Evcil Hayvan İstiflemek Bir Hastalık!

ULUĞ ÇAĞRI BEYAZ
Abone Ol

Günümüzde pek çok insan bakamayacağı kadar evcil hayvanı sahipleniyor. Bu sendrom, genellikle kişinin etrafındaki insanlarla uyum sağlamakta güçlük çektiği, kendini yalnız veya dışlanmış hissettiği durumlarda ortaya çıkıyor.

Kişilerin kedi, köpek veya diğer evcil çiftlik hayvanları bakamayacağı, ilgilenemeyeceği şekilde biriktirmesine psikolojide “Nuh Sendromu” adı veriliyor. Son yıllarda gençler arasında da yaygınlaşan evcil hayvan istifleme sendromu, genellikle kişinin kendine özgü bir kimlik geliştirmekte zorlanması ve toplumda kabul görmek için çaba sarf etmesiyle ilişkilendiriliyor. Bu takıntılı ruh hâli, bireylerin ve ailelerin, hatta toplumun bile yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebiliyor.

Kişi, çoğunluğun dışında kaldığını ve farklı olduğunu düşünerek kendisini sosyal manada izole hissedebilir. Bu durum, sosyal ilişkilerde zorluklar yaşamasına ve kendini ifade etmekte zorlanmasına neden olabilir. Evcil hayvan istifleme, genellikle kişinin bir kimlik geliştirme ve belli bir sosyal çevreye kendisini kabul ettirme çabasıdır. Bu durumun altında yatan nedenler arasında çevresel faktörler, kişisel deneyimler ve duygusal travmalar bulunabilir.

Dışlanma hissi

Sevgisini ve bağlılığını bir hayvana havale etme davranışı, gençlerin farklı ve yalnız olduğu yönündeki düşünce ve duygularında karşılık bulan bir durumdur. Birey, sosyal ilişkilerde zorlandığı ve düşük benlik değeri yaşadığı yönünde birtakım belirtilere sahiptir. Ayrıca belirtiler arasında sosyal izolasyon, farklılık hissi, düşük benlik değeri, sosyal ilişkilerde ve iletişimde zorluklar, duygusal zorluklar ve depresif hisler yer alabilir.

Elbette hayvan istifleme davranışının ardında, bütün bu saydığımız nedenlerin çok daha fazlası yer alabilir. Bunların arasında aile içi ilişkilerdeki sorunlar, duygusal ihmaller veya istismarlar, düşük benlik saygısı, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri, aşırı empati duyma ve genetik yatkınlık gibi etmenler bulunabilir. Özellikle aşırı eleştirilme, reddedilme veya ihmal gibi olumsuz çocukluk ve gençlik deneyimleri, bireyin kendine olan güvenini zedeler ve duygusal olarak dışlanmış hissetmesine neden olabilir.

Bu sendrom, tekrarlayan davranışlar ve sınırlı ilgi alanları gibi belirtilerle de karşımıza çıkabilir. Bu durum, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirme yeteneğini etkileyebilir, kişisel ilişkilerde sorunlara yol açabilir; okul, iş ve diğer sosyal ortamlarda zorluklar yaratabilir; genel yaşamın refahını azaltabilir. Ayrıca çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasına da etki edebilir.

Üstesinden gelmenin yolları

Elbette hayvan istifleme davranışının ardında, bütün bu saydığımız nedenlerin çok daha fazlası yer alabilir.

Bu sendromun tedavisi, genellikle multidisipliner bir yaklaşım içerir ve bireyin spesifik ihtiyaçlarına, semptomlarına yönelik olarak kişiselleştirilmiş bir plan oluşturmak gerekir. Tedavi çoğunlukla eğitim, terapi ve destek hizmetlerini içerir. Ayrıca farmakolojik müdahale de gerekebilir. Eğitim programları bireyin iletişim becerilerini geliştirmeye, sosyal etkileşim yeteneklerini artırmaya ve günlük yaşam becerilerini kazanmaya odaklanır. Bilişsel davranışçı terapi, tekrarlayıcı davranışları ve rutinleri yönetmeye, duygusal düzenlemeyi geliştirmeye ve uygun sosyal davranışları öğretmeye yardımcı olabilir.

Ayrıca, aile eğitimi ve destek programları, aile üyelerinin bireyin ihtiyaçlarını anlamalarına, destek vermelerine ve etkili bir şekilde iletişim kurmalarına yardımcı olabilir. İlaç tedavisi bazen semptomların yönetilmesi konusunda yardımcı olabilir. Özellikle de obsesif kompulsif bozukluk (OKB), anksiyete ve depresyon gibi hayvan istiflemeye eşlik eden durumlar söz konusuysa. Tedavi, bireyin yaşam kalitesini artırmaya ve bağımsızlık düzeyini maksimize etmeye odaklanırken erken tanı ve erken müdahale genellikle daha iyi sonuçlar sağlayabilmektedir.