İyi bir girişimci olmak için etrafı tanımak şart
“İyi bir girişimci olmak için doğayı, çevreyi ve etrafınızdaki her şeyi yakından tanımak önemli bir şarttır.”
Girişte okuduğunuz önermeye oldukça uygun bir örneği bu satırlarda bulacağınızı söyleyerek başlayalım isterim. Aysun Aktaş Akdoğan’dan bahsediyorum. Kendisi, uzun yıllar boyunca devlet kuruluşları ve özel sektörde çalıştıktan sonra 2015 itibariyle girişimciliğe atılmış bir isim. 2015’te ACS Enerji’yi kurdu ve iyi bir “girişimci örneği” olarak adını duyurdu. Basamakları konuşmaya başlamadan önce şirketi biraz daha yakından tanıyalım. Kuruluşundan yalnızca iki yıl sonra imalata başlayan bir kurumla karşı karşıyayız. Tescilli markası Lexron ile Ar-Ge çalışmaları yürütüp ürün kalitesini belli bir standardın üstüne yerleştirip hem Türkiye’de hem de yurtdışında bilinir bir markaya dönüştü. Her girişimcilik faaliyetinde olduğu gibi burada da gittikçe büyüyen bir süreç görüyoruz. Yılda 10MW seviyesinde üretim yaparak başlanan yolda şu anda 200MW’lık bir seviyeye ulaşıldı. Esnek paneller üretiyor ve bunu Avrupa pazarına ihraç ediyorlar. Girişteki önermeye dönecek olursak Akdoğan’ın yaptığı işi “çevreyle barışık” bir hâle getirdiğini söylememizde herhangi bir beis yok. Zira; ürettikleri 200MW güneş paneli ile bir yılda Karbon salınımının azaltılmasında 8000 ağaca eş değer bir iş yaparak küresel ısınmayı önlemek için güçlü adımlar atıyorlar. Üretim kapasitesi meselesinde şahit olduğumuz gelişimin üretim alanında da karşımızda olduğunu söyleyebiliyoruz. 500 metrekarelik bir alanda başlayan üretimler şu anda 5000 metrekarelik bir alanda gerçekleşiyor.
Şimdi gelelim; Akdoğan’ın hepimize ilham olacak hikayesini biraz daha detaylandırmaya… Öncelikle, bu satırlarda ağırladığımız diğer misafirlerimiz gibi o da eksikleri tespit edip “Ben nasıl fark oluşturabilirim?” sorusuna odaklandı. Enerji sektöründeki fırsatların ve oluşturulabilecek yeni alanların farkına vardığında tüm konsantrasyonunu bu noktaya yoğunlaştırdı.
Şirketleşirken de kendine kural olarak koyduğu birçok köşe taşını da denkleme dâhil etmekten geri durmadı. Bir kadın girişimci olarak kadınların istihdamına gösterdiği özeni işinin her noktasına yansıttı. Anlık olarak 100’den fazla çalışanının %50’si kadınlardan oluşuyor. Daha çok erkek çalışanları görmeye alıştığımız enerji sektöründe ACS Enerji, bu açıdan da oldukça farklı bir örnek oluşturuyor.
Aysun Aktaş Aydoğan’ın girişimcilik kariyerinde Suriye de oldukça önemli bir yer tutuyor. İlgisini çektiği için başladığı güneş enerjili sistemlerde kullanılan ürün satışları henüz “emekleme” aşamasındayken Suriye’de ortaya çıkan savaş bir anda konsantrasyonunu değiştirdi. Enerji sistemleri zarar gören ülkede ortaya çıkan ihtiyaçlara hızlı ve uygun fiyatlı çözümler bularak ihracat istatistiklerini bir anda artırdı. Şirketin 3. yılı henüz gelmemişken hem iç piyasada hem de Suriye’de ciddi bir taleple karşılaştı. Bu, onun için gerçek bir kırılma noktası anlamına geliyordu. Enerji sektöründe var olmak istiyorsa; halihazırda yapılan her şeye alternatif olabilecek bir yönergeye ihtiyacı olduğunu biliyordu. Standart güneş panellerine ek olarak onun da yoğunlukla üzerine düşündüğü esnek panellere olan talebin arttığını gözlemledi. Bu panellerin Türkiye’de üretilmiyor olması onu daha da cesaretlendirdi. Buradaki eksikliği kapatıp ciddi bir fayda oluşturabilecekti. Yurtdışındaki başarılı esnek panellerin tüm iyi özelliklerini alıp kendi eklemeleriyle özgünleştirdi. Artık yeni pazarlar onu bekliyordu. Avrupa’dan Orta Doğu’ya esnek güneş panelleri ihraç eden bir şirkete sahipti ve bu, girişimcilik macerası boyunca yaşadığı tüm zorlukları bir anda unutturdu. Çünkü başarmaya başlamış, verdiği emeklerin sonucunu almaya yaklaşmıştı.
Aysun Aktaş Akdoğan, oldukça kısık sesle söylenen “Enerji sektörüne hoş geldin." sözlerinin zaman ve elde edilen başarılar sonrası git gide daha yüksek seslerle söylendiğini de dile getiriyor. An itibariyle, esnek güneş panellerinin yüzde 80’lik bir bölümü Avrupa başta olmak üzere birçok ülkeye ihraç ediliyor. Yani, Akdoğan girdiği sektörün “en özel temsilcilerinden” biri olmayı başardı.
Bu hikaye, bize girişimcilikle ilişkili çok sayıda konuda güçlü ipuçları bırakıyor. İhtiyaç yahut eksiklik tespit edip üzerine gitmek başta olmak üzere gerçek bir “inanmışlık hikayesi” de apaçık biçimde karşımızda. Yalnızca iş hayatında başarıyı istemekten vazgeçip farklı ve anlamlı hedefler koymak da gayet önemli. Akdoğan, “küresel ısınmayı azaltmak” ve “kadın çalışan istihdamı” gibi iki özel hedefle gerçekleştirdiği girişim yolculuğunda başarıyla ilerlemeye devam ediyor. Bizler de; dünyaya dair zorluk ve fırsatları bir arada barındıran her meseleye biraz daha uzun süre bakmaya ve harekete geçmeye başlamak için beklememeliyiz. Bazen, yarın bile çok geç olabilir…