Tsundoku sendromu
Kitap bağımlılığını duymuş muydunuz? Japonlar bu bağımlılığa bir isim vermiş: Tsundoku sendromu. Bu sendrom okuyabileceğinizden fazla kitap satın almakla ilgili. Sendrom sahibi kişiler yeni çıkan bir kitaba “Bu kitabı mutlaka almalıyım." deyip aldıktan sonra hiç okumaz, evin raflarında veya çeşitli yerlerinde depolar ve yığınlar hâlinde biriktirir.
Sık sık kitap alıp mini bir kütüphane oluşturmak bir bağımlılık olabilir mi? Alışveriş, internet ve teknoloji bağımlılığı ile günlük hayatta sıkça karşılaşıyoruz. Çünkü günümüzde belirli nesne ve objeleri satın alıp rahatlamak, kendimizi mutlu ve güçlü hissetmenin önemli bir yolu. Peki “kitap bağımlılığını” duymuş muydunuz?
Hatta Japonlar bu bağımlılığa bir isim vermiş: Tsundoku sendromu. Bu sendrom okuyabileceğinizden fazla kitap satın almakla ilgili. Sendrom sahibi kişiler yeni çıkan bir kitaba “Bu kitabı mutlaka almalıyım.” deyip aldıktan sonra hiç okumaz, evin raflarında veya çeşitli yerlerinde depolar ve yığınlar hâlinde biriktirir.
Peki Tsundoku sendromuna sahip insanlar nasıl düşünür?
Dilerseniz hızlıca düşünelim. Çok fazla kitap okumak istiyorsunuz ancak zamanınız yok. Kısıtlı zamanınızda başka işlerle uğraşırken bu isteği bir şekilde yerine getirebileceğinizi düşünüp bir gün “okuma arzusuyla” satın alıyorsunuz. Aslında bunu birçoğumuz yapıyoruz. Ancak Tsundoku Sendromunda kişiler bir daha o kitabı bulamayacağını düşünüp günlük işlerini yapamayacak düzeyde ana odağını “kitap satın alma“ olarak belirliyor.
Sendrom sahibi bireyler kitap satın almaktan büyük bir haz duyuyor ve ne kadar çok kitap alırsa kendini o kadar çok geliştireceğini düşünüp daha iyi bir yaşama kavuşacağına inanıyor. Bir de işin “kendini beğendirme” boyutu da var. Ancak bu sosyal medyada kitap fotoğrafları paylaşmaktan biraz farklı. Sendromlu kişiler, gerçekten harika bir okuyucu olarak tanımlanmak, başkaları tarafından beğenilmek istiyor. Bu yüzden evi bir kitap müzesi hâline getiriyor. Fakat bir de korkulu rüyaları var: Birilerinin ona gerçekten kitap okuyup okumadığını sorması. Bu tür durumlarda oluşturmak istedikleri imajı sarsmamak için yalana başvurabiliyorlar.
Peki bağımlı olmadığımızı nasıl anlarız?
Okuyabileceğimizden çok daha fazlasını satın almaktan bahsettik. Öylesine alışverişe çıktığınızda kendinizi kitap satın alırken bulmak sizi rahatlıyor mu? Ya da tüm buluşmalarınızı kitapçılarda veya fuarlarda gerçekleştirmek istiyor musunuz? İçinizden kitap satın alma dürtüsünü atamıyor ve kitaplığın dolu gözükmesinden büyük bir haz alıyorsanız; hatta yeme, içme, giyim gibi ihtiyaçların yerine kitap almayı seçiyorsanız bağımlı olabilirsiniz.
Peki neler yapabiliriz?
Kitap kurdu olmakla bağımlılık elbette birbirinden farklı. Bu konuda bağımlılığın farkında olup bu durumu kabullenmek ise iyiye gitmenin ilk adımı. Tabii ki bu konu yüzünden artık maddi ve manevi olarak problemler yaşıyorsanız profesyonel bir destek almak fazlasıyla önemli. Ancak bu konuda vereceğim bazı ipuçları kendinizi dizginlemenize yardımcı olabilir.
Telefonunuza kitap okuma uygulamaları indirebilir, istediğiniz her an bir kitap dinleyebilirsiniz. Toplu taşımalarda, spor yaparken ya da alışverişe çıktığınızda… Böylece hem zamanınızı daha etkili kullanacak hem de bağımlılığınızdan uzaklaşacaksınız.
Dijital kitapları tercih edebilirsiniz. Böylelikle eve daha fazla kitap istiflememiş olur ve zaman içerisinde her kitabı alıp karşısına geçip izleme alışkanlığının önüne geçmiş olursunuz. Ayrıca bu sayede evinizde yeni alanlar oluşturabilir, yeni kitapları koymayı düşündüğünüz yeri hobi masası hâline getirebilirsiniz.
Son olarak öylesine aldığınız, size çok da hitap etmeyen kitapları okumak zorunda olmadığınızı kendinize hatırlatın. En azından hayatınızda yer işgal eden o kitapları zihninizin bir köşesinde tutmak zorunda kalmazsınız. Ayrıca sizin için en faydalı kitapları okumaya karar vermek kitapların yığılmasının önüne geçebilir.
Buğra Serdaroğlu / Klinik Psikolog