Sosyal medyadaki mutluluk pozları gerçek mi?
Mutluluk pozları paylaşmak, kısa süreli de olsa kişinin kendisini iyi hissedip pozitif duygular yaşamasına neden olabilir. Ancak sahte mutluluğu, yüzeysel arkadaşlıkları ve hayal kırıklıklarını da beraberinde getireceğini hesaba katmak gerekir.
İnsanlar, genellikle olumlu geri bildirim alma ve beğenilme arzusunu taşırlar. Mutluluk pozları, diğerlerinin beğenilerini ve olumlu yorumlarını çekebilir; kişinin kendisini değerli ve takdir edilmiş hissetmesine yardım edebilir. Dolayısıyla mutluluk pozları paylaşmak, kişinin kendine olan güvenini artırabilir ve sosyal bağlarının da güçlenmesine yardım edebilir. Bunun dışında kişinin kendisini iyi hissedip, pozitif duygularını pekiştirmesine yardımcı olabilir. Pozitif anıları hatırlamak ve paylaşmak, kişinin ruh hâlini yükseltebilir ve olumsuz duygularıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle kişinin kendi mutluluğunu artırmasına ve psikolojik iyilik hâlini desteklemesine katkıda bulunabilir.
Mükemmeliyetçilik duygusunu körüklüyor
Gerçek hayattaki mutlulukla sosyal medyada gösterilen mutluluk uyumlu olmayabilir. Çünkü sosyal medya platformları, çoğunlukla kullanıcıların en iyi ve en mutlu anlarını paylaşmaları üzerine odaklanırken gerçek hayat daha karmaşık ve farklı duygusal deneyimlere üzerine kuruludur. Sosyal medyada paylaşılan mutluluk pozları, genellikle dikkatlice seçilerek düzenlen anların bir yansımasıdır ve bu pozlar gerçek hayattaki her anın tam bir temsili değildir. Hayatın bütününün bir kısmını temsil etmektedir. Herkeste farklılıklar gösterse de gerçek hayatta insanlar, günlük yaşamın stresiyle, sorunlarıyla ve zorluklarıyla karşılaşabilirler. Bu da duygusal dalgalanmaları deneyimlemelerine neden olabilmektedir.
İnsanlar, genellikle sosyal medyada en iyi ve mutlu anlarını paylaşarak kendilerini daha başarılı ve mutlu olarak göstermeye çalışıyorlar. Bu durum, kişilerin kendilerini diğerleriyle kıyasladığı bir ortamda olumlu bir imaj oluşturmaya yardımcı oluyor. Fakat diğer yandan insanların sosyal medyayı kullanırken kendilerini sürekli olarak başkalarıyla karşılaştırması, mükemmeliyetçilik duygusunun körüklenmesine neden oluyor.
İlişkilerde derinlik eksikliğine yol açıyor
Sosyal medyada sürekli olarak mutluluk ve başarıyla dolu pozlar paylaşmak, bazı kişilerde kendilerini karşılaştırma ve kendilerini yetersiz hissetme eğilimini de beraberinde getirebilir. Mükemmel görünen hayatları görmek, kişilerde kıskançlık, özsaygı eksikliği ve değersizlik duygularına da neden olabilir. Bir diğer ifade ile benlik saygılarını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca sürekli mutluluk pozları paylaşmak, kişilerin gerçek duygularını bastırmasına ve sosyal medyada yapay bir imaj oluşturmasına neden olabilir. Bu da bireylerin kendileriyle ve başkalarıyla olan ilişkilerinde samimiyet ve derinlik eksikliğine yol açabilir.
Kullanım arttıkça maneviyat seviyesi azalıyor
Türkiye genelinde manevi değerlerin aile yaşantısına ne derece katıldığını ölçebilmek için geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirildi. Türkiye genelindeki bin 476 gönüllü katılımcı ile yürütülen Ailede Manevi Yaşantı Ölçeği araştırmasının sonuçlarına göre, günlük sosyal medya kullanım süresi arttıkça manevi yaşantı seviyesinin azaldığı görülüyor. Buna göre sosyal medyayı günde bir saatten az kullananların manevi yaşantı seviyesi en yüksek, dört saat ve üzeri kullananların ise en düşük olduğu tespit edildi. Araştırmada boyutlar incelendiğinde günlük sosyal medya kullanımı bir saatin üzerine çıktığında, aile ortamına yönelik algının düştüğü görüldü. Ölçek maddelerine göre aile ortamı boyutunda belirtilen problem çözme, şefkat, hoşgörü, mutluluk, sevgi, saygı, fedakârlık gibi birtakım değerlere verilen önemin sosyal medya kullanımı ile azaldığı ortaya çıktı. Bütün bu veriler göz önüne alındığında sosyal medya kullanımına dikkatli yaklaşmak ve bağımlılığı önleyici tedbirler almak, sağlıklı bir gelecek inşa etmek açısından en doğru davranış biçimi olacaktır.