AIPAC: ABD'yi kuşatan Siyonist ahtapot

ADEM BİLAL
Abone Ol

1962'de ABD başkanı John F. Kennedy ile kardeşi Başsavcı Robert Kennedy, Amerikan siyasetindeki yabancı nüfuzuna karşı bir hamle başlattı. Yabancı çıkarları temsil eden kuruluşların yabancı temsilci olarak kaydını zorunlu kılan “Yabancı Temsilciler Kayıt Yasasını (FARA)” çıkardılar. Bu hamle ile siyaset alanındaki şeffaflığı artırmayı ve ABD siyasetinde alınan kararların dış etkilerden uzak, ülkenin çıkarlarına en uygun bir şekilde alınmasını istemişlerdi.

Kennedy'lerin bu yasayı tatbiki, Amerikan Siyonist Konseyi’ni doğrudan etkiledi. Çünkü bu konsey, İsrail hükümetiyle yakın bağlara sahipti. Dolayısıyla yabancı ajan olarak kaydolmak zorunda kaldı. Bu kayıt ile konseyin siyasi faaliyetlerde bulunma ve siyasete sızıp etkileme gücü büyük oranda azaldı.

İsrail, ABD’yi içerden teslim alan kuklasını yitirmişti. Az zaman sonra da Kennedy suikastı gerçekleşti. Ve ilginçtir, bu suikast aradan geçen onca yıla rağmen hâlen aydınlanmadı.

Kennedy suikastı sonrası ilginç bir gelişme yaşandı. Mevcut yasayla işlevsiz kalan Amerikan Siyonist Konseyi 1966 yılında tasfiye edilirken, AIPAC’in önü açıldı. Fakat AIPAC, yabancı bir temsilci olarak kayıt yaptırmadı. O da Amerikan Siyonist Konseyi gibi İsrail’in güdümünde bir kuruluş değil miydi? Bal gibi de öyleydi. Fakat artık bunu dert edinecek bir Kennedy yoktu. Eski siyah alan şimdi gri olmuştu ve bunu AIPAC açısından sıkıntılı bir duruma sokacak, sorgulayacak cesarette bir ABD başkanı bugüne dek çıkmadı.

Evet, Codepink gibi kimi sivil kuruluşlar arada bir bu hukuksuzluğa dikkat çekse de Kennedy’nin akıbetini iyi bilen Washington ahalisi ölü balık taklidi yaparak mevzuyu geçiştiriyor. Çünkü artık hemen hepsi AIPAC için çalışıyor.

ABD'nin başkenti Washington'da basılan ve Amerikan iç siyasetine ilişkin yayın politikasıyla maruf The Hill gazetesi 14 Temmuz 2019 yılında John Bowden imzasıyla bir haber yayınladı. Haberin başlığı "Aktivist grup, kongrenin İsrail gezileri nedeniyle AIPAC aleyhine etik şikayette bulundu" diyordu.

Haberin içeriğinde ise savaş karşıtı bir grup olan Codepink'in, siyonizmin kalesi olarak bilinen Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) aleyhinde Kongre Etik Ofisi'ne bir dâvâ açtığı yazıyordu. Çünkü AIPAC, lobi gruplarının ABD kongre üyelerini şahsî olarak seyahate götürmesini yasaklayan kanunları ihlâl ediyordu. Üstelik bu gezilerde ABD kongre üyelerini siyonist fikirler ile donatıyor, İsrail'in haklı, Filistinlilerin ise haksız taraf olduğunu propaganda eden bir seyahat programı tatbik ediyordu.

AIPAC birçok icraatını doğrudan kendi adına yapmıyor, tipik bir Yahudi siyaseti olarak labirentler oluşturup ihdas ettiği alt kurumları bu tür işler için kullanıyordu.

AIPAC birçok icraatını doğrudan kendi adına yapmıyor, tipik bir Yahudi siyaseti olarak labirentler oluşturup ihdas ettiği alt kurumları bu tür işler için kullanıyordu. Mesela Amerikan siyasetini belirleyen kongre üyelerini her yıl İsrail gezisine götüren kurum, Amerikan-İsrail Eğitim Vakfı (AIEF) idi.

Nitekim Codepink yöneticisi Medea Benjamin bu gezilerin mahiyetini, kimlerin katıldığını, seyahat boyunca hangi güzergâhın izlendiğini AIPAC'e ve AIEF'e sorduklarını ama hiçbir cevap alamadıklarını söylüyordu.

Benjamin, "Yasaların sinsi bir şekilde istismar edilerek şeffaflıktan kaçınılmasını kabul etmiyoruz ve Kongre Etik Ofisi'ni harekete geçmeye çağırıyoruz" diyerek ABD yasalarını umursamadan çiğneyen siyonist kurumu ifşa ediyordu.

Siyonist kaleye tam isabet

Aktivist grubun, AIPAC eleştirisi bununla sınırlı değildi. Hâlihazırda Amerikan halkının vergilerinden yılda 4 milyar dolara yakın bir parayı âdeta gasp eden İsrail gibi bir ülkeye lobicilerin niçin Amerikan siyasetçilerini götürmek için yırtındığını öğrenmek istiyordu.

Ve en mühimi, grup AIPAC'ın rolünü;

- İsrail'in insan hakları ihlallerini aklamak

- Filistin halkına karşı işlediği suçlara karşı giderek artan miktarda kontrolsüz ABD mâlî desteği ve diplomatik dokunulmazlık sağlamak şeklinde deklare ediyor...

Siyonistlerin kalesini tam isabet vuruyordu.

The Hill gazetesi bu haberi yapmakla kalmadı. Konuyu görüşmek üzere AIPAC temsilcilerini de aradı. Ama tabii ki haberde geçen iddialara cevap verecek bir muhatap bulamadı. Sözde demokrasinin beşiği olarak bilinen Amerika'da, başkanların bile kıyasıya eleştirildiği, boy boy karikatürlerinin çizildiği bir ülkede, siyonist bir kurumun ciddi bir töhmet altında kalması suskunlukla karşılandı.

Ve tabii ki Codepink aktivist grubunun Konge Etik Ofisi'ne başvurusundan müşahhas, elle tutulur bir netice çıkmadı. Açılan dâvâ kim bilir hangi tozlu arşivleri gezerek sümenaltı edildi ve gözden kayboldu.

  • Codepink, AIPAC'ı protesto etti
  • Codepink, Demokrat başkan aday adayı Bernie Sanders'tan AIPAC'in Washington DC'deki yıllık politika konferansında konuşma davetini reddetmesini isteyen bir imza kampanyası başlattı. Yaklaşık bir hafta sonra Sanders konferansa katılmayacağını duyurdu. Sanders, Amerikan tarihinde AIPAC'ta konuşma davetini reddeden tek başkan aday adayı oldu.
  • Sanders'ı, AIPAC konferansına katılmadığı ve Filistinlilerin insan haklarının tanınmasına ilişkin övgüye değer açıklaması için alkışlarken daha fazlasına ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Donald Trump içeride AIPAC'a hitap ederken, Codepink dışarıda protesto yapıyor ve sivil itaatsizliğe katılıyordu.
  • Mücadele ettiğimizde kazanacağımızı biliyoruz. Bu nedenle baskıyı sürdürüyoruz. Codepink, Airbnb'den yasadışı İsrail yerleşimlerindeki evleri listelemeyi bırakmasını isteyen "Çalınan Evler Kampanyası"nın bir parçası olmaktan gurur duyuyor. Bu üçkağıtçı web sitesine girin ve uluslararası hukuka uymaları gerektiğini söyleyen bir not bırakın.
  • 28 Mart 2016

Türk düşmanı rüşvetçinin en büyük destekçisi

Bob Menendez'i bilirsiniz. New Jersey'i temsilen 1993 yılında ABD Temsilciler Meclisi'ne, 2006 yılında ise Senato'ya giren, daha sonra Dış İlişkiler Komitesi Başkanı sıfatıyla bıkmadan usanmadan Türkiye'nin aleyhine çalışan ve bu yönde sayısız kararın çıkmasını sağlayan Demokrat Partili politikacı.

- Türkiye terör örgütü PKK'ya operasyon yapıyordu, Menendez'i PKK'yı savunurken görüyordunuz.

- Yunanistan ile Akdeniz'de problemler yaşanıyordu, Menendez ABD'den kalkıp destek için Atina'ya gidiyordu.

- Ermeni meselesi gündeme geliyordu, Menendez bu kez Ermenilerin avukatlığına soyunuyordu.

Hasılı tam bir Türk düşmanı, tam bir baş belası herifti.

İşbu Menendez biliyorsunuz, rüşvet aldığı suçlamasıyla 12 temmuzda jüri tarafından suçlu bulundu. Hakkındaki hüküm, ABD başkanlık seçimlerinden hemen önce kesinleşecek. Bu Menendez'in ilk vukuatı değil elbette. 2006 ve 2015 yıllarında yine yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla gündeme gelmiş, 2012 yılında ise Dominik Cumhuriyeti'nde reşit olmayan küçük kızlarla ilişkiye girdiğine dair söylentiler çıkmıştı. Fakat ne olduysa daha sonra bu kızlar, Menendez'e iftira atmaları için kendilerine para ödendiğini söylemiş ve mesele çarçabuk kapatılmıştı.

Bob Menendez'i bilirsiniz. New Jersey'i temsilen 1993 yılında ABD Temsilciler Meclisi'ne, 2006 yılında ise Senato'ya giren, daha sonra Dış İlişkiler Komitesi Başkanı sıfatıyla bıkmadan usanmadan Türkiye'nin aleyhine çalışan ve bu yönde sayısız kararın çıkmasını sağlayan Demokrat Partili politikacı.

Türk düşmanı Menendez'in ABD siyasetinde bu kadar sivrilmesinin arkasında hangi güç vardı peki? Kim olacak, elbette AIPAC.

Menendez 2019-2014 yılları arasında en çok İsrail yanlısı gruplar tarafından desteklenmiş ve onun seçim kampanyalarına bu gruplar 1 milyon 264 bin 910 dolarlık yardım yapmıştı. Bu rakamın büyük bir bölümü, 1 milyon 74 bin 760 dolar ise tek başına AIPAC tarafından karşılanmıştı.

AIPAC'in Menendez'e desteği rüşvet dâvâsı sürecinde de devam etmişti. 27 Eylül 2023 tarihli Yahudi gazetesi Forward'da çıkan bir makale şöyle diyordu:

"Önde gelen birçok Demokrat, rüşvet suçlamalarıyla ilgili federal iddianamenin ardından Senatör Bob Menendez'e istifa etmesi için çağrıda bulunuyor. İsrail yanlısı bazı gruplar ise onun istifasını görmeye hazır değil. Çarşamba günü mahkemede suçsuz olduğunu iddia eden Menendez'i bir dış politika şahini, Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin kudretli başkanı ve İsrail'in güçlü bir destekçisi olarak tanıyorlar.

AIPAC sözcüsü Marshall Wittmann, ‘Tüm Amerikalılar gibi o da masumiyet karinesini hak ediyor’ dedi. AIPAC'ın siyasi eylem komitesi, Menendez'in Mart ayında yeniden seçilmesini onayladı. AIPAC'ın hâlâ güç durumdaki siyasetçinin yanında olup olmadığı sorulduğunda Wittmann, ‘İsrail yanlısı toplum, Senatör Menendez'in ABD-İsrail ilişkisini güçlendirmedeki liderliğini derinden takdir ediyor’ cevabını verdi."

Bu haberdeki şu ifadeye dikkatinizi çekelim: "AIPAC'ın siyasi eylem komitesi, Menendez'in Mart ayında yeniden seçilmesini onayladı."

Bob Menendez.

ABD seçimlerini AIPAC’in adayları kazanıyor

AIPAC’in internet sitesine girdiğinizde sizi karşılayan ilk üç paragraf şunlar:

- “İsrail Yanlısı Amerikalıların Ulusal Hareketi

Biz, Kongre'nin her bölgesinden ABD-İsrail ilişkilerine iki partili desteği güçlendirmek için çalışan 3 milyondan fazla İsrail yanlısı Amerikalıyız.

-İsrail Yanlısı Politikalar İçin Lobicilik

ABD hükümetini, müttefikimiz İsrail ile güçlü, kalıcı ve karşılıklı menfaate dayalı bir ilişki yaratacak spesifik politikaları yürürlüğe koymaya TEŞVİK EDİYORUZ.

- Amerika'daki En Büyük İsrail Yanlısı Siyasi Eylem Komitesi

İsrail'in yanında duranların yanındayız. AIPAC Siyasi Eylem Komitesi her iki partiye de kapısı açık, İsrail yanlısı bir komitedir. Amerika'daki en büyük İsrail yanlısı komite olarak adaylara doğrudan diğer komitelerden daha fazla kaynak sağlamıştır. AIPAC destekli adayların yüzde 98'i 2022'deki genel seçim yarışını kazanmıştır.”

AIPAC Siyasi Eylem Komitesi her iki partiye de kapısı açık, İsrail yanlısı bir komitedir.

Lobicilik tarihçesi ve Kennedy

Lobicilik başlıyor

Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC), 1953 yılında siyonist gazeteci Isaiah Kenen tarafından kuruldu. Kenen, siyonistlerin ABD'nin İsrail'e güçlü desteğini sağlamak için yorulmadan çalışacak güçlü bir lobiye ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. O vakitler siyonistlerin ABD’deki çatı kuruluşu AZC (Amerikan Siyonist Konseyi) idi.

AIPAC'in bu çatı kuruluş içindeki birincil rolü lobi faaliyetleriyle ilgilenmek, İsrail'in yararına olacak politikaları savunmak ve ABD ile bağlarını güçlendirmekti.

AIPAC, ilk yıllarında ABD’li senatör ve parlamenterler ile ilişkiler kurmaya ve onları İsrail'in Ortadoğu'daki stratejik önemi konusunda bilgilendirip eğitmeye odaklandı.

ABD'nin İsrail'e yönelik dış yardımının ve askeri desteğinin güçlü bir şekilde devam etmesine çalıştı, bunu İsrail'in güvenliği ve istikrarı açısından hayati önemde gördü. AIPAC, bu ısrarlı gayretin neticesinde nüfuzlu politikacıların dikkatini ve desteğini kazanıp kendisini Washington'da mühim bir güç odağı olarak kabul ettirdi.

Kennedy’nin başını kim yedi?

1962'de ABD başkanı John F. Kennedy ile kardeşi Başsavcı Robert Kennedy, Amerikan siyasetindeki yabancı nüfuzuna karşı bir hamle başlattı. Yabancı çıkarları temsil eden kuruluşların yabancı temsilci olarak kaydını zorunlu kılan “Yabancı Temsilciler Kayıt Yasasını (FARA)” çıkardılar.

Bu hamle ile siyaset alanındaki şeffaflığı artırmayı ve ABD siyasetinde alınan kararların dış etkilerden uzak, ülkenin çıkarlarına en uygun bir şekilde alınmasını istemişlerdi. Kennedy'lerin bu yasayı tatbiki, Amerikan Siyonist Konseyi’ni doğrudan etkiledi. Çünkü bu konsey, İsrail hükümetiyle yakın bağlara sahipti. Dolayısıyla yabancı ajan olarak kaydolmak zorunda kaldı.

Bu kayıt ile konseyin siyasi faaliyetlerde bulunma ve siyasete sızıp etkileme gücü büyük oranda azaldı. İsrail, ABD’yi içerden teslim alan kuklasını yitirmişti. Az zaman sonra da Kennedy suikastı gerçekleşti. Ve ilginçtir, bu suikast aradan geçen onca yıla rağmen hâlen aydınlanmadı.

İşler yoluna girdi

Kennedy suikastı sonrası ilginç bir gelişme yaşandı. Mevcut yasayla işlevsiz kalan Amerikan Siyonist Konseyi 1966 yılında tasfiye edilirken, AIPAC’in önü açıldı. Fakat AIPAC yabancı bir temsilci olarak kayıt yaptırmadı. O da Amerikan Siyonist Konseyi gibi İsrail’in güdümünde bir kuruluş değil miydi? Bal gibi de öyleydi. Fakat artık bunu dert edinecek bir Kennedy yoktu. Eski siyah alan şimdi gri olmuştu ve bunu AIPAC açısından sıkıntılı bir duruma sokacak, sorgulayacak cesarette bir ABD başkanı bugüne dek çıkmadı. Evet, Codepink gibi kimi sivil kuruluşlar arada bir bu hukuksuzluğa dikkat çekse de Kennedy’nin akıbetini iyi bilen Washington ahalisi ölü balık taklidi yaparak mevzuyu geçiştiriyor. Çünkü artık hemen hepsi AIPAC için çalışıyor.

İsrailli Yahudiler bile tepkili

AIPAC’in karanlık ve güçlü yapısı bugün birçok Amerikan vatandaşının tepkisini çekiyor. Başka bir devletin hesabına çalışan bir örgütün, dünyaya nizam verme iddiası güden Sam Amca’nın ülkesini burnuna halka takıp bir ayı gibi oynatmasını hazmedemiyorlar. Bunu sosyal medya paylaşımlarından görebilmek mümkün. Hatta bırakın Amerikan vatandaşlarını, İsrailli Yahudilerin içinde bile AIPAC’ten hazzetmeyen bir kitle söz konusu.

İsrail gazetesi Haaretz’in Washington muhabiri Ben Samuel 28 Şubat 2024 günü “AIPAC’in İfşası: Amerika’daki Güçlü ve Bölücü İsrail yanlısı Lobinin İçerden Hikâyesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Samuel, AIPAC hakkında şöyle diyordu:

“AIPAC, ABD başkanları ve siyasetçileriyle yeri geldi çatıştı, yeri geldi onları övdü. Yeri geldi onları hedef tahtasına oturttu, yeri geldi destekledi. Bu durum İsrail'i giderek bir taraf tutma meselesine dönüştürdü. 2024 seçimlerinde büyük bir rol oynamaya hazırlanan, saygı duyulan, korkulan ve aşağılanan lobicilik ve siyasi bağış toplama grubu AIPAC hakkında bilmeniz gerekenleri burada bulabilirsiniz.

AIPAC’in çalışmaları ve etkisi konusunda tamamen tarafsız olan çok az kişi var. Saygı duyulan, korkulan yahut kıyasıya eleştirilen AIPAC, kimileri tarafından İsrail savunuculuğun bir simgesi olurken, yine kimileri tarafından Amerika'nın siyasi lobicilik ve bağış toplama sahnesindeki yanlış olan her şeyi simgeleyen bir öcü olarak görülüyor.”

Yazının altına gelen AIPAC yorumlarını ise dikkatlerinize sunuyoruz:

  • AIPAC, yozlaşmış aşırılık yanlısı hahamların ve onların etnik merkezli fanatik takipçilerinin beş para etmez bir aracıdır. Dezenformasyon ve rüşvet (lobicilik) yoluyla, adil bir barış şansını sürekli olarak defalarca sabote ettiler. Bu örgütün kapatılması ve dağıtılması gerekiyor.

........

  • Siyonist devlet, Amerikan seçimlerine müdahale etmesine, siyasetçilere baskı yapmasına ve hatta tehdit etmesine izin verilen tek yabancı varlık. AIPAC’in ABD Kongresi üzerinde büyük tesiri var. Bir Amerikan Rus Halkla İlişkiler Komitesi yahut Amerikan Çin Halkla İlişkiler komitesi olduğunu hayal edebilir misiniz? Seçilecek herhangi bir ABD başkanı, seçimlerde ihtiyaç duyduğu desteği almak için tıpkı İsrail'e yaptığı gibi onlara da bağlılık konuşması yapabilir mi?

........

  • AIPAC, ABD'deki yabancı lobi gruplarının toplam harcamalarına bakıldığında ancak ilk 10'da yer alıyor; Çin, Katar, Suudi Arabistan ve BAE'nin 2016-2023 arasındaki toplam harcama açısından AIPAC'ın üzerinde yer alan lobi grupları var. Liberya ve Bahamalar da öyle ama kimse bundan şikayetçi değil

.......

  • Asıl noktayı tamamen gözden kaçırıyorsunuz. Hiçbir ABD'li siyasetçi Çin, Katar, Suudi Arabistan ve BAE hakkında olumsuz şeyler söyleme korkusuyla yaşamaz. AIPAC tamamen hepsinden farklı bir hayvan türü. ABD liderliği ve siyasetçiler onun sinsi, aldatıcı ve siyasi açıdan öldürücü taktiklerinden korkuyor. Ve böylece hizaya geliyorlar. Bu bir yozlaşmadır. Pratik gayeler güden yabancı bir temsilci.

İğrenç bir propaganda

AIPAC gibi her yönüyle şaibeli ve karanlık siyonist kuruluşları aklı başında olan herkes yerden yere vururken Türk kamuoyu bakın nasıl bir iğrenç propagandaya maruz bırakılıyor.

AIPAC gibi her yönüyle şaibeli ve karanlık siyonist kuruluşları aklı başında olan herkes yerden yere vururken Türk kamuoyu bakın nasıl bir iğrenç propagandaya maruz bırakılıyor. Şalom gazetesinde 9 Ocak 2008 tarihinde yayınlanan yazının başlığı ve spotu aynen şu şekilde:

“Onlar her yerde...

ABD nüfusunun yalnızca %2`sini oluşturuyorlar ama Pentagon`dan Beyaz Saray`a, Devlet Başkanının danışmanlığından Hollywood`a, en önemli gazetelerden en çok bağış yapanlara, en zenginler listesinden seçim kampanyalarına kadar her yerde onların ismini duyuyoruz. İşte yanlış bilinenler ve doğru açı.

Yazı şöyle devam ediyor:

“Yanlış: Amerikan Yahudileri arasında "lobicilik" faaliyeti yapan AIPAC, ADL, AJC gibi birçok kuruluş vardır.

Doğru: Amerikan Yahudileri arasında "lobicilik" yapan tek kuruluş AIPAC’tır. (American Israel Public Affairs Commitee) Geriye kalan kuruluşların hiçbiri lobi değildir, sadece organizasyondur. Hepsi birer Amerikan Yahudi Organizasyonu’dur. Her birinin kurulma sebepleri farklıdır. Bazıları sosyal yardım sağlamak için bazıları ezilen Yahudi toplumunun haklarına sahip çıkmak için bazıları ise İsrail topraklarındaki dindaşlara yardımcı olmak için kurulmuşlardır. Örneğin Bnei Brith organizasyonu fakir, dul ve yetim kalmış olanlara yardım etmek amacını taşır. Anti Defamation League de Antisemitizm ve ayrımcılığa karşı savaşmak için kurulmuştur. Öne çıkmış, medyatik, ismi bilinen ve basında takip edilen bütün Yahudi organizasyonlar pozitif hizmetler yapan kuruluşlardır. Amaçları bir yandan hizmet götürmek, diğer yandan da kendi üyelerini ve insanlarını eğitmek, onların farkındalıklarını arttırmak, onları doğru bilgilerle donatmaktır. Amerikan toplumu için günün ihtiyaçları neyse onlara karar verip o doğrultuda aktif olmaktır.

Yanlış: Amerikan Yahudileri yalnızca politik alanda öne çıkarlar…

Doğru: Amerikan Yahudileri yalnız politikada öne çıkmamaktadırlar. Amerikan Yahudileri hayırseverlik, bilgi, bilinç, bilimi koruma, demokrasiyi ve iyi değerleri koruma açısından çok önlerde yer alan öncü bir kitledir. Amerika’nın her boyutunda öncü kitledir. Gerek STÖ (Sivil Toplum Örgütleri) konusunda, gerekse toplumsal hizmet yapma konusunda inanılmaz bir örnek teşkil etmektedir. Amerika’da üniversite eğitimi almış kişi oranı % 27 iken, Amerikan Yahudileri bunun 2 katı yani % 55 seviyesindedir. Eğitime verilen değer; doğru değerlere, demokratik kavramlara, insancıllığa verilen değerlerin bir devamı olarak neye ihtiyaç duyulduğunu bulma konusunda hep önlerdeler.

Yanlış: Amerikan Yahudilerinin bu kadar aktif olmalarının sebebi, Amerika Devlet Başkanlarının Yahudileri sevmesi ve onları üst düzey görevlere getirmesidir…

Doğru: ABD çok çoğulcu bir yerdir. ABD’ye çok farklı ülkelerden gelen, devamlı değişen sayılarda göçmenler vardır. Amerika’daki Yahudi kökenli göçmenler, 1800’lü yılların sonunda Amerika’ya ilk geldiklerinde, birinci nesilden sonra inanılmaz bir atakta bulunmuşlardır. Kendi kendilerini eğiterek, ekonomik olarak zirvelere çıkarak, çok çalışarak, çocuklarını da çok çalıştırarak, çocuklarına tsedakayı, mitsvayı, yardımseverliği, çalışkanlığı, başkasından sorumlu olmayı, dünyayı tamir etmeyi (Tikun Olam) öğreterek... ABD Yahudileri sahip oldukları şanslı imkânların farkında olup; yalnızca kendileri için değil, başkaları için de sorumluluk taşıyan insanlar oldukları için farklı konularda bu kadar aktiflerdir. ABD dışındaki değişik toplumlara da olumlu yönde bir fayda getirme arayışındadırlar. Bu yardımseverlikleri, Amerikan toplumunun Yahudi olmayan kesimine de örnek teşkil etmekte ve onları etkilemektedir.

Yanlış: Amerikan Yahudi Organizasyonlarının başarılı olmasının ardında yatan sebep, bu organizasyonları oluşturan kişilerin çok zengin olması ve bu zenginliklerini politika ile medya gibi kurumlarda kullanmasıdır...

Doğru: Amerika’da en çok bağış yapan 50 organizasyonun 20’sini Amerikan Yahudileri oluşturmaktadır. Yardımseverlik ve hizmet etme anlayışının hâkim olduğu Amerikan toplumunda Yahudi organizasyonların başarılı olmasının ardında yatan sebep, bu anlayışa uygun hareket etmeleri ve profesyonel çalışanları ile gönüllü hayırsever yöneticileri arasında uyumlu bir çalışma havası oluşturulmasıdır. Tutarlılığı ve eksik olan teknik altyapıyı tamamlayan profesyoneller ile vizyonu geliştiren, hayırsever yönetim kurulu üyelerinin ortak çalışması sayesinde bu büyük kuruluşların başarılı olduğu görülmektedir.”

Usûlünce tasfiye onların işi

içerden teslim aldığını, kendisi hariç her kongre üyesine bir babysitter / bakıcı tahsis edildiğini dile getiren Amerikalı siyasetçi Thomas Massie’nin eşi aniden ölüverdi.

ABD başkanı Kennedy’nin bugüne dek gerçek fâili bulunamayan bir suikasta kurban gitmesinin altında yatan nedeni... Ve ondan sonra niçin tek bir Amerikan başkanının bile AIPAC’e çıtını çıkaramadığını artık biliyorsunuz. Yollarına taş koymaya çalışan, kendilerini ifşâ eden şahıs şayet kamuoyunda hatırı sayılır bir ağırlığa sahipse, mesela bir devlet başkanıysa, saygın bir milletvekili yahut gazeteciyse, usûlüne uygun bir şekilde tasfiye edilir ve izler hep başka tarafları gösterir. Uzağa gitmeye gerek yok, biz bu işleri 90’lı yıllarda bizzat ülkemizde işlenen bir çok fâili maruf cinayetten biliyoruz.

Yakın zamanda usûlünce tasfiye gibi duran bir ölüm hadisesi gerçekleşti. AIPAC’in Amerikan siyasetini içerden teslim aldığını, kendisi hariç her kongre üyesine bir babysitter / bakıcı tahsis edildiğini dile getiren Amerikalı siyasetçi Thomas Massie’nin eşi aniden ölüverdi. Sosyal medya bu ani ölüm haberiyle çalkalandı ve AIPAC olağan şüpheli olarak gösterildi.

Massie günler süren suskunluğunu bozarak bu ölümün tabii bir ölüm olduğuna herkesi ikna etmeye çalıştı ama asıl mesele kendisinin ikna olup olmadığıydı. İçinde bir türlü dile getiremediği bir ukde kalmış olmalı ki eski günleri hatırlatan bir paylaşım yaptı. Oklar “kertenkele” olarak tabir ettiği menfaatperest kongre üyelerine yönelmişti ama “yabancı ülke lobicileri” derken kimi kastettiği gayet açıktı.

Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...