Yaz sonu hüznüne kapılma, güz mevsimini planla!
Yaz mevsimi, çoğumuz için ruhsal anlamda daha canlı ve fiziksel açıdan daha hareketli olduğumuz zamanı ifade ediyor. Fakat yazın sonu yaklaştıkça içimizde oluşan hüzün, okul ve iş konsantrasyonumuzu olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu durum ile başa çıkmak için öneriler...
Mevsim değişiklikleri, duygu kontrolümüzü azaltarak hedeflerimize ulaşmamıza çeşitli engeller çıkarabilir. Bu tür durumların, genellikle uzun ve sert geçen kış aylarında ortaya çıktığı düşünülür. Fakat gerçekler çok da öyle değil. Zira az bilinen ancak sıklıkla görülen yaz sonu hüznü, özellikle gençler üzerinde olumsuz etkiler oluşturabiliyor. Yaz hüznünün ya da ileri safhalarda görülen depresyonun tipik belirtileri üzgün ve kaygılı hissetme, düşük enerji, iştah azalması, kilo kaybı, uyuma zorluğu, uykusuzluk ve tahammülsüzlük olabiliyor. Yaz tatili nedeniyle canciğer olduğunuz arkadaşlarınızdan uzun süre uzak kaldıktan sonra birtakım araya psikolojik mesafelerin girmesi de yaz sonu hüznünü tetikleyebiliyor.
Hüznü derinleştiren nedenler
Hepimizin bedeninde, dış dünyanın koşullarına göre kendisini düzenleyen homeostatik bir denge mekanizması vardır. Bu mekanizma, sıcak ve soğuk havalarda bedenimizin kendi iç ısısını dengelemesine yardımcı olur. Fakat mevsim geçişlerine adapte olmakta zorluk yaşayan kişilerin bu mekanizmalarında güçlük olduğu ya da yaşanan sıra dışı iklim olaylarının bu mekanizmayı bozduğu söylenebilir. Özellikle yaz aylarının sıcak geçtiği ülkelerde yaşanan beklenmedik hava muhalefetleri, hüznün depresyona dönüşme ihtimalini yükseltebiliyor. Mevsimsel değişimler nedeniyle kişilerin tahammül seviyeleri düşer, daha agresif belirtiler sergileyebilirler. Ayrıca zihinsel işlevlerden bellek ve dikkat problemleri ortaya çıkabilir. Uyku düzeni ve kalitesi bozulabilir. Uyku hormonu melatonin ve duygu durumumuzla ilgili serotonin dengesinin bozulması ile depresyon da tetiklenebilir.
Mevsim değişimiyle birlikte günlük rutinlerimizin değişmesi de ruh sağlığımızı etkileyebiliyor. Yağmurların başlaması, günlerin kısalması ve giderek daha az güneş ışığına maruz kalmak gibi nedenler, gençleri negatif hislere sevk edebiliyor. Ayrıca yaz döneminde yaşanan gelir kaybı ile başa çıkmaya çalışmak da duygusal açıdan strese neden olabiliyor. İlave olarak sosyal medyanın da etkisi ile sık sık insanların tatil anılarına maruz kalmak, “herkes eğleniyor” algısı, gençlerin kendilerini yalnız hissetmesine ve mutsuzluk belirtileri yaşamasına neden olabiliyor.
Neler yapılmalı?
Yaz sonu hüznü ile başa çıkmak için öncelikle güz döneminizi planlamak çok işe yarayan bir yöntem olacaktır. Diğer yandan bir sonraki yaz için tatil planlarınızı daha ekonomik bir şekilde yapmak, hatta tarihleri belirlemek kontrolün sizde olduğu hissini güçlendirecektir. Kısalan gündüzleri ve uzayan geceleri göz önünde bulundurduğunuzda uykunuzu dengelemek için bazı günleri dinlenmeye ayırmanız ve erken uyumanız doğru olacaktır.
Belki de en önemlisi, kendinizi şu konuda ikna etmenizde yarar var: Sonbahar ayları, evde kapalı kalmak demek değildir. Mevsim değişimlerine uyum sağlayarak açık havada bulunma rutinlerinizi korumalısınız. Güz güneşinde mümkün olduğunca dış ortama çıkarak, mevsime uygun giyinerek ve bol sıvı alarak bedeninizin mevsimsel değişikliklerle başa çıkmasına yardımcı olabilirsiniz.
Okul ya da işten önce ya da sonra spor yapmak hem değişimlere uyum sağlamanız hem de fiziksel sağlığınız için önemlidir. Sosyal medyadaki fotoğraflara aldırmadan hayatınızı planlamak, tercih edilen yalnızlığın dışında kendinizi rahat hissettiğiniz bir arkadaşınızla planlar yapmak faydalı olacaktır. Son olarak sizin aşan durumlarda tüm sorumluluğu üstlenmemek, kendinizi ekonomik açıdan ağır yükler altına sokmamak, tatil beklentilerinizi sorgulamak, sosyal medyanın dayatmalarına teslim olmamak da yaz sonu depresyonuna girmemek için alınacak önlemlerden olabilir.