Mimar Sinan’ın deprem matematiği

VAHİT OKUMUŞ
Abone Ol

Mimarlık tarihinin mihenk taşı Mimar Sinan'ın büyük bir ustalık, mühendislik, ince işçilik ve asırlardır çözülemeyen mimari dehasıyla inşa ettiği eserler yüzyıllardır ayakta kalmaya devam ediyor. İşte 16. yüzyılın başmimarının dehasının ardındaki matematiksel sırlar.

Osmanlı mimarlık sanatının muhteşem yüzyılını inşa eden Mimar Sinan, yarım asırda cami, çarşı, köprü ve kervansaray gibi birçok esere imza attı. Türkiye’nin dört bir yanındaki kentlerin simge yapılarını inşa eden Mimar Sinan'ın eserleri, genç mimarlara da ilham veriyor. Sinan'ın İstanbul'da çıraklık, kalfalık ve ustalık eserleri olarak adlandırdığı Şehzadebaşı, Süleymaniye ve Selimiye camileri, mimari özellikleriyle de ilgi çekiyor. Mimar Sinan'ın mimarlık tarihine damga vuran eşsiz eserleri, sağlamlıklarıyla yıllara meydan okuyor. Bu anlamda günümüzün şehir planlamacılarından mimarlarına, mülki amirlerinden yerel yönetimlerine dek Mimar Sinan’dan alabileceğimiz çok feyiz var diyebiliriz.

Peki, bir deprem ülkesi olan yurdumuzda yaşanan bunca büyük depreme rağmen Mimar Sinan’ın inşa ettiği yapılara neden zarar görmüyor? Ömrünü Mimar Sinan'ı tanımaya ve eserlerindeki detayları gün yüzüne çıkarmaya adamış birisi olarak Türk mimarisinin abide şahsiyetinin depremlerin etkisini bildiğini, bunun da onun en büyük özelliği olduğunu söyleyebilirim.

Olağanüstü malzeme bilgisi

Mimar Sinan, olağanüstü bir malzeme bilgisine sahipti. Yaptığı bütün binaları üniform malzemeyle inşa etmiştir. Mesela Süleymaniye Camisi'ni küfeki taşından yapmıştır. Ama kubbesini de zamanla değişerek küfeki taşına uyum sağlayan bir malzeme olduğu için tuğla kullanarak yapmıştır. Yani öncelikle deprem hareketlerinden az etkilenen malzemeyi tercih etmiştir. Mimar Sinan'ın tarihten intikal eden eserleri incelediğini, yani tarihi laboratuvar olarak kullandığını da bilmemiz lazım. Sinan, “Tarihte bu yapı depremlerden etkilenmediğine göre o zaman zamanla bunun değişmesi de azdır,” diye düşünüyor ve inşa edeceğim yapının malzemelerini de ona göre seçiyor. Farklı şehirlerde yaptığı tüm eserlerde o bölgede kullanılan malzemeyi seçerek kullanıyor. Sözün özü, Sinan ne olursa olsun depreme karşı koymak istiyor, depremin etkisinden kaçmaya çalışıyor, azaltmaya çalışıyor ve onu azaltmayı başarıyor.

Mimar Sinan, inşa ettiği eserlerinde depremin etkisini azaltmak için birçok yöntem kullanmıştır. Örneğin Süleymaniye Camisi'nin çevresini istinat duvarıyla çeviriyor. Çevirdikten sonra bunun altına kuyular açıyor. Bu kuyunun amacı, depremlerde toprak sulanır; bina yukarıya doğru hareket eder düşüncesidir. Sinan bunu önlemek için kuyu yapıyor ve burayı da dolduruyor. Malzeme olarak da küfeki taşının tozunu kullanıyor. Yağmur yağdığında bu sular kuyuya doluyor. Ama depremde de sulanma oluyorsa o sular da kuyuya doluyor. Kuyuya bir deşarj borusu yapıyor. Bu yöntemle depremin yarattığı su etkisini ortadan kaldırıyor. Sinan, taneli zeminin üzerine çim ve ağaç da dikmedi. Yani zeminin havalanması için de altta kanallar yapıyor, zemini kuru tutmak istiyor, korozyonu önlüyor. Deprem bir kere dalga yapar ama her toprak ve her malzeme, her dalgayı yapmaz. Caminin etrafındaki istinat duvarları o kadar güçlüdür ki o toprak dalgasını, bu dolgu zemine iletmez. Yani taneli zemin depremde izolatör görevi görmektedir. Bu malzeme depremden az etkilendiği için dalga hareketini az yapar. Sinan, binasını yerden yukarı kaldırmış ve toprak dalgasını önlemiştir.

Mimar Sinan'ın eserlerini yaparken yumurta akı kullandığı söylentisi gerçeklik taşımıyor. Sinan'ın pantatiflerinde alçı var.

Depremin etkisini azaltan yöntemler

Mimar Sinan, hiçbir zaman eserlerinde taşları demirle kenetlememiştir. Binalarını kemer ve kubbelerden yaparak yüklerini kemerlere taşıtmıştır. Sinan'ın kemerleri yatay yüklerden kolay etkilenmez. İstanbul'da bir deprem olacaksa Sinan'ın minaresi yıkılırsa İstanbul'da ayakta bina kalmaz. Kubbesini, kemerini demiyorum. Onların yıkılmayacağını söylüyorum. Süleymaniye Camii'nin bir minaresini de bozmuşlar, taşları birbirine demirlerle bağlamışlar, o yıkılabilir. Bozmamışlarsa yıkılmayacaktır. Çünkü Sinan depreme karşı koymak istemiyor, depremin hareketini yok etmek istiyor ve yok edebiliyor. Bugün bu tekniği kullanarak binalar yapılsa hiçbiri yıkılmaz.

Mimar Sinan, hemen hemen bütün eserlerinde aynı tekniği kullanmıştır. Sinan'ın matematiğini bilmeden Sinan'ın tekniğini kullanamazsınız. Mimar Sinan'ın eserlerinde kullandığı teknik, maalesef günümüzde pek bilinmiyor ve kullanılmıyor. Onun için Mimar Sinan'ın matematiğini üniversitelerde öğretsinler. Ayrıca üniversitelere malzeme dersi koysunlar, tarihi laboratuvar olarak kullansınlar. Bu önemli. Mimar Sinan'ın eserlerini yaparken yumurta akı kullandığı söylentisi gerçeklik taşımıyor. Sinan'ın pantatiflerinde alçı var. Alçının içine keten koyar. Ketene, kenevire hiçbir böcek, sinek gitmez. Onun için Sinan'ın camilerinde örümcek ağı, sinek olmaz. İnsanlar buna efsaneler uyduruyorlar.

  • Başmimar’ın eserlerindeki geometri ve simetri
  • Mimar Sinan, İslam mimarisinin estetik ilkelerini benimsemiştir. Geometrik desenler, simetri ve oranlar, onun eserlerinde sıkça görülen unsurlardandır. Çağının ötesinde bir dizi teknik kullanarak görkemli eserler inşa eden Başmimar, yüksek matematik dehasını kullanarak çağının tüm yapılarından daha yüksek minareleri, taşıyıcı sütunu olmayan dünyanın en büyük kubbesini ve ses hızını dört kat yavaşlatan akustik tasarımları yapmayı başarmıştır. Örneğin Selimiye Camii'nin kubbesini istediği genişliğe oturtmak için 13 bilinmeyenli bir denklemi, matematiğin bilinen dört ana işleminden farklı beşinci bir işlem bularak çözdüğü söylenir. Ayrıca minarelerin şerefelerine çıkanların yolda birbirlerini görmemeleri de büyük bir dehanın ürünüdür.