Yazılım dünyayı dönüştürüyor

VAHİT AYGÜN
Abone Ol

Yazılımın bir sektör olarak ekonomiyi nasıl etkilediğine bakmadan önce yazılımın kendi dışındaki diğer sektörlere nasıl etki ettiğine dikkatlerinizi çekerek başlamak istiyorum. Burası önemli; zira yazılım başlı başına bir sektör olmasının yanında, neredeyse her sektörün içine girmek suretiyle işletmeciliği ve iş modellerini de pozitif anlamda dönüştürdü. Bu dönüşüm de elbette dünya ekonomisini doğrudan etkisi altına aldı. Bu bağlamda, “yazılım ile hiçbir bağı olmayan, yazılım araçları kullanmadan işlerini yürüten sektör sayısı yok denecek kadar az kaldı,” desek yanlış olmaz. Global firmalar şöyle dursun, yazılım sektörünün iş dünyasında yaptığı devrimin belki de en küçük parçası denilebilecek mahallemizdeki yerel lokantalarda/kafelerde bile karekod menü veya online adisyon uygulamalarına sıklıkla rastlamaktayız. Bu tip yazılım hizmetleri, artan maliyetler karşısında işletmecilerin imdadına yetiştiğinden her geçen gün yaygınlaşmakta.

Günümüzde ise küçük işletmelerden milyar dolarlık oluşumlara kadar iş dünyasındaki hemen hemen her oluşum muhasebe kayıtları, çalışan bilgileri ve hatta müşteri profilleri gibi pek çok veriyi çeşitli yazılımlar aracılığıyla takip etmekte. Bu yazılımlar iş dünyasında o kadar kilit bir hâl aldı ki pek çok üniversite iş yönetimi ile bağlantılı bölümlerinin müfredatlarına bu yazılımların eğitimlerini zorunlu ders olarak eklemeye başladı. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü’nde okuldaki ilk dönemimizde teorik ve pratik bir arada olacak şekilde bizlere zorunlu Excel ve SQL*dersi verildi. Üstelik derste bu tip veri analizi programlarının nasıl kullanılacağının yanında, yeni yüzyılın “petrol”ü olarak düşünülen “veri”nin analizinin oluşturacağı pozitif etki de detaylıca anlatıldı. Bu bağlamda denilebilir ki dünyanın nereye doğru gittiğinin farkına varan üniversiteler yeni yüzyılda, yazılımın yüzyılında, öğrencilerini bu dönüşümün bir parçası haline getirmeye yönelik adımlar atmakta.

Peki yazılımın yardımı, sadece geleneksel ve eski şirketlere mi? Elbette hayır, tam tersi yeni kurulmuş ve büyüme hedefleri olan şirketlerin globale açılan kapısı olması, aslında yazılımın iş dünyasında yaptığı değişimin bir “devrim” olarak nitelendirilmesinin temel nedeni. Esasında bu noktada globale açılmadan kastım iki türlü. Birincisi yurt dışı pazarına açılarak oradan müşteri bulma, İkincisi de yurt dışından çalışma arkadaşı veya yatırımcı bulabilme fırsatı. Yani yazılım için, “girişimcileri kendi bulundukları ülkeye hapsolmaktan kurtaran bir Süpermen,” diyebiliriz.

Bu hususta son olarak, “yazılım ve ekonomi ilişkisi” denilince akla ilk gelen kavramlardan biri ve başlı başına bir yazılım olan e-ticaret'ten kısaca bahsetmek istiyorum. Bu konuyu dergimizin Aralık 2023 sayısında, yine “Genç Ekonomi” bölümünde detaylıca ele almıştım. Yazılım ile birlikte hayatımıza giren ve perakendecilik sektörünü boydan boya değiştiren e-ticaret de dünya ekonomisine bomba gibi düşüp, inanılmaz hızlı bir şekilde büyüyen bir kavram olarak yazılımın dünya ekonomisini ne kadar değiştirdiğinin bir kanıtı oldu. Öyle ki pek çoğumuz, bugün aklımıza gelen bir ihtiyacımızı mağaza mağaza dolaşmaktan evvel önce Google’layıp elektronik alışveriş sitelerinden bakıyoruz. Genç Motto dergisinin aralık ayı sayısında, e-ticaret konusunu Market Space ve Market Place kavramları üzerinden ele almıştık. İşte insanlığın Market Place’den Market Space’e olan bu geçişinin baş mimarı yazılımdır. Ayrıca e-ticaret'in hayatımızdaki yerine baktığımızda da aslında yazılımın ve teknolojinin, sadece büyük şirketlerin ekonomisini değil; bizim bireysel cep ekonomimizi de ne kadar dönüştürdüğünü fark etmekteyiz.

Yazılım için, “girişimcileri kendi bulundukları ülkeye hapsolmaktan kurtaran bir Süpermen,” diyebiliriz.

Günümüzde ticaretten sonra belki de en çok dijitalleşen bir diğer sektör ise finanstır. Son zamanlarda, özellikle bankacılık sektöründe dijitale doğru hızlı bir dönüşüm görmekteyiz. Eskiden fiziksel şubelerin de ağırladıkları müşterilerin memnuniyetleri üzerinden rekabet eden bankalar, şimdilerde mobil bankacılık hizmetlerinin işlevselliği üzerinden bir yarışa girişmiş vaziyetteler. Özellikle son zamanlarda gerek televizyonlarda gerekse yollardaki panolarda karşınıza çıkan banka reklamlarına dikkat ettiyseniz, büyük bir kısmı mobil bankacılık hizmetlerinin reklamını yapmakta. Başka bir kampanyalarının reklamını yapıyor olsalar dahi eskisi gibi “en yakın şubemize gelerek” demek yerine yine bizleri cep telefonlarımızdaki mobil bankacılık aplikasyonlarına yönlendirmekteler.

Bankacılık işlemlerinin yanında, son zamanların hiç şüphesiz gözde yatırımlarından biri olan halka arz ve hisse senedi almak için kullanılan aplikasyonların kullanıcı sayısında da ülkemiz için bugün artık milyonlardan bahsediyoruz. Şunda hiç şüphe yok ki yazılımların hayatımıza girmesiyle birlikte insanlar, oturdukları yerden saniyeler içerisinde bu al-sat işlemlerini yapabiliyor olmasaydı, borsadaki büyüme de bugün olduğundan çok daha yavaş bir şekilde seyrediyor olurdu. Çünkü bugün 18 yaşında okul harçlıklarını biriktirip borsaya giren bir genç veya boş vakitlerini verimli değerlendirmek isteyen bir ev hanımı, internetten aldığı finansal okur-yazarlık eğitimi sayesinde bilgileniyor ve çıkarılan uygulamalar sayesinde oturduğu yerden öğrendiklerini deneme fırsatı elde ediyor. Bu kişilerin aldığı eğitimin de alıp sattığı hisselerin de yakın bir tarihte hayatımıza giren yazılımlar aracılığıyla olduğunu düşündüğümüzde, yazılım kavramının finans ile uğraşma kriterlerini de baştan aşağı değiştirdiğini rahatlıkla görebilmekteyiz.

Yazılımların parayla olan ilişkisine bankacılık ve borsa uygulamaları üzerinden bakmak, muhtemelen daha anlaşılabilir. Fakat şimdi de bu bağlamda daha ilginç bir örnek olan kahve zincirlerinin mobil uygulamalarına dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Evet, yanlış duymadınız kahve zincirleri, hani şu gündelik hayatta gidip bir kahve alıp günün yorgunluğunu attığımız mekânlar.

Daha önce aklınıza gelmemiş olması gayet olası olsa da kahve zincirlerinin mobil uygulamalarına yüklediğiniz paralar da bu şirketler için bir banka büyüklüğünde fon havuzu oluşturmakta. Hatta ve hatta bazı büyük kahve zincirlerinin bu uygulamalarında bulunan para miktarı, dünyanın pek çok bankasının rezervlerinden bile fazla. Örneğin Starbucks’ın mobil uygulaması, 2015’te ilk çıktığından bu yana satışları yüzde 30artırması bir yana bu uygulamanın asıl ilginç noktası, yüklendikten sonra unutulan paralar. 80 ülkede 35 binden fazla şubesi olan Starbucks, uygulamasına dünyanın her yerinden yüklenen paralar ile âdeta bir bankaya, hatta dev bir bankaya dönüşmüş durumda. Bununla ilgili bir veri de sadece 2021 yılında Starbucks uygulamasına yüklenip unutulan para miktarının 2,4 milyar dolar olması. Bu örnek de sanırım yazılımın yaptığı “devrim”in büyüklüğünü açıklamaya yeterlidir (**).

Bir kahve zincirini bir banka haline getiren, geleneksel şirketlerin reklam politikasını ve lokal işletmelerin menü anlayışını komple değiştiren, e-ticaret ve mobil bankacılık gibi kavramları hayatımıza sokan; kısacası dünya ekonomisine yeni bir anlayış getiren “yazılım” kavramını, farklı boyutları ile ele almaya çalıştım. Gelecek ayın ekonomi bölümünde görüşünceye değin hoşça kalın!

  • * SQL: Verileri yönetmek ve tasarlamak için kullanılan bir dildir. Çok büyük şirketler milyonlarca veriyi SQL programları aracılığıyla depolar ve kullanırlar.
  • **: Kaynak: Barış Özcan