İstikamet neresi?
Tarih istasyonu, her kuşağa ayrı bir vazife yükler. Kiminin vazifesi lokomotif olmak ve yol açmaktır, kimininki ise yalnızca yükü ile yolda olmak
Kuşaklar, birbirini ardı sıra takip eden tren vagonları gibidir. Yol aynıdır, ray aynıdır, hız aynıdır. Taşıdıkları yükleri ve menzilleridir tek farkları.
Tarih istasyonu, her kuşağa ayrı bir vazife yükler. Kiminin vazifesi lokomotif olmak ve yol açmaktır, kimininki ise yalnızca yükü ile yolda olmak... Ve işte o istasyonda bir tren daha: Kiminin 2000'liler dediği, kimininse Z vagonu. Üzerine yapıştırılan etiketin bir önemi yok. Tek bir bilinen var ki bu vagon yükünü almış bir hâlde gidiyor. Menzilinin neresi olacağı meçhul bir vaziyette rüzgarların arasında dans ediyor.
Bir yol ayrımı var önümüzde. Raylar ikiye ayrılıyor. İstikametimiz yolunda devam mı edeceğiz yoksa sonu belirsiz bir yola mı gireceğiz? Her kuşak kendi öncüsünü takip ederek seçer yolunu. Bizim yoldan sapmamız yalnız bizi değil, ardımızdan gelen tüm kuşakların da yolunu saptıracak.
Peki istikamet neresi, yol ayrımı nerede?
Bu sorunun cevabı elimizdeki paslı fakat kadim pusulada. Rengi solmuş lakin solgun olmasına rağmen doğruyu göstermekten asla sapmayan bir pusula... Fakat biz hakiki pusulayı bırakıp heveslerimizin pusulasına bağlar haldeyiz kaderimizi. Yoldan şaşmaya hazır bir vaziyette; hakiki pusulaya dönmedikçe.
Dağların bağrından kopup gelen rüzgar trenin metalden gövdesini titretirken devam ediyor yolculuk. Yolcuların kafası karışık. Geçmişlerini, aştıkları topraktan yollar gibi arkalarına alıp da yeni bir maceraya mı atılacaklar; doğru istikamette yollarına devam mı edecekler?
Dünü olmayanın yarınlarına şekil veremeyeceğini biliyorlar mı acaba? Ya da rüzgarın her zaman arkalarından esmeyeceğini, rayların her vakit bu kadar sağlam olmayacağını. Saklanacak ve dinlenecek bir istasyonun her an bulunmayacağını... Bu yüzden hakiki pusula ile istikametten şaşmamaları gerektiğini... Biliyorlar mı?
Kafa karıştıran bu sorulardan sonra biraz daha bastırıyor yağmur. Gece zorlu geçecek gibi duruyor lakin her gecenin de bir sabahı muhakkak vardır.