Amerikan siyasetine damga vuran bir hafta

HABER MASASI
Abone Ol

ABD'nin bir sonraki başkanı kim olacak? Herkesin kendine göre bir tahmini muhakkak var. Fakat bir şey yeterince açık. Sıra dışı hâdiselerle geçen bir hafta, Amerikan siyasi manzarasını tamamen değiştirmiş oldu.

‘Nasıl bir hafta ama!’ Bir televizyon yapımcısının bana gönderdiği mesaj bu şekilde.

Aynen öyle. Bütün Amerika sahiden de eşi benzeri görülmemiş bir şekilde bu bir haftaya kilitlendi. Eski başkan ve 2024 seçimlerinin Cumhuriyetçi adayı Trump'a yönelik başarısız suikast ile başlayan hafta, başkan Biden'ın seçim kampanyasından çekilmesiyle bitti ve böylece başkan yardımcısı makamında oturan Kamala Harris 2024 seçimlerinde Demokratların yeni başkan adayı oldu. Bu gelişme anketlere de yansıdı. Biden, Trump'ın 6 puan gerisindeydi, Harris ise anketlerde eşitliği yakaladı. Bunların hepsi birkaç gün içinde oldu bitti.

Trump'ın 13 Temmuz 2024'te bir suikastçının kendisini sıyıran kurşununun hemen ardından yüzündeki kanla yumruğunu meydan okurcasına kaldırıp "savaşın, savaşın, savaşın" diye bağırdığı görüntü, bir anda bütün Amerika'ya yayıldı ve tüm medya platformlarında defalarca ekrana geldi. Sosyal medyanın da eşliğiyle, üst sıralardaki hashtag'lerin birbirini izlediği komplo teorileri günü belirledi. Trump'ın tehlike anındaki mukavemetini öne çıkaran bu fotoğraf, yıllar boyu hatırlanacak ikonik bir görüntüye dönüştü.

Halk bir anda suikast girişimi karşısındaki şok ve endişenin içinde birleşti ve Trump'ın yüzündeki kana rağmen yumruğunu havaya kaldırıp ayağa kalkmasına hayranlık duydu. Biden dahil olmak üzere her kesimden lider, hâdiseyi kınayan bir açıklama yaptı ve Trump'a iyi dileklerini sundu. Bütün bunlar kutuplaştırıcı tavrıyla bilinen Trump'ın bütün Amerikalılar nezdinde sempati gördüğü nadir bir an olarak kayıtlara geçti.

‘Amerikan Hitleri’ dedi başkan yardımcısı oldu

Trump, suikast teşebbüsünden yalnızca iki gün sonra merakla beklenen Cumhuriyetçi kongresine katıldığında zorlukları yenebilecek başarılı bir lider olarak poz verdi. Bu kongre onun adına büyük bir başarıydı. Trump'ın başkan yardımcısı adayı Ohio senatörü Vance, medyada sık sık göründü. Daha önce Trump'ı "ahlâki felaket" ve "Amerikan Hitleri" sözleriyle sert bir şekilde eleştiren Vance, belki de gençliğine hürmeten bağışlandı. Ne de olsa Trump 78 yaşında, Biden ise 81 yaşındaydı.

‘Hizmet etmek için çekil’

Halk bir anda suikast girişimi karşısındaki şok ve endişenin içinde birleşti ve Trump'ın yüzündeki kana rağmen yumruğunu havaya kaldırıp ayağa kalkmasına hayranlık duydu.

Trump'ın çizdiği dirayetli görüntü, başkanlık yarışının diğer ismi Biden'ın pek iş görmeyen tartışma performansıyla keskin bir tezat oluşturuyordu. Biden, muhtemel bir ikinci dönem için hedeflerini dile getirmekte başarılı olamadı. Trump'ın kışkırtmalarına gereken cevabı vermeyi beceremedi. Trump’ı söylediği yalanlardan ve Müslüman yasağı gibi tartışmalı konulardan dolayı sıkıştıramadı. Hatta bazen kendi cümlesini bile tamamlayamadı.

Biden'ın tartışma performansı, medyadaki başyazıların "ülkeye hizmet" yarışından çekilmesi yönünde çağrılarına neden oldu. Bağışçılar para vermeyi kesti, siyasi güç simsarları gizli yahut açıktan adaylıktan çekilmesi için baskı yaptı. Yine de Biden yola devam etmeye kararlıydı. Ancak o suikast girişimi yok mu, hele Trump’ın ikonik meydan okuması, Biden'ın üzerinde bir türlü karşı koyamadığı bir baskı oluşturdu.

Trump'ın meydan okuyan o fotoğrafından tam yedi gün sonra Biden seçimden çekildiğini açıkladı. Müslümanların ve genç Amerikalıların Biden'a karşı baskısını harekete geçiren Gazze soykırımından bu yana böyle bir kararın gerekçesi zaten yavaş yavaş oluşuyordu.

‘Soykırım Joe’

Biden'a verilen desteğin azalmasındaki önemli sebeplerden biri, İsrail'in saldırganlığını tartma konusundaki başarısızlığıydı. Nitekim bu durum, 500 kampüste 1.300'den fazla gösteri düzenleyen genç Amerikalılar tarafından sürekli eleştirilmesine yol açtı. Gençler Biden'ı "Soykırım Joe" olarak damgalarken, Harvard, Princeton, Chicago Üniversitesi ve UCLA gibi prestijli üniversitelerin gösterilere katılan öğrencilere diploma vermemesi ve 3 binden fazla öğrencinin tutuklanması ayrı bir sorun oldu.

Biden'ın kendisini Siyonist olarak niteleyip İsrail'in askeri eylemlerini desteklemesi dahil İsrail yanlısı duruşu, genç seçmeni olumsuz etkiledi. Seçim anketlerine katılan gençlerin yarısı Trump’a oy vereceğini açıkladı. (Bu aslında yağmurdan kaçıp doluya tutulmak ama Amerikan demokrasisi böyle işte, fazla bir tercih imkânı tanımıyor.)

Önemli bir eyalet olan Michigan'daki Müslüman topluluklar, Biden'ın Arap ve Müslüman topluluklarla seçim kampanyasında buluşmaktan kaçınması nedeniyle Demokrat adaylarla görüşmeyi reddettiler. Nihayetinde Biden, dış politika tercihini genç tabanının değerleri ve beklentileriyle uzlaştıramadığı için bir mânâda kendi kuyusunu kazmış oldu. Bunun üzerine zayıf tartışma performansı ve Trump'ın suikast girişimi sonrasındaki dirayetli imajı gelince her şeyin sonu oldu. Bu noktada Trump'ın zaferi kaçınılmaz görünüyordu, - trajik olansa - genç ve Müslüman seçmenlerin yarısı Trump’ı destekliyordu.

  • Sonra her şey değişti
  • Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e destek vereceğini açıklayıp adaylıktan geri çekilince Demokratlar rahat bir nefes aldı. Milyonlarca kişi çılgınca arkadaşlarına ve ailelerine mesaj atmaya başladı. Tartışma gecesinden bu yana Demokratları saran kasvetli atmosfer birdenbire ortadan kayboldu. Trump'ın Müslüman yasağından, göçmen karşıtı duruşundan ve dengesiz davranışlarından bıkan ama aynı zamanda “Soykırım Joe”nun dış politika tercihine tepkisini gösteren Müslümanlar da bu karara sevindi.
  • Harris'in başkanlık kampanyasına 36 saat içinde 250 milyon dolar bağış yapıldı, bu bir Amerika rekoruydu. 24 saat içinde 28 bin kişi Harris’in kampanya gönüllüsü olarak kayıt yaptırdı. Kapı kapı dolaşarak, telefonla arayarak seçmen kayıt kampanyalarına katıldı.
  • “Win With Black Women” tarafından Kamala Harris'i desteklemek için düzenlenen konferans görüşmesine 44 bini aşkın katılım yapıldı. Bu da Zoom programının aşırı yüklenmeden hemen önce kapasitesini genişletmesine neden oldu.
  • Hemen peşinden siyâhi erkeklerin, Harris’in kampanyasına verdiği geniş desteğin altını çizmek için mühim bir etkinlik düzenlendi. Böylece halktan gereken desteği görmeyeceğine dair her türlü düşünce ortadan kaldırılmış oldu. Harris için bağış toplamak amacıyla kendi Zoom çağrısını gerçekleştiren aktivist grup "Win With Black Women"i örnek alan "Win With Black Men"in ev sahipliği yaptığı etkinliğe 53 binden fazla siyâhi erkek katıldı. Ve sadece dört saat içinde 1,3 milyon dolar toplandı.
  • Demokrat Parti içinde Trump karşıtlığı giderek arttı. 78 yaşındaki bir erkeğin, bir yanıyla Asyalı, bir yanıyla da siyâhi olan 59 yaşındaki bir kadına rakip olabilmesi kolay görünmüyor. Artık rakibi Biden olmadığına göre Trump'ın yeni bir stratejiye ihtiyacı olacak.
  • Kamala Harris yarışa girer girmez birçok rekoru kırdı. Başlangıçta pek de coşkulu olmayan Demokrat seçmen tabanı neredeyse küllerinden yeniden doğdu.
  • Müslümanlar bu gelişmelere temkinle bakmaya devam ederken Harris’in, Netanyahu'nun kongredeki konuşmasına başkanlık etmeyi reddettiğini not etmek lazım. Senatörlere ve kongre üyelerine bu soykırımcının konuşmasını boykot etme çağrısı yapıldığı da malum. Fakat yine de Harris’in onunla görüştüğünü biliyoruz. Biden’a nazaran kötü polisi mi oynadı, işte orasını bilemiyoruz.
  • Harris kendisini hüküm giymiş bir suçlunun, yani Trump’ın karşısına çıkmış bir savcı olarak tanıtıyor. Evet, eskiden bir savcıydı. Trump'ın ABD yasalarına göre hukuki açıdan problemli biri olduğunu söylüyor.
  • ABD'nin bir sonraki başkanı kim olacak? Herkesin kendine göre bir tahmini muhakkak vardır. Fakat bir şey yeterince açık. Sıra dışı hâdiselerle geçen bir hafta, Amerikan siyasi manzarasını tamamen değiştirmiş oldu.