Vizyon, çok çalışmak ve farkındalık
“Benim motivasyon kaynağım Türkiye’den uluslararası bir kozmetik firması çıkarmaktı. Başardım ve şimdi yeni bir yarışın içine girdim.”
Bu sözler, Isparta’nın gülüyle dünyaya açılan, kozmetik şirketi Gulsha’nın sahibi Gülşah Gürkan’a ait. Bu sayfalarda ağırladığımız hemen hemen tüm isimlerin ortak bir noktası vardı: Çok çalışmak! Gürkan’ın çok çalışmasına ve şimdiki durumuna dair detaylara geçmeden önce kasedi başa saralım…
Gülşah Gürkan, 1965’ten bu yana gül suyu, gül yağı ve gül konkreti üreten bir aileden geliyor. Yani ailesi için de girişimci dememiz mümkün. Ürettikleri ürünlerle Türkiye genelinde oldukça başarılı sonuçlar elde eden şirketin kaderi üçüncü nesle geçişte değişti. Gülşah Gürkan, ailesi ve onların başardıklarına büyük saygı duysa da yeni şeyler yapma isteğini asla kaybetmiyordu. Tam da bu nedenle tüm tabuları yıkarak “gül girişimciliğini” bambaşka bir noktaya taşıdı. Gulsha markasıyla hammadde ihracatının yanında işlenmiş kozmetik ürünlerini de denkleme dahil etti.
Ürettiği ürünlerin neredeyse tamamında sadece “gül” kullanıyordu. Onlarca farklı ülkeye yüz binlerce şişe gül suyu ve muadili ürünlerden satmayı başardı. Gürkan, gül yağının oldukça özel faydalarının dünya tarafından keşfedilemediğini söylüyor. Tam da bu noktada, onun girişimci tavrıyla karşılaşıyoruz. Burada fark ettiği fırsatın peşinden giderek tüm süreçleri büyük bir titizlikle planladı. Ailesinin gül konusundaki bilgi birikimini farklı alanlarla birleştirmesi gerekiyordu. Kozmetik konusunda dünyada özel bir yere sahip olan Fransız şirketlerle iletişime geçti. Amacı, tüm bir iş sürecinin başından sonuna dek doğru adımları atmayı başarabilmekti. Gürkan o günleri, “Bir saniye bile boş vaktim olmadığını hatırlıyorum. Gerçekten her bir detayın üstünden defalarca geçiyorduk.” cümleleriyle anlatıyor. Girişte bahsettiğimiz “milli motivasyon” da onun için oldukça kuvvetli itici güçlerden biri oldu. Türkiye’den uluslararası standartlarda bir kozmetik markası çıkarmak için yapılması gereken her şeyi bir şekilde öğrenmişti. Yapması en gerekli şeyin çok çalışmak olduğunu fark ettiğinde ise yolu yarıladığını anladı. Bu andan itibaren yaşanan her şey, oldukça yüksek bir hızda gerçekleşti.
Gülşah Gürkan, girişiminin ana odağını oluşturan Isparta gülünün Türkiye için gerçek bir nimet olduğunu düşünüyor. Oldukça nadir yetişen bu gülün topraklarımızda yetişmesini önemseyip üzerine gitmesi de onu birçok girişimci adayından ayıran en önemli detay olarak apaçık biçimde karşımızda.
Girişimciliğin en önemli aşamalarının başında çevremizi, en yakınımızda duran şeyleri inceleme refleksi geliyor. Bu refleks gelişmeye başladığı andan itibaren nesneler sadece nesne; olaylar sadece olay olmaktan hızlı bir biçimde çıkıyor.
Okulumuzu, iş yerimizi hatta evimizin içini yeterince gözlemlemedikten sonra gerçek bir girişimle başarı elde etme ihtimali büyük oranda azalıyor. Başarılı girişimcilerin ortak özelliği diyebildiğimiz bu “arama” halini başlatmak için çok uzaklara bakmaya da gerek yok. Aksayan bir parçayı değiştirmek ya da hiç hareket etmeyen bir aracı yola çıkarmak gibi dönemsel olarak farklılık gösterebilen aşamaları geçmeden doğru sonuçlarla karşılaşmak pek mümkün görünmüyor. 2019’da “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü kazanan, toplamda 2000’e yakın insana istihdam sağlayan Gürkan da çevresiyle kurduğu doğru iletişimin mükafatını almış görünüyor.
Tabii ki girişimciliğin başlangıcı kadar yol da oldukça büyük zorlukları bünyesinde barındırıyor diyebiliriz. Gulsha’nın hikayesinde de bu süreç “globalleşme adımlarında” kendini gösteriyor. ABD ve Çin gibi büyük pazarlarda oyuncu olma isteği yanında çok sayıda gereklilik ve zorlu adımı da beraberinde getiriyor. Yani, çağın gereklerini yakalamak ve muadil şirketlerin attığı her adımı farklı açılardan yorumlayabilmek bir zorunluluk haline geliyor. Gülşah Gürkan, uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmak olarak nitelendirdiği bu hedefin en yakın yollarından birini yürüyor. Hem fabrikasında hem de dünyanın farklı noktalarında kendisini ilgilendiren her adımın peşine düşüyor. Onun başarı arzusu ve yerinde saymamayı alışkanlık haline getirmesi hepimiz için ciddi bir ilham kaynağı olabilir.
Bir kilogramlık yağ için toplamda 4 ton gül gerektiren ve sadece bu özelliğiyle bile “zor” olmayı başaran bir sektörde adından söz ettirmeyi bilen Gülşah Gürkan’ın daha da fazlasını elde edebileceğine şüphemiz yok. Onun, girişimcilik için olmazsa olmaz üç özelliğe sahip olduğunu düşünmemiz gayet normal bir durum. Yazının sonunda da bu üç özelliği art arda saymış olalım: Vizyon, çok çalışmak ve farkındalık.
Biz de önce bir gözlemci olalım; elimizdeki, çevremizdeki değerlerin farkına varalım ve küçük ya da büyük bir girişim için harekete geçelim. İnanın, başarısız olsanız bile pişman olmayacaksınız.