyorlar. Eşim etkinliği haber verince gidelim dedim. Gittik salona, girişten itibaren ortalığı kızıl renkli bayraklar kaplamış. Komünist parti mitingi gibi bir görüntü var. Kendi kendime “Biz bu kadar kızılların içinde hiç oturmamıştık” dedim. Boydan boya kızıl bayraklar, kenarlarda Çince yazılar. “Pekin’e mi geldik, nereye geldik biz” moduna girdik doğal olarak.
Vakıf Başkanı konuştu, sonra Çinli biri kürsüye geldi. Bu arada sunucu kadın Çince konuşuyor. Salonunun yüzde 99’u Müslüman Kazak Türkü. Bunların hiçbiri Çince bilmez. Hepsi burada doğan insanlar. Konuşmacı Çince konuşuyor, canlı yayın kameraları gelmiş, baktım üzerlerinde Çin TV’sinin logosu var. Bizim TRT Avaz gibi Türkistan, Avrasya yayınları yapan kanalı hem de. Bunları görünce dayanamadım. “Satıldık, kalkın” diyerek salona bağırdım. Kimse kalkmadı, ben de eşimi alıp oradan ayrıldım.
Dışarı çıkınca Tayvan’da okumuş bir arkadaşım vardı, iyi Çince bilir kendisi, onu aradım. “Nerdesin” dedim, “Salondayım” deyince “Adamları dinle, alabiliyorsan ses kaydı al. Ben ne dediklerini merak ediyorum. İçimde şüpheler var” demeye kalmadı, “Buna gerek yok. Adamlar zaten Türkiye’deki diasporamız tabirini kullandılar” dedi. Düşünün, Çinliler geliyor ve Türkiye’deki Kazaklar için “Türkiye’deki diasporamız” tabirini kullanıyor.
Buradaki yayını Doğu Türkistan’a servis ettiler. Al sana PR çalışması. “Batıda soydaşlarımız var, hakkımızı belki savunur diye umuyorsunuz. Bakın onlar bile bizim kümesimizde oturuyor” demediler mi sanıyorsunuz? Millî ruhumuzu kırmadılar mı? Kırdılar. Proje buydu. Bunu yaptılar ve bizim kamuoyumuz buna âlet edildi. Ben daha o vakit bunu bütün Kazak kamuoyuna söylediğimde “Yok, öyle bir şey olmaz, biz dostuz” diye kestirip attılar. Sen dostsun ama karşındaki öyle mi bakalım?
Önce namaz kılanlar içeri alındı
Yıl 2014 ve bir iki yıl sonra kamp meselesi patlak verecek, öyle değil mi?
Ben bu hâdiseden sonra Kazak Türkleri Vakfı’na itirazda bulundum. Genel kuruluna katıldım, aday oldum ve seçildim. Seçildiğim, gerekli oyu aldığım halde beni mütevelliye almadılar. Bir takım gerekçeler gösterdiler. Ben de vakfın geriye doğru idari olarak soruşturulmasını talep ettim. Seçimler düzgün mü yapıldı, neye göre bu insanlar vakfın başında diyerek Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne başvurdum. Yapılan inceleme sonucunda beni reddeden yönetim kurulunun usulsüzlük yaptığı belirlendi ve hepsi görevden alındı.
Bu arada ben Kazakistan ile ticaret de yapıyorum. 2016 yılının sonlarına doğru kamp meselesi ortaya çıktı. Önce namaz kılanlar alınmaya başlandı. Evlerinde seccade ve tespih bulunanlar gözaltına alındı. Namaz, seccade, tespih, ‘cuman mübarek olsun’ mesajı atmak, telefona ezan programı indirmek, Türk ve İslam’a dair ne varsa tutuklanma sebebi. Türk bayrağını ekran görüntüsü yapmak suç olabilir mi? Söz konusu Çin ise evet, bu bir suçtur ve cezası hapse girmektir. Partinin adamı değilse Kazakistan’a gidip gelmek bile suç oldu. 2016’da İslami hassasiyeti bulunan insanlar içeri alınırken 2017’de Kazakistan’a gidip gelenler, sınır ticareti yapanlar, eğitim için gidenler ve çocuğunu gönderenler alındı. Çin’in derdi şuydu: Bu kampları kuracak ve meseleyi 11 Eylül ile dünyada estirilen sözde İslâmî radikalizm paketinin içerisine sokuşturup dünya kamuoyu nezdinde işin içinden sıyrılacaktı.
Bu çok kullanışlı. Son Kazakistan olaylarında da benzer bir suçlama var galiba, ne dersiniz?
Aynen öyle. 2017 yılına kadar Kazakistan ile Doğu Türkistan arasında giriş çıkışlar devam ediyorken bıçak gibi kesildi ve Kazakistan’a dönemeyenlerin âileleri perişan bir durumda kalakaldı. Wechat de kapalı. Bir şekilde iletişim kurulanlar korkudan kampa alındıklarını diyemiyorlar. Kadınlar çocuklarıyla bir başına kalmış, eşleri Doğu Türkistan’a akraba ziyaretine gitmiş. Çıkış yapamıyor, dönemiyor evine.
İnsanı çalışmalar engellendi
Bu meselenin peşine sizin düştüğünüzü biliyorum. Nasıl gelişti süreç?
Atajurt olarak evet, biz devreye giriyoruz. Bu konuları siyasi bir şeye bağlamak istemiyorum. Bu tamamen insânî bir durum. Belki dindar, belki hiçbir din ile bağlantısı yok, önemli değil. İnsanlar orada zulüm görüyor. Biz kendi halinde adamlarız. Âile bireylerimiz dönmeyince biz bunu araştırmaya başladık. Her âilenin yapacağı gibi. Bütün bu çalışmalar dağınık bir şekilde yapılırken dedik ki, “Arkadaşlar toplanalım, hep beraber bu âilelerin dertlerini dinleyelim. Kazakistan hükümetine, uluslararası insan hakları örgütlerine, Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Komisyonu’na, Türkiye Cumhuriyeti devletine meseleyi bildirelim.”
Biz Türk soylu Kazaklarız. Âile fertlerimiz 6 aydır, 1 yıldır evlerine dönemiyor. Bu insanların dönüşünü sağlayalım. Bu amaçla bir araya geldik. Kadının kocası gitmiş, gelemiyor. 3 çocuğu var, küçük çocuklar. Kazakistan hükümeti sığınmalarını kabul etmemiş yahut sığınma izni almış ama sosyal haklardan yararlanamıyor, geçinemiyor. Bu âilelere sosyal yardım dağıtmak için kendi arasında toplanan adamlarız. Bugün tahmini 50 binin üzerinde insan var etrafımızda. Âileleri parçalanan 100 bine yakın Kazak var. Çin yapıları bu insanları baskılıyor, tehdit ediyor. 100 binin içinden 8-9 bine yakın âileyi biz dinledik. Görsel ve yazılı ifadelerini aldık. Kazakistan hükümetine bildirdik. Bu âilelerin tamamına yakını Kazakistan vatandaşı. Kazakistan hükümeti, bu insanların hakkını korur diye düşündük. Sonra bütün uluslararası kurumlara anlattık. Biz Atajurt olarak en azından kurumsal kimliğimiz olsun, tüzel kişilik olalım diye evrak verdik. Adalet Bakanlığı’ndan şu eksik diyorlar, onu düzeltiyorsun 3 ay 5 ay sonra başka bir eksik çıkarıyorlar. İzin vermemek için sarkıttıkça sarkıttılar.
Çin parelel yapısı bürokraside etkin
Kazakistan’daki Çin paralel yapılanmasına çarptınız, duvara çarptınız öyle mi?
Evet, bürokraside yerleşmişler.
Bu tavır Kazakistan’ın genel politikasına da aykırı değil mi? Kazakistan kurulduğu zaman nüfus azlığından yurt dışındaki Kazakların ülkeye göçünü teşvik etti. Çok ciddi göçler yapıldı benim bildiğim.
Aynen öyle oldu. Bu göçler ülkedeki Rus nüfusunu azalttı. Türkiye, Moğolistan, Özbekistan, İran ve Afganistan’daki Kazak asıllı nüfusun ülkeye dönmesi için büyük bir proje başlatıldı. Bunu takdir ediyoruz, biz politikacı değiliz ama Nazarbayev’in güzel yaptığı işleri elbet destekliyoruz. Zaten Türk dünyası birliği adımını da Nazarbayev’in attığını biliyoruz. Nüfusumuz arttı. Kazakistan’da nüfus 20 milyona yaklaştı bugün. Bunların 14-15 milyonu Kazak asıllıdır. Ruslar yüzde 50’den yüzde 20-25’e kadar düştüler nüfus içinde. Yani Kazak nüfusu yüzde 70’lere yaklaştı.
Mağduriyetlere dönecek olursak mesela biz mazlumların sesini duyurmak için 6 dilde uluslararası yayın yaptık. BM ve Human Rights Watch devreye girdi Kazakistan hükümetine bir yazı gönderdi. Doğu Türkistan konusunda en iyi haber kaynağınız olan Atajurt’un kuruluşuna izin veriniz. Maalesef hükümetimiz bize izin vermedi. Aksine bize tehdit ve baskı uygulamaya başladı. Yıldırma maksatlı Atajurt’un lideri Serikjan Bilaşoğlu’nu 2019 yılında kaldığı otelden kaçırarak hapse attı. Serikjan Bey’i Türkiye’ye çağırmıştım, programına almıştı ama nasip olmadı.
Canlı tanıkların ve parçalanmış âilelerin dramlarını anlatan videolar hazırlayıp uluslararası basına servis ettik. Bütün uluslararası dernekler BM olsun, diğer insan hakları örgütleri olsun, tamamı Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü bizden öğreniyordu. New York Times’tan BBC ve Reuters’e kadar tamamı Almatı’yı kamp yapmıştı. Çünkü net haber alınamıyordu Çin’den
Yaşananlar iktidar mücadelesi mi?
Bugüne gelirsek, Kazakistan’da neler oluyor? İki grubun kapışması, iktidar mücadelesi mi bu? Olaylar nasıl gelişti ve nereye gidiyor?
Dengeleri anlamak için önce Kazakistan’ı tanıyalım. 20 milyona yakın nüfusu olan bir ülke. Dünyanın 9. büyük coğrafyası. Petrol, doğalgaz ve uranyum zengini. Topraklarında 153 metal var, yani neredeyse element tablosu olduğu gibi orada. Böyle zengin bir ülke. 1991’e kadar Sovyetler Birliği’ne bağımlı kalmış, yöneticileri Sovyetler tarafından atanmış bir ülkeden bahsediyoruz. Bağımsızlık gelince komünist partinin eski politbüro üyeleri devletin başına geçmiş. Komünist rejimler ideoloji manyağıdır. Bunlar ülke yönetemez.
1978’de Çin Komünist Partisi açılım politikasını hayata geçirerek batıdaki küresel sermayeyi ülkesine getirmese ayakta kalamazdı. Çünkü o da çökecekti Sovyetler gibi. Sonra Çin zenginleşti. O işin mimarı Kissinger’dır, bütün dünya biliyor. Aklınıza gelen bütün firmalar karanlık Çin’e giriyorlar. Küresel sermayeye ucuz işgücü lazım. Batı’da nüfus azaldıkça işgücü maliyeti yükseliyor. Oradaysa nüfus genç, işgücü maliyeti düşük. Yani 50 dolara 1 ay çalıştırabiliyorsunuz. Sermaye sömürmek maksadıyla oraya giriyor. Çin Komünist Partisi de halkım aç kalmasın diye bunlara yakınlaşıyor. Çin’in küresel sermayenin kucağına oturduğunu görelim.
Neyi paylaşamıyorlar?
Nazarbayev sağlığında idareyi Tokayev’e vermedi mi? Neyin kavgası bu?
Nazarbayev’in bağımsızlıktan sonraki 15-20 yıllık politikalarına bakalım. Ülke Rus hegemonyasından çıksa da yedek anahtarı yine onlarda çünkü Sovyet kalıntısı biri başta. Buna deniyor ki sen bizim emrimizde olacaksın. Nazarbayev tamam diyor ama başka politika da yapıyor. Bir denge politikası bu kendince. Çin’le anlaşmalar yapıyor. Yani Çin’in ekonomik yayılmacı politikasına bir yerde kapı açıyor. Türk dünyası işbirliği hadisesi de bu denge politikasının bir parçası.
Size en son projeyi söyleyeyim de anlayın. 55 büyük teknoloji firması yatırımı var. Toplam tutar 27 milyar dolar. 18 milyonluk Kazakistan’a Çin tarafından yapılan yatırım miktarı bu. Şu anda birçoğu açıldı ve süreç devam ediyor. Bu tarihe kadarki yatırımları saymıyorum. Petrol bölgelerinin tamamında Çin şirketleri var. Büyük petrol yataklarını Çin ele geçiriyor. Rusya buna sessiz kalmaz. Putin bakıyor ki denge öteki tarafa kaçıyor. Tokayev’i devreye sokması bundan.
Uranyumda yine Çin hakimiyeti var. Çin’in son 20 yıllık Kazakistan yatırımları incelensin lütfen. Kazakistan’ın en çok ithalat yaptığı ülkeler, en çok ihracat yaptığı ülkeler incelensin. Başta Çin ve Rusya, sonra Almanya’ya, sonra İngiltere ve Fransa gelir. Çin ile Rusya başa baş giderken son 5 yılda denge Çin lehine değişti. Tokayev’in gelmesi de bu yüzden. Rusya itiraz ediyor, yönetimi bu adama bırakman lazım diyor Nazarbayev’e. İkna edemeyince Petersburg’a davet ediyor.
Petersburg’daki toplantının görüntüleri incelensin lütfen. Geçen ay sorunları konuşmak üzere bütün eski Sovyetler Birliği ülkeleri Petersburg’da toplantıya çağırılıyor. Sadece devlet başkanları çağırılıyor ama Kazakistan 2 devlet başkanı ile katılıyor. 2 başlı gidiyor yani, enteresan. Biz görüntüleri inceledik. Toplantı boyunca endişeli oturan bir Nazarbayev gördük. Videolarda endişeliydi. Tokayev ise gülümsüyordu.
Herşeyi Putin mi tezgâhladı?
Yani ortada bir Putin tezgâhı var diyorsunuz, öyle mi?
85 tengeye satılan gaz 120 tengeye çıkıyor. Ondan sonra da halk ayaklanıyor. Hemen 50 tengeye çekiliyor gaz fiyatı. Bu bir Putin tezgâhı mıdır? Evet, senaryolardan biri budur. Mutlak Tokayev iktidarı için halkın provoke edilmesi gerekiyordu. Halkı provoke edilmek için de gaz yatağında gaz fiyatının ateşlenmesi gerekti.
Diğer yandan 30 yıldır kaynayan bir kazandan bahsediyoruz. Bağımsızlıktan bu yana Kazakistan’da maalesef yönetim halkı baskı ve tehdit altında tutuyor. Sokağa çıkan halkın yüzde 99’unun ilk itirazı gelir dağılımındaki adaletsizliğe, ikinci itiraz yolsuzluğa, üçüncü itiraz rüşvete, dördüncü itiraz ise diktatör yönetim anlayışına. 30 senedir yapılan seçimlerin tamamının usulsüz olduğu Kazakistan hükümetinin üye olduğu Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı’nın, Avrupa Birliği’nin raporlarında sabittir. Yani bu iktidar 30 yıl boyunca sandıkta hile yapıyor. Şöyle diyeyim, Stalin’in bir tezi vardır. “Sandıkta halkla uğraşmayın, sandığa hâkim olun. Sandığı getirin, sıkıntı yok. İnsanlar oyunu atsın. Ben manipüle ederim zaten” diyor.
Dediğinize göre ortada iki senaryo var. İlki Rusya’nın makas değişikliği hamlesi. İkincisiyse halk zaten doluydu, 30 yıldır baskı gördüğü sisteme karşı çıktı, öyle mi?
Bir kere muhalefet diye bir şey yok ki, hepsi göstermelik. Gerçek muhalefet değil. Tamamı iktidarın izin verdiği partiler.
Tokayev halkın adamı mı?
Tokayev, Nazarbayev dönemini kastederek “Bir avuç elit dönemiydi bu” dedi. Peki, kendisi halkın adamı mı? Neticede o da elit çevrenin içinden gelmedi mi?
Evet, yıllarca Nazarbayev ile mesaisi olan, en yakın arkadaşı. Tokayev, halka sempatik görünmek için Nazarbayev’i devleti elit bir gruba peşkeş çekmekle suçladı ama bu bir takiye. Çünkü göreve gelir gelmez Kazak halkını terörist ilan etti. Bu da halkın yanında olmadığını gösterir. Askere ateş emri veren, halka ateş açtıran biri nasıl halk adamı olur?
Başta kalabilir mi? Sosyolojide bir karşılığı var mı Tokayev’in?
- Her ülkenin kendi içinde sosyolojik yapıları vardır. Kazakistan’da küçük, orta, ulu ve büyük cüz diye katmanlar mevcut. Nazarbayev, Kazaklar içinde liderleri çıkaran, asiller diye bilinen ulu cüz grubundandır. Eski hanlık döneminde Nazarbayev’in âilesi ulu cüzün orta halli bir âilesidir. Komünist parti bunu bildiği için kendi adamlarını da ulu cüzden seçmiştir. Tokayev de ulu cüzdendir. Aslında bugün iki âilenin çatışmasını izliyoruz.
- Bir tarafta Çin’e yaklaşarak Rus hegomanyasını kırmak isteyen Nazarbayev, diğer tarafta sırtını Rusya’ya dayamış Tokayev. Rusları hiç hafife almıyorum ama Çin bizim için daha büyük tehdit. Bunu da görmek lazım.
Peki, Tokayev nasıl bir politika izleyecek?
Tokayev gücü henüz eline almış değil. Kabinesi Nazarbayev döneminden kalan adamlar. 7 bakan görevden alındı, bunların yerine yardımcıları atandı. Senaryolardan biri de Türk dünyasında yaşanan gelişmeler. Özellikle İstanbul’da alınan son kararlar ve içerde yükselen milliyetçilik. Bu vizyona en çok hizmeti yapan grup da Atajurt grubudur.
- Biz Almatı Konsolosluğu önünde 360 gündür eylem yapan Doğu Türkistanlı annelelerin dramını Kazak kamuoyuna çok iyi yansıttık. Bizim videolarımız 120 milyon kişi tarafından izlendi. 6 dilde hem iç kamuoyuna hem uluslararası basına bunu servis ettik. Kazak halkı, ‘Doğu Türkistanlılara sahip çıkılsın’ diye kendi hükümetini sıkıştırdı. Namaz kıldığı için tutuklanan insanlara Kazak halkı sahip çıktı ama devletin bu zulmü görmezden gelmesi millet çileden çıkardı.
80 yaşında Halide nine yere yatırılıp polisler tarafından avret mahalline tekme atıldı. Dünya ayağa kalktı. Devlet ne yapıyorsa yapsın ama halka böyle zulmetmesin.
- Atajurt bir insan hakları örgütüdür, Doğu Türkistan’daki Kazakların haklarını savunan bir oluşumdur. İnsânî yardım derneğidir. Buna bile izin verilmedi. Yani biz burada siyaset yapmıyoruz, insan hakları meselesiyle ilgileniyoruz. Bizi zorla siyasi figür yapmaya çalıştılar, biz siyasi figür değiliz. İktidara gelmek gibi bir derdimiz yok.
Kim bu sakallı adamalar?
Bir de şu sakallı adamlar meselesi var. Kim bunlar?
Halkın tepkisiyle başlayan olaylar ülkenin birçok kesiminde destek buldu. İktidar bunu kontrol edemeyeceğini anlayınca sabote etmeye kalktı, bir grup oluşturdu. İçeriden kontrol etme ihtiyacı duydu. Az önce sizin dediğiniz ray değiştirmeye gelecek olursak. İşte buradan okuyabiliriz devamını. Bu hareket Almatı’da organize edildi.
Kim organize etti?
Kazakistan istihbaratının önemli bir adamı, “Diki Arman.” Gerçek adı Arman Jumagaliyev olan zat.
Diki ne demek?
Diki kan içen, katil demek. Böyle bir lakap ile tanınan birisi. Bu adam Kazak istihbaratının elemanı, Nursultan Nazarbayev’in kızı Dariga Nazarbayevanın koruması. Aynı zamanda Dariga Nazarbayev’in Londra’da ölen oğlu Aysultan’ın korumasıydı. Âilenin koruması bu adam.
Ama burada Tokayev’e çalışıyor. Çelişki yok mu burada?
Arman Jumagaliyev bir bahaneyle yurt dışına gönderiliyor. Yani suçlu gösterilerek bu adam kaçmış oluyor Kazakistan’dan. Nereye gidiyor? Türkiye’ye geliyor. Bir diğer mafya örgütü, Sedat Peker ile arkadaşlıkları var. İstanbul’da fotoğrafları var.
Peker ile evveliyatları var mıymış?
Varmış demek ki. Çünkü çok samimi fotoğrafları var. Bunların hepsini biz yayınladık. Bu adam, Arman Jumagaliyev, istihbarata çalışıyorken mafyalar ile teması olan biri. Sedat Peker Türkiye’den kaçıyor, arkasından Jumagaliyev, o da kaçıyor. İkisi beraber Dubai’ye gidiyorlar.
Buraya bir soru işareti koyalım, önemli.
Sedat Peker kaçıyor da, Diki Arman niye kaçtı buradan? Türkiye’nin onunla bir meselesi yok ki.
İstanbul-Dubai-Almatı üçgeni
Ve bu adam ortalık karışınca aniden Almatı’da görülüyor, nasıl oluyor bu iş?
Dubai’den Almatı’ya gelirken bir mesaj gönderiyor, görüntülü bir mesaj.
Daha oradayken...
Evet. Almatı’ya 25 dakikam kaldı, geliyorum diyor özel bir jet ile…
Kime diyor bunu, kendi şebekesine mi?
Geliyorum, herkes Almatı’da toplansın diyor. Kendi grubu var. Başka örgütlerle teması var. Kazakistan’da 3 bine yakın elemanı olduğu söyleniyor.
Peki, bu kendi aklı mıdır?
Kendi kafasına göre hareket edebilir mi? Öyle bir gücü var mı bunun? Öyle bir gücü yok.
Sizce kim var bunun arkasında?
Bu provokasyonla kimin eli güçlendiyse onun. Kim bu? Elbette Tokayev.
Bu durumda Nazarbayev’e ihanet etmiş olmuyor mu?
Onu Türkiye’ye kovan Nazarbayev’di zâten…
Nazarbayev’den alınan intikam
Yani intikam alıyor o zaman. Şimdi bilmece çözüldü.
Bilmece değil, Kazak halkı bunu biliyor.
Bizim için, Türk kamuoyu için bilmece ama.
Bu adam Türkiye’ye niye kaçtı? Bu kadar istihbaratçıydı, büyük mafya grubunun başıydı, çok kuvvetli bir adamdı, çevresinde adamı vardı da niye Türkiye’ye kaçtı? Nazarbayev’in kovmasıyla buraya geldi, buradan Sedat Peker ile beraber Dubai’ye kaçtı, Tokayev dedi ki “Gel seni affedeceğim. Kan dök, yağmala ki ben KGAÖ’yü çağırayım.”
Sakallı adamlar Diki Arman’ın adamları mı?
Elbette onun adamları…
Mafyacılar selefi çıktı
İyi de bunlar Selefi tipler. Çok enteresan, başka bir mevzuya girdik şu anda. Şimdi bir mafyacı Selefi mi çıktı?
Bunun bir kılığa girmesi lazım.
Kazakistan’da Selefilik güçlü mü?
Batıda ve Çinken bölgelerinde Vehhabi gruplar çok. Çin’in kontrolündeki gruplar.
Suudi Arabistan fonlar bu tipleri genelde. Çin ile bunların nasıl bir bağlantısı var?
Çin ile Suudi Arabistan ilişkilerine bir bakın.
Çin, Suudi Arabistan’dan ithal mı ediyor yani?
Çin, İslâmî terör algısı üzerinden, Doğu Türkistan’da bu kadar kamp kurdu. Onu bahane etti. Doğu Türkistan’da bunu yapan Çin, şimdi Kazakistan içerisinde Vehhabi grupları destekliyor. Taliban hükumetiyle en güçlü ilişkiyi Çin kurdu. Hatta Afganistan’daki Kazaklar, Çin’e çalışan Otandastar Vakfı tarafından Kazakistan’a getirildi. Putin, Tokayev eliyle darbe yapsa da, Kazakistan iktidarına paralel Çin yapısını devre dışı düşünmeyelim. Ülke içinde Vehhabi gruplar da Çin’in kontrolünde. Son yıllarda batı bölgesinde, güneyde Çimkent’te bu gruplar güçlenmeye başladı.
Almatı’da güçleri var mı?
Almatı’da mevcutlar ama o kadar değil. Almatı biraz kozmopolit bir şehir. Nüfusun yüzde 60’ı Kazak, kalanı diğer etnik unsurlar. Orada güçlü olmaları zor çünkü dikkat çekerler. Çin, Doğu Türkistan Toplama Kamplarını kurduğunda bahanesi neydi? İslâmî Radikalizm ile mücadele(!) Buna zemini nasıl oturttu? Suriye’de DEAŞ saflarındaki Uygurları işaret ederek yaptı bunu. Buradaki mâsum çocuklar kandırıldılar.
Selefiler Çin'e çalışıyor
Çin mi kandırdı bunları?
Çin istihbaratı yaptı bu işi. Biz 2013 ve 2014’de yazdık. Kaşgar’da, Pakistan sınır bölgesinde kurulan kamplarda biraz dine meyilli gençleri eğiterek “Memleketi kurtaracağız, İslam’ı ve Müslüman kardeşlerimizi kurtaracağız” diye örgütleyip Suriye’ye sokan Çin’dir. Bunu bahane ederek Doğu Türkistan’da kamplar oluşturdu.
Kazakistan’da benzer bir şeyi mi deniyorlar?
Kazakistan’da şunu yapmak isteyecek. Rusya bu pastaya geldi oturdu ama içerideki paralel Çin yapısını kimse inkâr etmiyor. Bunlar ne yapacaklar diye bekliyoruz, Çin Vehhabi grupları hareketlendirebilir mi? Nasıl hareketlendirecek? Sokağa meydanlara çıkan insanlara ateş edilmesi halkta büyük bir kızgınlık oluşturdu. Rus işgali arkasından Ermenilerin Karabağ’ın öcünü alır gibi Türk toprağında dolaşıyor olması bütün Kazakların namusuna dokundu ve bu iktidara kızgınlar. Çin bundan faydalanmak isteyebilir.
Çin karşı darbe mi yapacak? Putin anlaşma isterse ne olacak?
Şimdi Putin ve Şi Cinping bunu konuşuyor ama nereye varır? Putin, Şi Cinping’i ikna ederse paylaşırlar. Rusya erken davrandı, pazarlığa erken oturdu, içeride askeri var. Çin de diyecek ki benim elimde de şu gruplar var. Oturalım bu zenginlikleri paylaşalım. Anlaştı anlaştı, anlaşamazsa Şi Cinping’in yapacağı şey kontrolündeki Vehhabi grupları harekete geçirebilir. Az önce söylediğim nedenlerden dolayı halk Rusya ve iktidara tepkili. Çin oradan yürümek isteyecektir.
Oralman kime denir?
Bir de Oralman meselesi var, o nedir?
Oralman, geri dönen demek. Yurt dışında yaşayıp geri dönen Kazaklar. Kim bunlar? Asırlardır Rus ve Çin soykırımından her tarafa dağılmış âileler. Onlardan biri de benim. Kazakistan’a yerleşirsem ben de oralman oluyorum.
Bu iyi bir şey değil mi? Nazarbayevin politikası da bu değil miydi?
Nazarbayev’in politikası buydu. Hepimiz Nazarbayev’i takdir ettik. Nazarbayev burada güçlü bir politika yaptı. Rus ile Çin arasında dengede durmak kolay bir şey değil.
Tokayev yurt dışından göçü devam ettirir mi?
Devam ettirmeyeceğini söylüyor zaten. Oralmanları suçlayarak söylüyor. Oralmanlar ülkeyi karıştırdı diyor. Şimdi bakınız, Ankara’da yaşayan bir Oralman hanımın büyükelçi ile WhatsApp yazışmaları var. Orada diyor ki “Siz bizim Almatı’daki insanlarımızı yani Türkiye’den göçen Kazakları, 80’lerde Afganistan’dan göçüp Türkiye’ye gelen Kazakları tutuklayıp günahsız insanlara işkence yaptınız, elektrik verdiniz.” Elinde videolar var.
Oralman niye terörist olsun ki?
Oralman terörist olmaz. Devletini seven, dinine bağlı, sabırlı insanlar bunlar.
Niye sıkıntı oluşturuyor o zaman?
Bir gerekçe lazım uluslararası mecrada. Yönetim olayları bir yere oturtmaya çalışıyor, kendi halkını suçlu çıkartıyor.
Oralman kimin için tehdit?
Putin’in borazanı Margarita Simonyan’ın yazdıklarını hatırlayalım. Kiril alfabesine dönülsün, Rusça resmi dil olsun vs. Putin oralmanların nüfusu Kazaklar lehine çoğaltmasını engellemek istiyor olabilir mi?
Öyle de olabilir.
Kaç milyon oralman var?
Doğu Türkistan’da 3-4 milyon olmak üzere toplamda 6 milyon diyebiliriz Güzel bir sayı. Ama ülkedeki adaletsizlik, gelir dağılımı, ülkedeki karışıklık, yolsuzluk, tehdit ve baskı, yurt dışındaki diasporayı tedirgin ediyor.
Oralmanların içinde yüksek bürokrat var mı?
Yüksek bürokraside birkaç kişi, partide 1-2 milletvekili olabilir. Çok yukarıda yok çünkü sistem izin vermiyor.
İktidara boyun eğmeyen milletvekili olamaz. Kamuda, üniversitede görev alacaksanız, bu yönetime itaat etmeden bir yere varamazsınız. Bu bir gerçek, bunu kimse inkâr etmiyor.
Putin şov yaptı
KGAÖ fazla durmadı, çıktı gitti ama “Sovyetler Birliği’ni çok özlüyorum” diyen Putin’e bir şov imkânı verildi. Mesaj bu muydu?
Putin’in şovenist olduğunu herkes biliyor. Sovyetleri canlandırmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bu adamın arka bahçesinde yani Kazakistan’da doğu kapısını kolay kolay yedirmeyeceği de malum, yani o bölgeyi görenler görür. Siyasetçi değilim ama benim gördüğüm bu. Şimdi Kazakistan’daki yapılar Putin’i rahatsız etti. Ukrayna meselesi ortadayken, her an bir şey olabilir diye beklerken buradan vurdu. Putin kendince haklı. Putin bir emperyal bir güç, kendisi için gerekli olan enerji havzalarını Çin kapmak üzereydi, hamle yaptı ve kaptırmadı. Çin paralel yapısı
- 91’den beri Kazakistan’ın kılcal damarlarına kadar sızmıştı. Bunu biz görüyorduk da Rus istihbaratı görmüyor mu? Görüyordu elbette. Bir hamleyle hem Çin’i hem de yükselen milliyetçiliği durdurdu. Putin bu hamleyi yaparken içeriden iktidar destek verdi. Tokayev’in kurduğu tezgâhı söyledim az önce. 12 milyon Kazak var. 10-12 aksakalı, kanaat önderini toplayıp yarım saat görüşseydi sonra bunlarla televizyona çıkıp konuşsaydı bu mesele bitmişti. Bunu denemedi bile.
Tokayev telefonu açmadı
Putin’e bilerek yol açtı yani.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan olayın olduğu dakikada Tokayev’e telefon açıyor, Tokayev telefona çıkmıyor. Niçin telefona çıkmıyor? Zaman kazanıyor, zamana oynuyor.
Belki Erdoğan diyecek ki biz gönderelim ne istiyorsan.
Niyeti de oymuş sayın başkanın. Bir problemin varsa biz bunları çözebiliriz, sana destek verebiliriz.
Bu söylediğiniz önemli çünkü kamuoyu bunu bilmiyor. Belki devletlerarası kriz çıkmasın diye duyurulmadı. Size bunu kim söyledi?
İsim vermek zorunda değilsiniz. Hükumet kanadından biri. Sayın Erdoğan’ın çalışmalarını takdir ediyorum.
Peki, o zaman şunu söyleyelim. Çok güzel bir noktaya getirdiniz. Sayın Cumhurbaşkanı daha ilk anda Tokayev’i aradı. Belki Türk Devletleri Teşkilatı bazında olaylara müdahil olma…
Hayır, müdahil olma değil
Olayların durulması için belki aracılık yapma.
Kesinlikle.
Türkiye ve Türk devletleri teşkilatına yapılan oyun
Fakat Tokayev telefonu açmadı, zamana oynadı, Putin’e döndü ve olayların büyümesini bekledi
Telefonu açmayarak zaman kazandı ve Rus askerlerini çağırdıktan sonra telefonları açmaya başladı.
Sanıyorum öyle oldu. Fakat Türk Devletleri Teşkilatı bu krizde rol oynamadı gözüküyor. Manzara bu. Artık Nazarbayev’in aklı da yok. Tokayev ile Türk Devletleri Teşkilatı ölü bir sürece gider mi? Teşkilatın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Karabağ zaferi Kazakistan’da da yankı buldu. Bir cesaretlendirme verdi halka, kamuoyuna. “Bak, Türkiye var arkanda” dedi. Bu biraz Ruslara sıkıntı yarattı.
Rusya teşkilata girme isteğini daha önce de dile getirmişti. Sayın aksakal Binali Yıldırım’ın da bu yönde bir beyanı oldu. Bu mesajı “Biz kimseyle kavgalı değiliz. Uluslararası iş birliği için bir araya geldik’ şeklinde okumak lazım. Ama bu o kadar kolay bir hadise değil.
Rusya’nın Türk Keneşi’ne alınması en çok kimden tepki görür? En çok soykırıma uğrayan Kazaklardan tepki görür. Kazak halkı Rus’u istemez. Bir fikrin gerçekleşmesi için
kamuoyunda tabanı olması lazım. Sadece Kazaklardan değil Özbeklerden, Kırgızlardan, Azerbaycan’dan da tepki görür. Çünkü bu bölgelerin tamamında Ruslar yıllarca işgalci olmuştur. Bu politik bir açıklama olabilir, bir yaklaşımı gösteriyor...
Tokayev seçime mi gidecek?
Tokayev şimdi ne yapacak? Halk nazarında meşruiyet kazanmak için seçime gidebilir mi?
Seçimlerin en kısa zamanda yapılacağını söyledi. Son seçimden bu yana uzun zaman geçti. Şu an oturduğu düzen pek legal değil. Tokayev bunu bir seçimle taçlandırmak isteyecek. Sistemi rayına sokmak için bir süresi var, daha sonra seçime gidecektir. Yerli unsurların bu seçimde kendi adaylarını çıkartabilmesi lazım. Daha önceki seçimlerde halk aldatıldı. Bir önceki seçimde Kosanov diye biri aday gösterildi. Aslında iktidarın adamıydı ama halk buna uyanamadı. Her yerde ‘Ben halkın adamıyım’ diyerek propaganda yaptı. “Tokayev ve Nazarbayev’i sevmiyorum. Başka bir politika yapacağım” dedi ve seçimlerde yüzde 80’e yakın oy aldı. Ve bu adam, daha sandıkların tamamı açılmadan Tokayev’e biat ettiğini bildirdi. “Seçimleri Tokayev kazanmıştır” diyerek geri çekildi.
Kazak halkı örgütlenme hakkı istiyor. Muhalif partilerin kurulmasını istiyor. Ama yukarısı bunu kabul etmiyor. Düşünün, Kazakistan’da bir Kemal Kılıçdaroğlumuz bile yok. İnsanlar farklı fikirlerde olabilir. Meclis’e gelinir, tartışılır ve ortaya bir yol çıkar. Bunu sağlayabilmemiz için STK’ların özgürlüğü gerekli. Siyasi partilere izin verilmeli. Cezaevlerindeki yüzlerce siyasi tutsak serbest bırakılmalı.
5 kişi bir araya gelemiyor
Kazak halkı, bu sistemi artık yozlaşmış olarak görüyor. Düşünebiliyor musunuz, Kazakistan’da 5 kişi bir araya gelemiyor. Bir meydanda 5 kişi protestoya kalkıştığında anında polis geliyor ve paldır kültür götürüyor. 2 Ocak’taki harekette yüz binlerce kişi sokaklara çıktı ve bu çok samimi, doğal bir hareketti. Olaylar küçük bir şehir olan Canıözen’de başladı. Orası petrol yatağı olan milliyetçi bir şehir. Canıözen’de 2011 yılında petrol işçileri daha iyi bir ücret için greve çıktıklarında Nazarbayev tarafından üzerlerine asker sürüldü. Yüzlerce petrol işçisi katledildi. Bu, halk tarafından hiç unutulmadı. Ve bu durum 30 yıldır devam ediyor. Eğer ortamı kapatır, gazı verir üstüne bir de kibrit çakarsanız patlar elbette. İktidar şimdi olaylar için provokatör arıyor. Senden iyi provokatör yok kardeşim. Halkı 30 yıldır baskı altında tutarak sen provoke ettin.
Halk adil bir seçim istiyor
Türk devletleri Teşkilatı seçimlere gözlemci gönderebilir mi?
AGİT ve Şangay gönderdiğine göre neden gönderemesin. Çünkü halkın tek istediği âdil bir seçim. Halk “şu sandığı getirin artık” diyor ve kararın kendisine bırakılmasını istiyor. Demokratik kurallar işletilirse, en azından silah çekilmez ve kavga çıkmaz. Son olarak şunu söylemek isterim. Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistan Kazak Türkleri Vakfının Genel Sekreteri olarak, bir insan hakları savunucusu olarak konuşuyorum. Oralmanlar yani Kazakistan’a geri dönenler terörist değildir. Bu insanlar vatanına, milletine, dinine bağlı insanlardır. Hiçbir terör örgütüyle alakaları yoktur. Rus ve Çin emperyalizminin soykırımı yüzünden yurtdışına dağılan Kazaklar olarak vatanımıza bağlıyız. Vatanımıza hizmete hazırız. Tokayev acilen devleti düzene sokup seçime hazırlamalı ve sandığı demokrasinin ruhuna uygun şekilde halkın önüne koymalı. Kazakistan’daki gelir adaletsizliği bir an önce düzelmeli. İnsânî hayat şartları artık sağlanmalı.