Portre Fotoğrafçılığı
Fotoğrafçılığın en önemli dallarından biri de şüphesiz portre fotoğrafçılığı. Yüzün betimlendiği bu türde fotoğraflar insanın görünüşünü, kişiliğini ve ruh hâlini yansıtıyor.
Büst, omuz, bel, bütün boy, grup portreleri, cepheden, profil/yan gibi çeşitli portre türleri olmakla beraber günümüzde bir tür otoportre olan selfie/özçekimi de portre çeşitlerine dâhil etmek mümkün.
Portre fotoğrafçılığında amaç karşımızdaki modeli ön plana çıkararak çekim yapmak olduğu için diğer fotoğrafçılık türlerine nazaran daha hassas olduğunu söyleyebiliriz. Neyse ki yeni nesil akıllı telefonlarımız portre konusunda da oldukça mahir ve profesyonel fotoğraf makineleri ile yarışacak seviyede. Öyle ki telefonlarımızdaki portre modu, ikinci kamera ve yapay zeka yardımıyla insan yüzünü tanımlayıp arka planı kolayca bulanık hâle getirebiliyor. Bokeh modu olarak da anılan bu modda arka plan bulanıklık seviyesini de ayarlamak mümkün. Arka plan bulanıklığı portre için olmazsa olmaz değil ancak portresi çekilen kişiye odaklanmak ve geri plandaki gereksiz ayrıntıların dikkat dağıtmasının önüne geçmek için bulanık arka plan tercih etmek daha anlamlı. Ayrıca portre çekerken varsa telefonunuzdaki optik zoom özelliğini kullanmak da yüz hatlarının daha estetik görünmesini ve daha iyi sonuçlar ortaya çıkmasını sağlar.
Fotoğrafı çekmeden önce otomatik netleştirme yerine elle netleme yapmak ve özellikle de gözlerin net olmasına dikkat etmek gerekiyor. Zira fotoğrafı gören kişiler ilk olarak gözlere bakacaktır. Bunun yanında en iyi pozu yakalamak için de seri çekim modunu kullanabilirsiniz. Böylece birçok fotoğraf arasından en iyisini seçme imkanınız olur.
Işıkla yüz boyama
Fotoğrafçılığın olmazsa olmazı ışık, portre için de vazgeçilmezdir. Işığı doğru kullanmak portreye yükleyeceğiniz anlamı da önemli ölçüde etkiler. Portre çekimlerinde akla ilk gelen doğal ışıktır. Yönetilmesi kolay olmasa da uygun saatler ve uygun açılar yakalandığında doğal ışıkta ideal portreler çekmek mümkün olacaktır.
Altın saatler
- Sabah güneş doğduktan sonra ve akşamüzeri güneş batmadan önceki altın saatler, fotoğraf çekmek için en ideal saatlerdir. Altın saatlerde güneş ışığı eğik geldiği için bu vakitlerde çekilen portrelerde yüzün yarısı aydınlık, yarısı da karanlık çıkar.
Öğle vakti yapılan çekimlerde ışık tepeden geldiği ve sert olduğu için burun ve gözaltlarında gölgeler meydana gelir. Bu saatlerde yapılan zorunlu çekimlerde ise gölgeli ortamlar tercih edilmelidir. Böylece gölge ve ışık arasında yumuşak bir geçiş sağlanmış olur.
Rembrandt üçgeni
Portre çekimlerde sıklıkla tercih edilen yerlerden biri de pencere kenarlarıdır. Burada yapacağımız çekimlerde silüet istiyorsak modelimiz pencere ve cep telefonu arasına girmeli, yarı aydınlık bir portre içinse 90 derecelik bir açı oluşturmalıyız. Üçüncü bir alternatif ise ışığın 45 derecelik bir açıyla gelmesi sonucu oluşan Rembrandt üçgenidir. Bunu sağlayabilmek için pencerenin durumuna göre portresini çekeceğiniz kişinin oturması gerekebilir.
Rembrandt üçgeni, ışığın geldiği yönün ters tarafında yani yüzümüzün gölgeli bölümündeki yanakta oluşan dikkat çekici, gizemli ve üçgen şeklindeki bir aydınlıktır. Işığı biraz daha yumuşatmak istiyorsanız beyaz bir A4 kağıdı da kullanabilirsiniz.
Modelin duruşu
İyi bir portre için modelimizin en rahat ve doğal hâlini yakalamaya çalışırken farklı pozlar ve denemeler yapmak kaçınılmazdır. Mesela, portresi çekilecek kişinin gıdısı varsa kafasını biraz öne uzatıp bir miktar da yukarı kaldırması, uzun burunlu kişilerin üstten değil, hafif alttan çekilmesi gerekir. Yine fotoğrafı çekilecek olan kişinin burnunun sağa ya da sola eğriliği kontrol edildikten sonra eğri olan tarafın tersinden portre çekmek gerekir. Bunun yanında profil çekimlerinde bakış boşluğu bırakmak ve açılarla oynamak da estetik görüntüler yakalamamızı sağlayacaktır.
Son olarak çektiğiniz fotoğraflarda netlik, ışık, renk vb. düzenlemeler yapmayı ve daha iyi portreler için de bol bol fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin.
Salih Bera / Hobi Fotoğrafçısı