Her mesafesi adrenalin yüklü, doğa ile iç içe dört parkur
Deniz kanosu sporunda kürek çekme eylemi ile belirli noktalar arasında oluşturulan güzergâhlara ulaşılması hedefleniyor. Oldukça keyifli olan bu heyecanlı aktiviteyi ekip arkadaşlarınızla birlikte de yapabilir ve unutulmaz anılar yaşayabilirsiniz.
1- Dalyan (Muğla)
Köyceğiz Gölü’nü Akdeniz’e bağlayan Dalyan’ın yılankavi kanallarında kanoyla süzülmek bir rüyadan başka bir rüyaya uyanmak gibi… Köyceğiz Gölü’nün güneybatı kıyısında yeryüzüne çıkan kaplıca, turistlerin yoğun ilgi gösterdiği çamur banyosuyla tanınıyor. Özel havuzlarda yapılan banyo, stresten eklem rahatsızlıklarına dek çok soruna şifa oluyor. Kanonuz gölü ağır ağır geride bırakırken, yeşilin coştuğu yamaçların, sarp kayaların ve insan boyunu aşan sazlıkların arasından geçiyorsunuz. Denizden yaklaşık 10 kilometre kadar içerideki gölün kıyılarından hareket eden renk renk kanolar, iki - üç saatte İztuzu Plajı’na ulaşıyor. Burası, Caretta caretta deniz kaplumbağalarının yeryüzündeki en önemli yaşam alanlarından biri. Yaklaşık beş kilometre uzunluğundaki plajın en dar yeri 50 metre genişliğinde. İncecik kum tanecikleriyle kaplı kumsalın dalyan kanalıyla birleştiği noktada minik bir göl daha var. İztuzu’nda deniz genellikle dalgalı olsa da tertemiz suyu ve kumsalı, kano severleri mutlu etmeye yetiyor. Dalyan’ın kano tutkunlarına sunduğu sürprizlerden biri de Kaunos Kaya Mezarları. Kanalın kıyısındaki dev bir kaya duvarına oyulan mezarlar, etkileyici bir görünüm sergiliyor. Çandır Köyü yakınlarındaki Kaunos Antik Kenti de görülmeye değer güzellikte.
2- Bafa Gölü (Aydın)
Söke - Bodrum karayolu üzerindeki zeytin ağaçları arasında göz kamaştırıcı bir nazar boncuğu gibi parıldayan Bafa Gölü, gizemli kıyılarıyla kano gezileri için elverişli. Ege Bölgesi’nin en büyük gölü Bafa’da dört mevsim kano yapılabiliyor. Gölde, kayalık kıyıları kapsayan yaklaşık beş kilometrelik bir kano parkuru bulunuyor. Gölün özellikleri arasında yer alan durgun su ve hafif rüzgâr nedeniyle kanoseverler en az üç saat yorulmadan kürek çekebiliyor. Karya Uygarlığının görkemli kenti Herakleia’nın sular altında kalmış antik liman kalıntıları üzerinde gezinmek gerçekten eşsiz bir deneyim sunuyor. Göl üzerindeki irili ufaklı adacıkları keşfedebilme şansı ise Bafa’da kano turunu daha da cazip kılıyor. Gölün kuzeyindeki İkiz Adalar’ın üzerindeki esrarengiz Meryem Ana Manastırı, Bizans döneminden kalmış. Mitolojik efsaneleriyle ünlü Menet Adası, pek çok su kuşunun barınağı. Gölün güney kıyısındaki Kahve Hisar Adası da mitolojik efsanelerle anılıyor. Ayrıca Bafa Gölü’nün kıyısındaki Kapıkırı köyünün yakın çevresinde tam 14 farklı yürüyüş parkuru bulunuyor. Herakleia kalıntıları, Karadere Mağarası, Antik Kral Yolu ve Yediler Manastırı gibi önemli durakların görülebileceği parkurlar, fotoğrafçıların da favori adresleri arasında yer alıyor.
3- Kekova (Antalya)
Kaş’a bağlı Üçağız köyü açıklarındaki Kekova Adası’nda, Türkiye’nin ilk su altı millî parkında kürek çekerek Likya Uygarlığının izlerini sürebilirsiniz. Köyün sırtını yasladığı ormanlık tepeler, adım başı antik lahitler, kayalara oyulmuş keşiş hücreleri ve sur kalıntılarıyla bezeli gizemli bir vahayı andırıyor. Üçağız kıyılarından başlayan kano parkurunu, 60 kilometreye kadar uzatmak mümkün olabiliyor. Üçağız çıkış ve dönüşlü yapılan Karaloz, Tersane Koyu, Sıcak Burnu, Kekova Adası ve Kaleköy (Simena) rotasında geceleri ıssız koylarda çadır kampı kuruluyor. Bu rotayı kano ile tamamlamak için en az iki gün ayırmak ve günde ortalama dört saat kürek çekmek gerekiyor. Yolculuk boyunca karadan ulaşılamayan deniz mağaraları, kaya kovukları ve antik izler keşfediliyor. Kekova Adası’nın karaya bakan kıyıları, genellikle dalgasız ve korunaklı. Açık deniz tarafı ise zaman zaman dalgalı olabiliyor. Batık Kent’in yanı sıra bir kısmı sular altında kalmış olan Likya mezarları, parkurun en heyecan verici duraklarını oluşturuyor. Yakınlarda bulunan ve antik adı Theimiussa olan Üçağız köyünde ise duvarlarını begonvillerin süslediği beyaz badanalı tipik Akdeniz mimarisi göze çarpıyor. Köy meydanı da kilim ve hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu. Köyün sahilinde ise balık lokantaları sıralanıyor. Bütün bu saydıklarımız size heyecan verici geldiyse deniz kanolarını turkuaz sulara indirip, “Vira Akdeniz!” deme zamanınız gelmiş demektir.
4- Sapanca Gölü (Sakarya)
Sapanca Gölü’nde kano keyfi başka güzel! Hışırdayan sazlıkların arasında kuş ve kurbağa seslerini dinleyerek kano turu yapmak, tek kelime ile benzersiz bir deneyim vaat ediyor. İstanbul ve Ankara’ya olan yakınlığıyla cazibe kazanan gölün berrak suları, kanoseverlere mutluluk dağıtıyor. Kır kahveleri, şık restoranlar, ferah alabalık çiftlikleri ve çok daha fazlası burada sizi bekliyor. Kıyıları çiçekli bahçelerle ve kütük evlerle süslü gölde mola verebileceğiniz mekân seçeneği bol. Sapanca Gölü, su sporları kulüplerinin de yoğun olarak bulunduğu bir bölgede yer alıyor. Göle geldiğinizde kano yarışlarına rastlarsanız şaşırmayın! Çünkü Sapanca Gölü’nde yıl boyu pek çok su sporları etkinliği düzenleniyor. Suyunun ve çevresinin temizliğiyle dikkat çeken göl, serin rüzgâr koridorlarıyla da kanoseverleri ferahlatıyor. Uzunluğu 16, en geniş yeri ise altı kilometreye ulaşan gölde, kano turları için daha çok kıyı kesimleri tercih ediliyor. Güneyindeki dağlardan gelen derelerle beslenen gölde mevsime bağlı olarak seviye değişikliği görülebiliyor. Su seviyesi sonbaharda en düşük, ilkbahar aylarında ise en yüksek seviyesine ulaşıyor. Üstelik göl çevresinde yapabileceğiniz etkinlikler de var. Mesela Sapanca Gölü çevresindeki en yüksek tepe olan Kartepe’ye tırmanıp bölgeyi kuşbakışı izleyebilirsiniz. Tepenin eteklerindeki Maşukiye köyü ise yerel alışveriş seçenekleri sunuyor. Sapanca elması, örme sepetler, Çerkez peyniri ve ahşap mutfak eşyaları alabilecekleriniz arasında.