Basra Körfezi'nin yükselişi dünyayı yeniden şekillendiriyor

FEYZA GÜMÜŞLÜOĞLU
Abone Ol

Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, ABD ile boşanma peşinde değil. Çin ile yakın ekonomik bağlar ve Amerika ile yakın güvenlik bağları istiyorlar. Rusya da dâhil olmak üzere herkesle serbestçe anlaşabilmek, iş yapabilmek istiyorlar. (Rusların Batı yaptırımlarından kaçmak için nerelere gittiğini görmek istiyorsanız Dubai'yi ziyaret edin, bazı otellerde Arapçadan çok Rusça duyacaksınız.) Hindistan ile artan bağları var ve hatta İsrail’le bile yeni bağlar kuruyorlar.

Suudi Arabistan'ın profesyonel golf sahasını fiilen ele geçirmesi* sizi şaşırttıysa önümüzdeki aylarda ve yıllarda buna benzer daha pek çok duyuruya hazır olun. Basra Körfezi'nin ve özellikle Suudi Arabistan'ın yükselişi şimdiden Orta Doğu'yu yeniden şekillendiriyor. Ancak bunun dünya genelinde de güçlü sonuçları olacak.

Kısa bir test: Geçen yıl dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi hangisiydi? Eğer Hindistan, Çin ya da Asya kaplanlarından birini tahmin ettiyseniz yanılıyorsunuz. Cevap, yüzde 8,7 ile Suudi Arabistan. Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de yüksek büyüme kaydetti.

Peki, bu patlamayı ne açıklıyor? Pek çok kişinin umduğunun aksine dünya büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olmaya devam ediyor.

Basra Körfezi yükseliyor

Riyad.

Ukrayna savaşı ve Rusya'ya yönelik yaptırımlar, Moskova'nın küresel petrol ve gaz piyasalarındaki önemini azalttı. Buna ek olarak, dünyanın diğer iki büyük petrol üreticisi ülkesi İran ve Venezuela da yaptırımlar altında, eski ve de çürüyen petrol altyapılarına sahipler.

ABD çok miktarda petrol ve gaz üretiyor ancak aynı şekilde büyük miktarlarda ithalat da yapıyor. Sonuç olarak, dünya artık istikrarlı bir petrol ve doğal gaz tedariki için Basra Körfezi'ndeki bir avuç ülkeye bağımlı hâle gelmiş durumda.

Bu koşullar muhtemelen önümüzdeki on yıl boyunca devam edecek ve eğer devam ederse Körfez, tarihteki en büyük servet akışlarından birine şahit olacak. Şimdiden bu ülkelerin dört ana varlık fonunun son iki yılda yüzde 42'lik bir artışla yaklaşık 3 trilyon dolar varlık biriktirdiği bildiriliyor. Suudi Arabistan, ana yatırım aracı olan Kamu Yatırım Fonu'nun 2030 yılına kadar 2 trilyon dolardan fazla varlığa sahip olmasını ve dünyanın en büyüğü olmasını bekliyor. Öngörülebilir gelecekte bunlar gezegendeki en önemli sermaye havuzları olacak.

Trend olan her şeyi alıyorlar

Bu zenginliğin ekonomik neticeleri her yerde karşımıza çıkıyor. Nitekim Suudi Arabistan, profesyonel golf sektörünü resmen satın aldı. Ocak ayında Bloomberg, krallığın Formula 1 yarışlarını 20 milyar dolardan fazla bir fiyata satın almak istediğini yazdı. Muhtemelen dünyanın en ünlü futbol yıldızı olan Cristiano Ronaldo’yu yılda 200 milyon dolar karşılığında kendi takımlarından birinde oynamaya ikna etti. Online oyun sektörüne büyük yatırımlar yapıyor ve bu alanda önemli bir oyuncu olmayı umuyor. Prestijli spor takımlarına, Avrupa'daki lüks otellere ve ünlü markalara baktığınızda bunların arkasında Körfezli sahipleri görebilirsiniz. Körfez’den bir bakanın bana söylediği gibi "Ülkelerimizde yeterli düzeyde altyapı inşa ettik. Şimdi gelen, yatırım yapmak için nakit para.”

*Arka Plan: ABD'de golf organizasyonu PGA Tour’un, Haziran ayında Suudi Arabistan tarafından kurulan LIV Golf ile birleşme kararı, Suudi Arabistan'ın insan hakları konusundaki kötü imajını hafızalardan silmeye çalıştığı iddialarını gündeme getirerek tepki çekmişti. Bazı ABD'li milletvekilleri, ünlü golf organizasyonları PGA Tour ve DP World Tour'un Suudi Arabistan tarafından kurulan LIV Golf ile birleşme kararına tepki gösterdi. (Fareed Zakaria, The Washington Post)

Arapların başrolünde şimdi kim var?

Bu zenginlik dalgası, Orta Doğu'yu yeniden şekillendirdi. Bölgenin bir zamanlar başat oyuncuları olan Mısır, Irak ve Suriye çeşitli nedenlerle (yoksulluk, bölünmüşlük, işlevsizlik) artık başrol oynayamaz hâle geldi. Asıl hareketin olduğu yer Körfez. Özellikle Suudi Arabistan, dış politikasında büyük bir stratejik değişim gerçekleştirdi.

Krallığın fiili yöneticisi Veliaht Prens Muhammed bin Selman, iktidardaki ilk yıllarında ülkesinin zenginliğini kaba ve zorba bir şekilde kullandı. Katar, Lübnan ve Ürdün'deki rejimleri baskı altına almak ya da devirmek için çeşitli yollar denerken, Yemen'de sıcak, İran'la da soğuk bir savaş yürüttü ve bunların hiçbiri sonuç vermedi. (2018 yılında Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi de bu dönemde gerçekleşti.)

Veliaht Prens Muhammed bin Selman.

Buna karşın son birkaç yılda Katar ve Ürdün ile bağlarını onararak, İran ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurarak ve Yemen'de bir barış anlaşması arayışına girerek olgunlaşmış görünüyor.

Herkesle iş yapmak istiyorlar

Körfez ülkelerinin hepsi şu anda bölgenin en büyük müşterisi olan Çin ile ilişkilerini derinleştiriyor. 2001 yılında Suudi Arabistan'ın “Orta Krallık” ile ticareti 4 milyar doların biraz üzerindeydi ve bu rakam ABD ve Avrupa Birliği ile olan ticaretinin yaklaşık onda biri kadardı. Bu rakam 2021'de yaklaşık 87 milyar dolara ulaşarak, ABD ve AB'nin toplamından daha fazla oldu. Ekonomik bağlar hızla büyüyor. Öyle ki Washington Post, Çin'in BAE'de şüpheli bir askeri tesis inşa etmeye yeniden başladığını bile yazdı.

Bölgenin bir zamanlar başat oyuncuları olan Mısır, Irak ve Suriye çeşitli nedenlerle (yoksulluk, bölünmüşlük, işlevsizlik) artık başrol oynayamaz hâle geldi. Asıl hareketin olduğu yer Körfez.

Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, ABD ile boşanma peşinde değil. Çin ile yakın ekonomik bağlar ve Amerika ile yakın güvenlik bağları istiyorlar. Rusya da dâhil olmak üzere herkesle serbestçe anlaşabilmek, iş yapabilmek istiyorlar. (Rusların Batı yaptırımlarından kaçmak için nerelere gittiğini görmek istiyorsanız Dubai'yi ziyaret edin, bazı otellerde Arapçadan çok Rusça duyacaksınız.) Hindistan ile artan bağları var ve hatta İsrail’le bile yeni bağlar kuruyorlar.

Çoğu ülke kendi çıkarlarına uygun bir şekilde, Batı'da ve Doğu'da dostlar seçerek serbestçe hareket edebilecekleri bir politika izlemek istiyor. Veliaht Prens şu anda izlediği yolda ilerlemeye devam ederse, Suudi Arabistan muhtemelen bu dengeyi sağlayabilecektir.

  • Haziran Notları…
  • — Suudi Arabistan ve İran dışişleri bakanlarının Nisan ayında Çin'in arabuluculuğunda 2016'dan beri ilk kez bir araya gelmesinin ardından ilk somut diplomatik adım geldi. İran, Suudi Arabistan'daki büyükelçiliğini yedi yıl aradan sonra 6 Haziran’da yeniden açtı. Bundan kısa bir süre sonra ise Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin İran’daki büyükelçiliğinin açılışı için Tahran’a gitti.
  • — BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed el Nahyan, İstanbul'da oynanan Şampiyonlar Ligi final maçını izlemek üzere Türkiye’ye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BAE Devlet Başkanı, karşılama töreni sırasında Türkiye'nin yerli otomobili Togg’u inceledi. Sosyal medya hesabından Türkçe bir paylaşım yapan BAE lideri, "İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmekten memnuniyet duydum. İki ülkenin stratejik ilişkilerini güçlendirme, ekonomik ortaklıklarını ilerletmeyi görüştük. BAE, bölgede ve dünyada barış, refaha destek için dostlarıyla işbirliğini derinleştirmeye özen göstermekte” ifadelerini kullandı.
  • — Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Çin'in Orta Doğu ile ekonomik bağlarını ve siyasi nüfuzunu artırdığı bir dönemde Pekin’i ziyaret etti. 13-16 Haziran tarihlerinde Çin’de temaslarda bulunan Abbas, bu yıl Çin'i ziyaret eden ilk Arap lideri oldu. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Pekin'deki Büyük Halk Salonunda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı oldukça görkemli bir törenle karşıladı. Görüşme sonrası iki lider, Çin ile Filistin arasında stratejik ortaklığın kurulduğunu ilân etti.
  • — Mısır; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS’e üyelik için başvuruda bulundu. Rusya'nın Kahire Büyükelçisi Georgiy Borisenko, ticarette alternatif para birimlerine geçmeye ilgi duyan Mısır'ın BRICS'e üye olmak için başvuruda bulunduğunu açıkladı. Mısır'ın Rusya'yla ticareti ve ekonomik işbirliği yollarını geliştirmek istediğini belirten Büyükelçi, bu ticari işlemlerde yeni ödeme mekanizmaları geliştirme sürecinin sürdüğünü kaydetti.