Altaylı’ya daha zor sorular sormalıyız

HABER MASASI
Abone Ol

CIA adına FETÖ’ye yön veren Enver Altaylı’ya bir MİT’çinin firarıyla ilgili sorulan soru çok kritik ilişikleri ortaya çıkarmış. Keşke Altaylı’ya, F.Gülen’e gönderdiği mektupların içeriği, CIA’ya verdiği raporlar ve Berlin bağlantılarıyla ilgili daha fazla soru sorulsaydı. Evet, maalesef Adil Öksüz’ü kaçırdık ama elimizdekilerin kıymetini bilip daha zor sorular soralım.

15 Temmuz’un sembol isimlerinden biri Adil Öksüz. Kaçtığı için darbeye ilişkin birçok ayrıntının karanlıkta kaldığını düşünürüz. Belki de doğrudur.

Ama Öksüz ile birlikte darbeyi yöneten, 11 Temmuz’da F. Gülen’den son direktifleri almak için Öksüz ile birlikte ABD’ye giden ve 13 Temmuz’da aynı uçakla dönen Kemal Batmaz, 15 Temmuz gecesi Akıncı’da yakalandı, müebbetle yargılanıyor. Batmaz’ın darbedeki rolü çözüldü, peki bize hayati sırlar verdi mi?

Kamera kayıtlarına rağmen Adil Öksüz’ü tanıdığını bile uzun süre inkar etti. Öksüz yakalansa suçunun cezasını çeker, örgüt de tepedeki bir adamını kaybederdi. 15 Temmuz’a dair bugün bildiklerimizden daha fazlasını biliyor oluyor muyduk? Bunlar önemli sorular…

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini Akıncı Üssü'nden yöneten sivil imam Kemal Batmaz...

BÜYÜK BÖLÜMÜ İSTİHBARATÇI

İnkar istihbaratçının namusudur” derler, FETÖ’cülerin büyük bölümünün istihbaratçı gibi yetiştirildiğine şüphe yok.

Ve Enver Altaylı…

“İstihbaratçı gibi” değil resmi olarak istihbaratçı. Yolu MİT, CIA ve Alman istihbaratı BND ile kesişen, FETÖ’nün Orta Asya’ya yerleşmesinde, gizli servislerle irtibatında, Washington’da himaye edilmesinde rolü, katkısı, öncülüğü olan Altaylı yurtdışına firar etmek isterken gizlendiği evde yakalandı. 10-15 sayfalık ifadesinde yalanlar, inkarlar, kısmi kabuller ve ismini andığı bazı isimlere üstü kapalı tehditler var.

Fetullah Gülen'in veliahtı Mustafa Özcan...

GÜLEN’E GÖNDERDİĞİ 40 MEKTUP

Neyse ki Altaylı’nın Gülen’e gönderdiği 40 kadar mektup, CIA’ye yazdığı raporlar savcının elinde. FETÖ’ye nasıl yön verdiği, Türkiye’ye karşı hangi hesaplar içinde olduğu açıkça görülüyor. Mesela Altaylı’nın örgütün Gülen’den sonraki ismi Mustafa Özcan (ki Özcan daha ileride göreceğimiz gibi Altaylı’nın kızını istemeye gelen kişidir) ile Gezi kalkışması, dershaneler meselesi, 17-25 Aralık’taki darbe girişimleri ve örgüt üyesi yargı mensuplarının görevden alınmalarından hemen önce ve sonra sayısız kez irtibat kurduğu tespit edildi.

İkilinin telefonları o zaman dinlenmediği için neler konuştuklarını bilemiyoruz ama HTS kayıtlarıyla nasıl yoğun ilişki içerisinde oldukları açıkça görülüyor.

F.Gülen’e gönderilen mektuplar ve Özcan ile görüşmeler o dönemler örgütün kontrolünde bulunan emniyet ile yargının stratejisini ve yol haritasını belirlemiş.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen

FETÖ-CIA MEKANİZMASI BÖYLE Mİ İŞLEDİ?

Altaylı’nın Amerikalı askerler ve CIA ajanlarına gönderdiği mailler/raporlar ise FETÖ-CIA mekanizmasına dair önemli ipuçları veriyor. Bu yazışmalarda “15 Temmuz’un kontrollü darbe olduğu”, Türk ordusunun tasfiye edildiği, “önlem alınmazsa Erdoğan Türkiye’sinin birkaç yıl içinde “cihatçı terörizmin” merkezi olacağı”, F.Gülen’in bu cihatçı terörizme karşı bir güvence olduğu gibi bilindik Batı ezberlerinin kaynaklarını görüyoruz.

ACAYİP BİR YOL HARİTASI

18 Şubat 2016 tarihli notta, Türkiye’de bir askeri darbe ortamı hazırlamak için amaçlı destabilizasyon faaliyeti yürütülmesi gerektiği yazılıyor: Devlet yönetimine karşı adım-adım ve planlı olarak kamuoyu oluşturulacak, mitingler yapılacak, bu arada FETÖ yahut CIA’yla işbirliği içinde olan polis bünyesindeki ajanlar kullanılacak. Türkiye yurtdışında hedefe konulacak, “ABD-AB ekseninden çıktı, Rusya, Çin ve İran ile birlikte hareket ediyor” propagandası yapılacak, Erdoğan’a “diktatör” denilecek vb.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin

PUTİN’E KARŞI ALTAYLI

Altaylı, CIA’cılara gönderdiği e-postada “Şahsen ben Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu felaketin önlenmesi için mücadeleye kararlıyım ve elimden geleni yapmaya çalışıyorum” diyor. Yani üstlendiği misyonu, kendisine atfettiği önemi CIA’ya hatırlatıyor:

“Moskova çok iyi biliyor ki bölgede ne yapmaya çalıştıklarını bilen birkaç kişiden biri benim. Putin’in bu politikasına karşı çalışacağımı biliyorsunuz. Bu yüzden beni tasfiye etmek istiyorlar. Bir süre Belfast’te kalacağım. Türkiye’deki bu olumsuz gelişmeler sebebiyle görevime oradan devam edeceğim.”

Duane Clarridge

CIA İLE İLİŞKİLERİNİN DERİNLİĞİ

“Dewey (Duane Clarridge) hayatta olsa idi herhalde bu mücadele benim için daha kolay olurdu. Ancak, o hayatta olmasa bile onun vasıtasıyla tanıdığım dostlar var, sizler varsınız.” 1968’de atandığı CIA’nın istasyon şefliğinde MİT’le “yakın ilişkiler” kuran daha sonra atandığı Ankara’da 9 Mart cuntası ve 12 Mart 1971 muhtırasına karışan, Türkiye’den Soyvetler’e karşı bütün Orta Asya ve Kafkaslar operasyonunu yöneten her devrin ajanı lakaplı Clarridge’e yapılan bu atıfla Altaylı’nın CIA ile ilişkilerindeki derinliğe de özellikle vurgu yaptığı görülüyor.

İFADESİNDE BU İLİŞKİLER YOK

İşte bu belgelere, mektuplara, raporlara ve ilişki ağına Enver Altaylı’nın ne cevaplar vereceğini bilmiyoruz. Çünkü ne polis, ne savcılık ifadesinde yok.

Altaylı, Mehmet Barıner’i yurtdışına kaçırmak isterken yakalandığı ve belgeler sonradan ortaya çıktığı için bu konular gündeme gelmemiş olabilir. Ama 26 Ağustos 2017’deki o ifadelerden sonra yeni belgeler, bilgiler ortaya çıktıkça yeni ifade/ifadeler alınamaz mıydı? Altaylı hiç konuşmazsa, sorulara cevap vermezse bile önemli bir fotoğraf görürdük.

Enver Altaylı'nın CIA ile ilişkileri çok kuvvetli...

ÜNLÜ CASUS AÇIĞA DÜŞÜYOR

16 Ocak 2020’de biten 80 sayfalık iddianamede Altaylı ile kaçırmak istediği MİT görevlisi Mehmet Barıner ve hatta damadı Metin Can Yılmaz’ın verdiği ifadeler arasındaki çelişkiler dikkat çekici. Daha doğrusu ketum istihbaratçı Altaylı açığa düşmüş.

Örneğin Altaylı’nın şu ifadesi: “Damadım Metin Can Yılmaz’ı kızımla evlenmeden yaklaşık bir yıl önce tanıdım. Bana göre örgüt ile bir bağlantısı yoktur.”

İşte Yılmaz’ın Altaylı’ya cevabı: “Ben Dilara Altaylı ile evlenmeye karar verdikten sonra kendim ile ilgili her şeyi anlattım. Cemaat sohbetlerine gidip geldiğimi, bu yapı içerisinde olduğumu açık ve samimi olarak söyledim. Dilara hanım da anlattıklarımı babası Enver Bey’le paylaşmış, Enver Bey kendisine ‘Ben onların büyük abilerinden Mustafa Özcan’ı tanırım’ demiş.”

Enver Altaylı'nın Gezi kalkışması, dershane krizi, 17-25 Aralık’taki darbe girişimlerindeki trafiği zaten iddianameye yansıdı.

MUSTAFA ÖZCAN’I GİZLEMEYE ÇALIŞTI

Altaylı “2005 yılında kızım Dilara’yı istemek için damadım Metin Can Yılmaz ve ailesi geldiğinde yanlarında Mustafa Özcan da vardı. Ancak ben ve eşim bu durumdan açıkçası çok rahatsız olduk. Rahatsız olsak da kızım bu evliliği istediği için rıza göstermek durumunda kaldık. Bu süreçten sonra (Özcan ile) çok nadir görüşmelerimiz oldu. Ben zaten Mustafa Özcan’ın bu tür bir faaliyet içerisinde olduğunu görünce temasımı kestim” diyor.

Yılmaz’ın o günlere ilişkin anlattıkları ise şu şekilde: Mustafa Özcan kız istemeyi yaptı. Burada şunu belirtmek istiyorum. Ailem Mustafa Özcan’ı hiç tanımaz. Kendisi ile kız isteme esnasında tanıştılar, daha sonra hiç görüşülmedi. Ancak Enver bey Mustafa Özcan’ın kız isteme merasimine katılacağını biliyordu. Ben aileye geleceği konusunda bilgi vermişim.

Damadı Altaylı’yı yalanlıyor. Özcan ile o irtibatını kestiğini savunan Altaylı’nın sözlerinin aksine Gezi kalkışması, dershane krizi, 17-25 Aralık’taki darbe girişimlerindeki trafiği zaten iddianameye yansıdı.

FETÖ'cü generaller 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulunmuş halkımız tarafından bertaraf edilmişti...

BARINER STRATEJİK FİRARI DEŞİFRE EDİYOR

Altaylı’yı yalanlayan Mehmet Barıner ise aynı zamanda davanın konusu olan firar organizasyonunu deşifre eden bilgiler veriyor.

Önce Altaylı’nın Barıner ile ilgili savunması: “Damadım Metin Can Yılmaz aradı. FETÖ nedeniyle MİT’ten ihraç edilen bir arkadaşının olduğunu söyledi. ‘Örgüt ile hiç teması olmuş mu, abisi/imamı var mı’ diye sordum. ‘Hayır olmamış’ dedi.

Mehmet Barıner ile bir kez görüştüm. Bu görüşme güvenli hat üzerinden oldu. Tam hatırlamıyorum ancak WhatsApp üzerinden olabilir. Ben mi aradım o mu hatırlamıyorum. Kendisine ‘Sen devletin temel kurumunda çalışan bir insansın, bildiğin bir şey varsa git her şeyi anlat, FETÖ’ye karşı görev iste’ diye telkinde bulundum. Mehmet Barıner’in yurt dışına kaçırılması gibi bir olaya karışmam mümkün değildir.”

Barıner tamamen farklı şeyler anlatıyor: “Bana bu buluşmada (Altaylı’nın damadı Yılmaz) yurt dışına çıkabilmem için bir şeyler ayarladıklarını söyledi. Ayrıca ‘Bizim kayınpeder (Altaylı) bir şeyler ayarlayacak, sana detaylı bilgileri daha sonra aktaracağız’ dedi. Konu hakkında hiç kimseye bir şey söylememem ve kimseyle paylaşmamam gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.”

“Benim yurt dışına çıkışım Avrupa olarak ayarlanmıştı. Muhtemelen bu ülke Almanya olacaktı. Metin (Yılmaz) görüşmelerimiz sırasında ‘Sen yurt dışına çıkıp nihai olarak bir ülkeye yerleştikten sonra kayınpederim seni arayarak bir teklifte bulunacak, bunu kabul edersin veya etmezsin onu bilemem ama etmediğin takdirde orada hayatını sürdürürsün, yollarımız ayrılır’ dedi.”

Rıza Zarrab

‘BENİM ÜZERİMDEN BİR ŞEY PLANLADILAR’

“Şu anda sağlıklı bir şekilde düşündüğüm zaman aslında benim üzerimden bir şeyler planlandığı belli oluyor. Ancak benimle bu konuda hiçbir şey konuşmadılar.”

Savcı, Altaylı’nın bir dönem MİT’in İran masasında çalışan Mehmet Barıner’i yurtdışına çıkardıktan sonra ABD’de Türkiye aleyhine görülen Rıza Zarrab ve Halkbank davasında kullanmak istediği tespitini yapıyor. Zaten Barıner, MİT’te çalıştığı dönemde mahrem imamların MİT Başkanı Hakan Fidan, İran ve Rıza Zarrab ile ilgili bilgi talepleriyle karşı karşıya kaldığını anlatıyor. Barıner, savcıya meslekte yeni olduğu için hassas bilgilere sahip olmadığını söylüyor ancak New York’taki Halkbank kumpasında mahkeme salonunda bulunması bile yeterli olurdu. Gereken bilgileri örgüt zaten toplardı.

ALTAYLI NELER ANLATIRDI?

Davada yargılanacak üç isme sorulan “firar” konusu ortalığa birçok karanlık ilişkiyi dökmüş. Keşke Altaylı’ya, F.Gülen’e gönderdiği mektupların içeriği, CIA’ya yazdığı raporlar ve Almanya bağlantılarıyla ilgili daha fazla soru sorulsaydı. Altaylı’nın FETÖ’cülerin Almanya’yı neden tercih ettiğini bilmemesi imkansız, muhtemelen bu tercihin nedenlerinden biri de kendisi. Evet Adil Öksüz’ü kaçırdık ama elimizdekilerin kıymetini bilelim ve daha zor sorular soralım.