İzahı olamayan şeyi̇n mi̇zahı olur mu?
Kaygı çağındayız. Dünyada yaşanan doğal felaketler, ekonomik krizler, savaşlar derken pandemi süreci bunu iyice körükledi. Kime sorsak sinirleri bozuk veya depresif. Sosyal medya hesaplarında felaket tellalları kol geziyor. Peki, bunlarla nasıl baş edeceğiz? Elbette ben sihirli reçeteleri olan bir psikiyatrist değilim. Ancak kendimce-kendim için geliştirdiğim basit yöntemlerim var.
Evet, her insanın değişik terapi yöntemleri olabilir. Benim en büyük terapim okumak ve yazmak. Özellikle nitelikli kitapları okurken çok mutlu olurum. Biliyorsunuzdur muhakkak; insan mutlu olunca vücudunda birtakım hormonlar salgılanır. Bu hormonlar sayesinde stres seviyemiz düşer. Her okuma bunu sağlar mı, ben de bilmiyorum? Ancak beni en çok rahatlatan mizahi metinler.
Mizah: En geniş anlamıyla bizi güldüren şeydir. Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini yansıtarak insanı düşündürme, eğlendirme ya da güldürme gücü vardır. Gülmek evrensel bir eylemdir.
Mizahın geçmişten günümüze değişik biçimleri icra edilmiştir. En eski mizah eserleri, anlatı kültürüne aittir. Ülkemizde Nasreddin Hoca Fıkraları, Keloğlan Masalları ve Hacivat Karagöz Ortaoyunu ilk akla gelen eserlerdir.
Teknolojik gelişmeler nedeniyle birçok alanda olduğu gibi mizahın da anlatı kültüründen yazılı alana doğru kaydığı gözlenmiştir.
Günümüzde mizah, yazılı eserlerin her türünde, çeşitli biçimlerde yer alır. Bazen bir romanın diyaloglarına, bazen bir karikatürün çizimlerine gizlenir. Mizah ustaları keskin zekaları ile sosyal değişimi en iyi şekilde analiz ederek eserlerinde yansıtır.
Günlük yaşantımızda mizah insanları eğlendirirken, psikolojik ve sosyolojik birçok katkı sağlar ve iletişimi olumlu yönde etkiler. Kitap Okuyan Çocuk Yetiştirmek kitabı yazarı Megan Daley mizahın doğası itibariyle esprili ve gülünç olduğundan özellikle gençlerin merakını uyandırıp ve esprilerin paylaşımının insanlar arasında etkileşimi artırdığını vurgular.
Mizahın insan psikolojisine etkileri de saymakla bitmez. Kaygı, öfke ve stresin azaltılmasına yardımcı olarak insanın farklı bakış açıları geliştirmesini sağlar. Mizahtan anlayan insanların genellikle sağlıklı ruh hâline sahip olduklarını da söyleyebiliriz. “Zor Kişilikler’le Yaşamak” kitabı yazarı paranoyak kişilik bozukluğu olan kişilerin gülen birisini gördüklerinde kendine güldüğünü düşünüp sinirlendiklerinin ve mizahtan anlamadıklarının altını çizer.
İyi mizah kaynağını gerçek hayattan alır. Günlük yaşantımızda bizi etkileyen birçok olay mizahın konusudur. İyi Yazmak Üzerine kitabının yazarı William Zinsser, yazarın gizli silahı olarak gördüğü mizahı, gerçek hayattan beslendiği için malzemesinin asla bitmediğini ve okuyucu için terapi niteliğinde olduğunu vurgular.
Bugün hâlâ bir Nasreddin Hoca fıkrası okuduğumuzda gülüyorsak bu mizahın zamansızlığını açıklar. Hocanın eğlendirirken sorgulatan fıkraları sadece ülkemizde değil birçok uluslararası incelemeye de konu olmuş ve evrensel bir yapıt hâline gelmiştir. “Nasreddin Hoca ile Düşünmeyi Öğrenmek” kitabı yazarları Hoca'nın fıkralarını; mantığı aşan bir mantık, bilgeliği eleştiren bir bilgelik ve yaygın olarak kabul görmüşün ötesini görmeye davet ettiğini vurgulamaktadır. İpe un seren, göle maya çalan, kürke yemek yediren hocanın fıkraları dünyanın her yerinde insanları güldürürken düşünmeye sevk ediyor.
Mizahın iyileştirici gücü kaygı çağında da insanlara güç vermeye devam ediyor. “İzahı olmayan şeyin mizahı olur.” diye değil! Kişisel devrimimizin bir aşaması daha gerçekleşirken insan yanımız gerçeklerle mizah aracılığı ile yüzleşiyordur. Kim bilir?
Nahide Üşümez Altunöz