Basra’dan Gazze’ye Türkiye’nin uluslararası sahnedeki ağırlığı artıyor
Türkiye'nin dış siyasetteki etkinliği bu hafta büyük bir ivme kazandı ve uluslararası arenada dikkat çeken bir dizi gelişme yaşandı. Yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirilen diplomatik ziyaretlerde Gazze’deki son durumdan Kalkınma Yolu Projesi’ne, terörle mücadeleden Türk-Alman ilişkilerine kadar birçok önemli konu masaya yatırıldı.
Türkiye’nin son yıllarda Afrika’dan Orta Doğu’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar dünyanın farklı coğrafyalarında artan etkinliği birçok uluslararası basın kuruluşu tarafından dikkatle takip ediliyor. Fransız Nouvelle Republique gazetesi geçtiğimiz yılın Eylül ayında yayımlanan “Erdoğan, hiç olmadığı kadar vazgeçilmez hâle geldi” başlıklı yazısında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uluslararası sahnedeki önemini şu ifadelerle vurguluyor: “Erdoğan, hem Putin hem de Zelenskiy ile temas kurabilen az sayıdaki büyük güç liderlerinden biri. Türkiye'nin coğrafi konumu, ülkeyi Doğu, Batı ve Orta Doğu arasında kilit bir muhatap haline getiriyor”.
Türkiye dış siyasetinin en etkili olduğu coğrafyalardan biri kuşkusuz Afrika. Şubat ayında Somali ile “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması” imzalayan Türkiye, çok boyutlu “Afrika’ya Açılım Politikası” ile kıtadaki varlığını güçlendirmeye devam ediyor. Uluslararası ilişkileri değerlendiren Fransız Le Courrier International dergisine göre, “Somali ile yakınlaşarak, Türkiye Afrika Boynuzu'nda göz ardı edilemez hâle geldi”.
Türkiye’nin dış siyasetteki başarısı, Afrika’daki atılımları ile de sınırlı değil. Son yıllarda Türkiye,
- Dağlık Karabağ zaferinin elde edilmesinde oynadığı önemli rol,
- Ukrayna ve Rusya arasında yürüttüğü başarılı arabuluculuk,
- Libya’nın istikrarına verdiği katkı,
- Körfez ülkeleri ile güçlenen ilişkiler gibi farklı meselelerle adından sıkça söz ettirmeye devam ediyor.
Türkiye'nin etkin Gazze diplomasisi
HAMAS'ın 7 Ekim sabahı İsrail'e karşı başlattığı saldırılar ve sonrasında İsrail'in misillemesiyle tetiklenen savaşta da bugün bütün gözler bölgedeki en önemli güçlerden biri olan Türkiye'ye çevrilmiş durumda. BAE merkezli The National News gazetesinde konuyla ilgili bir yazı kaleme alan Türkiye ve Doğu Akdeniz ilişkileri uzmanı David Lepeska'ya göre “Orta Doğu arabuluculuğu ile Türkiye tarihe geçme şansı yakalayabilir.”
Lepeska, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze'deki krizi çözmeye ve Filistinlileri kendi devletlerini kurmaya yardımcı olmasının, kendisine bölgede “sorgulanamaz ve kalıcı bir miras” sağlayacağını düşünüyor.
Her ne kadar iç siyasette bazı çevreler İsrail ile ticari ilişkilerin kesilmemesini eleştirse de Türkiye aslında uzun yıllardır uluslararası kamuoyunun dikkatini Gazze’deki duruma çekmeye çalışan nadir ülkelerden biri. Bu hafta yaşanan gelişmeler de Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu meselenin hâlâ ne kadar büyük bir önem taşıdığını gözler önüne seriyor.
Erdoğan, Cumartesi günü İstanbul'da Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye ile bir araya gelerek Gazze ve Batı Şeria'daki durumu ele aldı. Türkiye'nin Filistinlilerin yaşadığı zulme dikkat çekme konusundaki kararlılığını yineledi ve taraflar arasında kalıcı bir ateşkes çağrısında bulundu. Ayrıca Hamas'ı “Ulusal kurtuluş hareketi” olarak tanımlayan ve Kuva-yi Milliye'ye benzeten Erdoğan, İsrail'in eylemlerinden sorumlu tutulması gerektiğini ifade ederek Türkiye'nin bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını desteklediğini belirtti.
Erdoğan’ın bu haftaki yoğun diplomasi trafiği Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile gerçekleştirdiği görüşmeyle devam etti. Görüşmede ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmeler değerlendirilerek özellikle Gazze'deki durum ele alındı. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Mısırlı mevkidaşı, iki devletli bir çözüme ulaşmak için atılması gereken diplomatik adımlar, insani yardımlar ve uzun vadeli stratejiler konusunda görüştüler.
Türkiye ziyareti ertesinde kendisiyle yapılan bir röportajda Haniye, Erdoğan’a Filistin davasına verdiği destek için teşekkür etti. Bu noktada, Türkiye'nin Gazze'ye yaptığı insânî yardım miktarının yaklaşık 50 bin tona ulaştığının ve Gazze'ye yönelik toplam yardımların yüzde 24’ünü temin ederek bölgeye en fazla yardım sağlayan ikinci ülke olduğunu hatırlatmak gerekir. Ayrıca Türkiye, Gazze'de derhal ateşkes sağlanana ve bölgeye insânî yardım akışına izin verilene kadar İsrail'le ihracata kısıtlama getirdi.
- 13 yıllık aranın ardından Irak’a tarihi ziyaret
- Türkiye’nin Gazze diplomasisi yoğun bir şekilde devam ederken bir önemli gelişme de Irak’ta yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'a tarihi bir ziyaret gerçekleştirerek iki ülke arasında yeni bir sayfa açtı. Söz konusu ziyaret, 2011 yılından beri bir Türk liderinin ülkeye gerçekleştirdiği ilk ziyaret olması nedeniyle büyük önem taşıyor. İki komşu ülke, Türkiye’nin Kuzey Irak'ın dağlık bölgelerinde PKK terör örgütüne karşı sınır ötesi operasyonlarını artırdığı yıllar boyunca ilişkilerinde birçok gerginlik yaşamıştı.
- Bu tarihi ziyaretin ardından iki ülke özellikle PKK terör örgütüne karşı iş birliği yapma ve ekonomik ilişkilerini güçlendirme konularında anlaştılar. Erdoğan, PKK'nın Irak'taki varlığının sona ereceğine inandığını ifade etti. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği Bağdat gezisinde “Irak yönetiminin PKK'yı hem yasakladığını hem de terör örgütü olarak ilk defa kabul ettiğini” belirtmişti.
- Erdoğan'ın Irak’a gerçekleştirdiği ziyareti sırasında Irak ve Türkiye arasında güvenlik, ekonomi ve enerji alanlarındaki stratejik çerçeve anlaşmasını da kapsayan 26 başlıkta mutabakat imzalandı.
- Bununla birlikte Erdoğan'ın Irak ziyaretine dair en önemli gelişme; Irak, Türkiye, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında ülkelerin ticaretini canlandırmak amacıyla Kalkınma Yolu Projesi'ne dair işbirliği mutabakatı imzalanması oldu. Maliyeti 17 milyar dolara ulaşan Kalkınma Yolu Projesi, Irak'tan Türkiye'ye ve limanlarına uzanan bir kara ve demiryolu ağı oluşturarak Asya ile Avrupa arasında yeni bir bağlantı oluşturmayı amaçlıyor.
Almanya cumhurbaşkanı Türkiye’de
Erdoğan'ın Irak ziyareti basında büyük yankı uyandırırken, bir diğer ilgi çeken konu da Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye-Almanya dostluk anlaşmasının 100'üncü yılı nedeniyle Türkiye'ye gerçekleştirdiği üç günlük resmi ziyaret oldu.
İstanbul'daki ziyaretine Sirkeci Garı'yla başlayan Steinmeier, yaklaşık 63 yıl önce ülkesine gelen Türklerin hem Türk hem de Alman tarihinde önemli bir yerleri olduğunu belirterek birçok hikâyenin bu istasyonda başladığını vurguladı.
Steinmeier’ın ziyaretine dair en çok konuşulan konulardan biri de Almanya Cumhurbaşkanı’nın diplomatik bir jest olarak Cumhurbaşkanlığı uçağında 60 kiloluk döner getirmesi oldu. Steinmeier, Tarabya'da verdiği davette döner keserek “döner kebabın artık Almanya'nın ulusal yemeği haline geldiğini” belirtti.
Ziyaretinin ikinci gününde Almanya Cumhurbaşkanı ülkenin güneydoğusunda geçtiğimiz yılın Şubat ayında meydana gelen yıkıcı depremlerden etkilenen Gaziantep şehrine bir ziyaret gerçekleştirdi. Almanya, Türkiye ve Suriye'ye 238 milyon avroluk bir yardım sözü vermişti.
Çarşamba günü Erdoğan, Alman mevkidaşını resmi törenle karşıladı. İki lider ve heyetler arası görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Erdoğan ve Alman mevkidaşından önemli açıklamalar geldi.
İlişkileri geliştirme konusunda hemfikir olduklarını belirten Erdoğan, ikili ticaret hacmini 60 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini ve Almanya ile savunma sanayiindeki kısıtlamaları gündemden çıkarmak gerektiğini ifade etti. Steinmeier ise “dünyadaki hiçbir ülkeyle Almanya'nın bu kadar yoğun dostane ve ailevi ilişkileri yoktur” ifadeleriyle Türk-Alman ilişkilerinin önemini vurguladı.
Almanya ve Türkiye oldukça güçlü bağlara sahip. Ticari anlamda Türkiye'nin ihracatta lokomotif pazarı olan Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri. Ancak İsrail-Hamas savaşı dâhil olmak üzere güncel konularda Almanya ile Türkiye arasında görüş ayrılıkları da mevcut. Almanya sıkı bir İsrail destekçisiyken, Türkiye ise uzun yıllardır Filistinlilerin haklarının savunucusu olarak öne çıkıyor. Almanya’nın İsrail’e verdiği destek nedeniyle Steinmeier, Türkiye ziyareti sırasında protesto edildi.
Netice itibariyle bu haftaki yoğun diplomasi trafiği Türkiye’nin Orta Doğu’dan Avrupa’ya uzanan etki ve gücünün bir yansıması olarak yorumlanabilir. Türkiye’nin uluslararası sahnedeki ağırlığı her geçen gün artarken, Dışişleri Bakanlığı'nın yenilenecek olan teşkilat yapısında “kamu diplomasisi ve uluslararası arabuluculuk çalışmalarının ön plana çıkması” kararı alındı. Söz konusu karardan gelecek yıllarda dünya meselelerinde Türkiye’nin adını çok daha sıkça duyacağımız anlaşılıyor.
- Fransa'dan PKK operasyonu
- Türkiye'de yoğun diplomasi trafiği devam ederken Fransa'da da Olimpiyat Oyunları öncesi sosyal eylem ve grevler son hız sürüyor. Ülkedeki bazı havalimanlarında çalışanların greve gitmesi nedeniyle yüzlerce uçuş iptal edildi. Ülkenin dış siyasetinde ise en ilgi çekici gelişme, Fransa'nın PKK terör örgütü ve destekçilerine karşı son zamanlarda daha sert bir tavır takınması. Geçtiğimiz haftalarda PKK üyesi Mehmet Kopal Fransa'dan sınır dışı edilerek Türkiye’ye getirilmişti. Bu hafta da ülkede “PKK'nın finansmanı” soruşturmasında sekiz kişi gözaltına alındı. Bir diğer önemli gelişme ise Fransa'nın Azerbaycan ile gittikçe gerilen ilişkileri. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Fransa, Hindistan ve Yunanistan'ın Ermenistan'ı Azerbaycan'a karşı silahlandırdığını belirterek, söz konusu ülkeleri “Biz de oturup bekleyemeyiz” ifadeleriyle uyardı.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...