Bay Boykot'un acıklı hikâyesi

HABER MASASI
Abone Ol

'Boykot' kelimesinin de 'sabotaj' kelimesi gibi yaşanmış hâdiselere dayanan meşhur bir hikâyesi var. Ve İngiliz toprak ağası bir Lord'un İrlanda'daki topraklarından kira toplayan, komisyoncu Bay Boykot'un hayatına dayanıyor. Hırslı ve toprak sahibine gönülden bağlı olan Bay Boykot, yokluk zamanında İrlandalı çiftçilerin ensesinde boza pişirince, ister istemez adını tarihe yazdırdı: Kendini beğenmişliğin, halka üstten bakmanın, paranın verdiği gücü fazla önemsemenin, tehdit, şantaj ve rüşveti silah olarak görmenin, silahlanıp halka baskı yapmanın, küstahlığın ve kibrin, bazen beş para etmeyeceğini gösteren; kolektif iyiliğin, organize kötülüğü yenebileceğini yazan tarihe...

Bugün kısmen İngiltere'nin işgali altında olan İrlanda, 19. yüzyılın sonlarında tamamen krallığın malıydı. Ülke toprakları İngiliz hanedanı tarafından lordlar arasında paylaştırılmış ve o topraklar üstündeki köylüler, kendi toprakları için kira ödeyen, modern köleler haline getirilmişti. Lordlar, İngiltere'de hanedan kanı taşımayan alt sınıf arasındaki en üst sınıfı temsil ediyordu. Aristokrasinin zirvesi! Tabiri caizse bir nevi tanrının seçilmiş insanları.

Bu yüzden 1845-1852 yılları arasında İrlanda'da yaşanan büyük kıtlıktan lordların hiçbiri etkilenmedi. Hatta bazılarının haberi bile olmadı. Çünkü kraliyet nüfuzundan fazla uzak kalmak istemeyen lordların büyük kısmı, İngiltere'de yaşamaya devam ederdi. Ama İrlanda nüfusunun dörtte biri, 7 yıllık kıtlığın sonunu göremedi. Bu açlık imtihanı İrlanda köylülerinde bir dönüşüme neden oldu. Hayatta kalmayı başaranlar, İrlanda kimliğine daha sıkı sarılarak milliyetçiliği yükseltti.

O günlerde tarım, İrlanda'daki en büyük endüstriydi. 1876'da İngiliz hükümeti tarafından İrlanda'daki arazilerin sahipleriyle ilgili yapılan bir araştırma, İngiltere'nin işgal konusunda ne kadar başarılı olduğunu gösteriyordu. Buna göre İrlanda'daki toprakların tamamı sadece 10 bin kişiye aitti. Yani toplam nüfusun binde 2'si, bütün topraklara hâkimdi. Bu 10 bin kişinin 9 binden fazlası ise 'küçük toprak sahipleri'ydi. Asıl toprak sahipleri 750 kişilik lordlar ordusuydu ve bütün ülkenin yarısı onlara aitti. İrlanda'daki binlerce dönüm toprağı bırakıp İngiltere'de yaşayan bu lordların en güvendikleri insanlar da topraklarının kirasını toplayan komisyonculardı.

Bay Boykot sahneye çıkıyor

Kıtlık zamanı kadar olmasa bile 1880 yılı da İrlandalı çiftçiler için zor geçmişti. Tarlalardan istenen verim alınamamıştı. Köylüler Lord Erne'ye giderek tarlaların kirasında indirim istedi. Lord yüzde 10 indirim teklif etti, köylüler yüzde 25 istediler. Sonuçta bir orta yol bulunamadığı için anlaşma da sağlanamadı.

Lord Erne bu durumda bir lordun yapması gerekeni yaptı. "Siz kimsiniz ki benim gibi bir lorda baş kaldırıyorsunuz! Bana çalışacak adam mı yok pis köylüler?" gibi şeyler düşünmüş olacak ki ilk etapta 11 köylüye toprağını boşaltması için talimat gönderdi. 40 bin dönüm arazisi olan Lord Erne'nin pek çok komisyoncusu vardı ve Mayo bölgesindeki 2 bin dönümü idare eden Bay Boykot da onlardan biriydi. Bay Boykot, lordunun talimatını köylülere iletti.

Boykot' kelimesinin de 'sabotaj' kelimesi gibi yaşanmış hâdiselere dayanan meşhur bir hikâyesi var.

Bay Boykot, mizacı gereği sadık bir insandı. Ailesi Fransız göçmeni olmasına rağmen Krala ve lorduna köpek gibi sadıktı. Boykot'un hayatını kitap haline getiren Joyce Marlow, onun için "Efendilerinin doğuştan gelen ilâhî haklarına olan inancı çok sağlamdı ve onlara hizmet ettiği sürece kendi kafasına göre davranma eğilimi vardı. Diğer insanların duygularına önem vermezdi" tanımlaması yapıyor. Zaten köylüler de Bay Boykot'u sevmezdi. Lordunun arkasına saklanan korkak ama zalim komisyoncu, köylüyü hayatından bezdirecek keyfi kararlar da alırdı. Mesela köylülerin odun toplamasını yasaklamıştı. Uymayanlara da para ya da başka cezalar verirdi. Bu cezalara itiraz edecek bir mahkeme de yoktu çünkü lordun komisyoncusu olduğu için aynı zamanda o bölgenin ceza hâkimi konumundaydı. Yani o günlerde bu tabir yoktu ama Bay Boykot bugün yaşasaydı tam bir siyonist olabilirdi.

Dağınık kalabalıklar toplanıyor

Bay Boykot kendinden emin şekilde köylülere arazilerini boşaltma ihtarnamesi gönderdiği günlerde İrlanda'da siyasi hareketlilik yaşanıyordu. Kendilerine 'Kara Birliği' diyen ve toprak reformunu savunan milliyetçi bir grup, İngiltere'de bağımsızlığın ilk kıvılcımlarını yakıyordu.

Lordların köylüleri keyfi olarak topraklarından kovması alışıldık bir durumdu. Köylüler genelde bu durum karşısında boyun eğer ve lordun isteklerini uygulardı. İçlerinde fazla ateşli olanlar ise topraklarını terk etmemek için direnirdi. Onları ikna eden ise genelde lordları tarafından gönderilen silahlı birlikler olurdu.

Bay Boykot da lordunun bu gücüne güvendiği için tahliye emirlerini göndermeye başladı. Fakat bu sefer olaylar öyle gelişmedi. Kara Birliği hareketinin genç lideri Charles Stewart Parnell, 19 Eylül 1880'de kalabalık bir köylü grubuna yaptığı bir konuşmada şöyle sordu: "Komşusu tahliye edilen bir çiftlik için teklif veren kiracıya ne yaparsınız?

Kalabalık "onu öldürürüz" diye cevap verdi.

Parnell ise kalabalığa "Size çok daha iyi bir yolu göstermek istiyorum. Daha makul bir yol. Bir adam bir başkasının çiftliğini gasp ettiğinde ondan uzak durmalısınız. Yol kenarlarında ondan uzak durmalısınız. Kasabanın sokaklarında ondan uzak durmalısınız. Dükkanlarda ondan uzak durmalısınız. Pazar yerlerinde ondan uzak durmalısınız. Onu ibadethanelerde yalnız bırakarak, ona sanki bir cüzzamlıymış gibi davranarak, onu izole ederek işlediği suçtan nefret ettiğinizi ona göstermelisiniz" dedi.

1845-1852 yılları arasında İrlanda’da yaşanan büyük kıtlıktan lordların hiçbiri etkilenmedi. Hatta bazılarının haberi bile olmadı. Çünkü büyük kısmı, İngiltere’de yaşamaya devam ederdi. Ama İrlanda nüfusunun dörtte biri, 7 yıllık kıtlığın sonunu göremedi. Bu açlık sınavı İrlanda köylülerinde bir dönüşüme neden oldu. Hayatta kalmayı başaranlar, İrlanda kimliğine daha sıkı sarılarak milliyetçiliği yükseltti.

Etrafında hiç kimse kalmadı

Parnell'in bu konuşmasından üç gün sonra İrlanda Kraliyet Polisi, Bay Boykot'un tahliye bildirimlerini köylülere tebliğ etmeye başladı. Kanunen belli bir süre içinde hane reisine veya eşine teslim edilmeleri gerekiyordu. Polis, kiracılardan üçüne başarılı bir şekilde tebligat gönderdi ancak dördüncü kiracı tebligatı kabul etmedi ve diğer kiracıları uyarmak için kırmızı bayrak sallamaya başladı. Bayrağı gören diğer köylüler de oraya gelerek polislere taş, çamur ve gübre atmaya başladı.

Polis ertesi gün yeniden denedi ama yine başarısız oldu. Bu isyan İrlanda'da büyük ses getirdi ve Bay Boykot'un bölgesine çok sayıda eylemci akın etti. Bölge halkı, ilk boykot eylemini Bay Boykot'un çalışanlarına yaptı. Malikanedeki tüm çalışanlar, toplumdan dışlanacakları korkusuyla işi bıraktı. Bay Boykot'un ne kapısını açacak hizmetçisi ne de tarladaki ürünleri toplayacak adamları kalmıştı.

Birkaç gün içinde o bölgedeki demirci, postacı ve çamaşırcı, Bay Boykot'a hizmet vermeyi bıraktı. Bay Boykot, genç yeğeni postacı yaptı ama onu yolda yakalayan köylüler nazikçe Bay Boykot'a yardım etmemesi konusunda ikna etti. Kısa süre sonra o bölgedeki esnaf da eyleme katıldı. Hiçbir yerden alışveriş bile yapamayan Bay Boykot, yiyecek ve diğer malzemeleri teknelerle başka bölgelerden getirtmek zorunda kaldı. Bay Boykot kısa süre sonra kendisini izole edilmiş halde buldu.

Londra Boykot için harekete geçiyor

Bay Boykot, kendini iyice yalnız hissedince The Times gazetesine durumunu anlatan bir mektup yazdı ve kendisine boykot uygulayan herkesi tek tek şikâyet etti. Mektubun yayınlanmasıyla da bütün İngiltere'nin dikkati İrlanda'ya çevrildi. Çünkü bu eylem lordlara karşı bir eylemdi.

İngiliz gazeteleri İrlanda'ya akın etti. Boykot ile röportajlar yapıldı. Sonuçta onlara göre ortada İrlandalı köylüler tarafından mağdur edilmiş bir İngiliz asilzadesi vardı. Boykot ve lordunun 500 sterlin değerindeki malı, çiftçiler toplamadığı için çürümek üzereydi. Daily Express, The Daily Telegraph, Daily News ve News Letter gibi büyük gazeteler, zavallı Bay Boykot'un ürünlerini hasat edecek adamlar toplayabilmesi için yardım kampanyaları başlattı ve 2000 sterlinden fazla para topladılar.

Bir ay sonra silahlı adamlarla bir sefer düzenlemek için Boykot Yardım Fonu kuruldu. Yüzlerce gönüllü, Bay Boykot ve lordunu kurtarmak için gönüllü oldu. Amaçları, trenlerle Mayo bölgesine gidip köylü avlamaktı. Fakat politikacılar araya girdi ve asayişi sağlamak için sadece 50 silahlı adamın yeterli olduğuna karar verdi. Onları korumak için de yüzlerce İrlanda Polisi görevlendirildi.

Bay Boykot, mizacı gereği sadık bir insandı. Ailesi Fransız göçmeni olmasına rağmen Krala ve lorduna köpek gibi sadıktı. Boykot’un hayatını kitap haline getiren Joyce Marlow, onun için “Efendilerinin doğuştan gelen ilahi haklarına olan inancı çok sağlamdı ve onlara hizmet ettiği sürece kendi kafasına göre davranma eğilimi vardı. Diğer insanların duygularına önem vermezdi” tanımlaması yapıyor.

500 sterlin için 12 bin sterlin harcadılar

Bu organizasyonu 'işgal' olarak gören milliyetçi İrlandalılar ayağa kalktı. Trenle bölgeye gelen silahlı kişiler yol boyunca protesto edildi. Ama kimseye şiddet uygulanmadı. Dışarıdan getirilen silahlı işçiler, mahsulleri olaysız bir şekilde hasat etti. Böylece Bay Boykot ve lordunun o zamanlar bir servet sayılan 500 sterlinlik mahsulü kurtuldu. Ama bu mahsulün toplanması, Bay Boykot'a 2000 sterline mâl oldu. Bir rapora göre hükümetin bu işteki masrafı ise 10.000 sterlini bulmuştu.

Bu hasat, Bay Boykot'un son hasadı oldu. Ona karşı boykot uygulayanlar tavırlarından bir adım bile geri atmadı. Bay Boykot yaşadığı yerde o kadar dışlandı ki orada yaşamasının imkânı kalmadı.

27 Kasım 1880'de yani boykotun başlamasından sadece bir ay sonra Bay Boykot, ailesi ile birlikte bölgeden ayrıldı. Aile için bir araba kiralanmak istendi ancak ne araç ne de onu sürecek bir şoför bulunamadı. Bir askeri ambulans ile Bay Boykot ve ailesi tren istasyonuna götürüldü. Amacı Dablin'e gitmekti. Bir otele yerleşti fakat bölge halkının oteli boykot etmekle tehdit etmesi üzerine Bay Boykot seyahati hızlandırdı. Dablin'e ulaştığında ise yerel yöneticiler ona 'bir hafta içinde şehri terk et' tavsiyesinde bulundu. Bay Boykot da ailesiyle birlikte ana vatanı İngiltere'ye kaçtı.

Boykot sayesinde yasalar değişti

Charles Stewart Parnell.

Bay Boykot'a uygulanan 'boykot' köylülerin kendine güvenini yerine getirmişti. 1880'in sonuna gelindiğinde İrlanda'nın her yerinden boykot raporları geliyordu. Ve büyük boykottan sadece 6 ay sonra İngiltere Başbakanı Gladstone, toprak reformu sayılabilecek bir yasayı sundu. 'Arazi Yasası' denilen düzenlemeyle köylüler artık arazi sahibi lordlarla en az 15 yıllık anlaşmalar yapabilecek ve kiraları da sabit tutabilecekti. Hiçbir köylü keyfi olarak topraklarından çıkarılamayacaktı.

Bay Boykot'un ismi daha eylemler sürerken bugünkü anlamını aldı. İngiliz gazeteleri, şiddet içermeyen bu dışlama davranışına o günlerde 'boykot' adını verdi. İngilizler ve sömürge zihniyeti ise ilk boykota verdiği acemice tepkiden sonra kendini 'boykot kırıcı' eylemlerini geliştirmeye adadı. Ne kadar yol kat ettiğini, bugün Gazze için yapılan boykotlara karşı geliştirilen sabotaj hareketleri ortaya koyuyor.