Eğitim Nereye Gidiyor?
Şimdi senin sevmediğin bir konudan bahsedeceğim. Her ne kadar sevmesen de hepimiz için bir gereklilik. Eğitim! Ama merak etme, bu, sıradan bir eğitim değil! Dijital eğitim! Dünya değişirken, her şey dijitalleşirken eğitimin yerinde sayacağını mı sandın? Hahah tabi ki hayır. Eğitim de değişiyor, dijitalleşiyor.
Mazide Kalmış Bir Eğitim
O kadar küçük değilsin sen. Görmüşsündür kara tahtayı, projeksiyon cihazını filan. Onlar eskide kaldı! Artık tahtaya ihtiyacın olmadan sadece küçücük bir cihaz ile dersi takip edebiliyorsun. Bu süreci tabii ki Coronavirus hızlandırdı. Dün sırada ders işlerken bir bakmışız bugün Zoom’dan ders işlemeye çalışıyoruz. Tabii başlarda bocaladıysak da zamanla alıştık. Peki, bu kadar yeni mi bu dijital eğitim?
Bugünün eğitimi: Dijital Eğitim
Dijital eğitim dediğimiz zaman benim aklıma direkt internet geliyor. zannediyorum ki senin için de öyle. Sosyal medya imkânları ile eğitim artık her yerde! Afrika’daki birisi ile Japonya’daki birisi aynı eğitimi alma imkânına sahip. Müthiş değil mi! Youtube vb. gibi birçok farklı platformda sosyal sorumluluk projesi olarak çalışan onlarca kuruluş var. Eğitimde fırsat eşitliği için adetâ gecelerini gündüzlerine katıyorlar. Bunların birkaçından bahsetmek istiyorum. Khan Academy, 2008 yılından itibaren onlarca farklı dersi, binlerce video ile anlatan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş. Dergiden sonra bak derim. Ee MIT Open courses desen var, Udemy gibi çok cüzi ücret isteyen platformlar var. Hepsinin mantığı aslında aynı. İnternet üzerinden sunulan video tabanlı eğitim videoları. Ama sana bir sır vereyim mi? Bunlar da geride kaldı. Daha da yenileri geliyor.
Geleceğin Eğitimi Nasıl Olacak? Şimdi gelelim dünden bugüne. Şu an dersler dijital olarak canlı veriliyor. Zoom gibi basit platformların yanında sana Harvard Üniversitesinde hayata geçen dijital sınıfı anlatayım. Öğretmen yine amfide, öğrenciler derse sanki bir amfide gibi direkt bağlanıyor. Tamamen profesyonel ekiple sanki canlı futbol maçı çekilirmişçesine bir emek var ortada. Hatta bu çevrim içi eğitimler sayesinde şöyle bir avantajımız da mevcut Sen Samsun’dasın, ben Hatay’da. Birebir konuşabiliyor, ders işleyebiliyoruz. Zaman ve mekândan tasarruf. Müthiş değil mi?
Haydi şimdi geleceğe gidelim! Bu anlattıklarımın hepsi teorik eğitim için geçerli, teorik eğitimde işe yarıyor. Peki, ya pratik eğitimde ne yapacağız? Şimdi sen helikopter kullanmak için tüm bilgileri öğren. Tüm kitapları oku, hatta ezberle. Helikopteri uçurabilir misin? Tabii ki hayır! Pratik yapman gerekecek. Hah! işte, bazı mesleklerin eğitiminde de bu geçerli. Mesela doktorluk.
İsviçreli (!) Bilim Adamları boş durur mu sence? Yine bir şeyler yapmışlar, planlamışlar. Ben de bundan bahsedeceğim sana. Bak bunu herkes bilmez. Sana kıyak olsun. Ortamlarda bahsedersen havandan geçilmez. Serious Games!
Serious Games
Türkçe manasını söyleyecek olursak “Ciddi Oyunlar”. Bu oyunlar aslında oynayanlara pratik edindirmek için yapılmış oyunlar. Peki, hangi alanlarda karşımıza çıkıyor? Sağlık, şehir düzenleme, mühendislik, politika, hatta ve hatta savunma ile askerlik. Düşünsene Call Of Duty oynayarak aslında askerlik için eğitiliyorsun. Biraz korkunç biraz da ilgi çekici değil mi? Tabii bunlar sadece ekran başında izleyerek öğrendiğin bir eğitim senaryosu sunmuyor sana. Bazılarının kendi konsolları var, bazılarının ise bambaşka kampüsleri, aletleri. Bir de AR denilen bir şey var.
Nedir Bu AR?
VR’ı bilirsin bence. Hepimiz o gözlükleri takıp illaki ya şakaya maruz kalmışızdır ya da birisine şaka yapmışızdır. Virtual Reality dediğimiz sanal gerçeklik olayını gözlüklerle yaşamıştık. Ama dünya o kadar hızlı değişiyor ki o bile eskide kaldı. Sen düşün!
AR ise Augmented Reality olarak geçiyor. Artırılmış gerçeklik olarak Türkçeleştirmişiz bunu. Hani VR gözlüklerde her şey üç boyutlu olarak karşına çıkıyordu ya, işte bunda gözlüğe bile gerek yok. Kitap sayfalarını kameraya okuttuğun anda karşına bir kalp çıkıyor mesela. Eğer tıp öğrencisiysen döndürüyorsun kalbi, inceliyorsun tüm damarları. Burada bir iltihap var, diyorsun. Hooop! Artık pratisyen hekim olarak başlayabilirsin belki de.
3D Yazıcıların Devri
Fotokopi çıktısı almışsındır illaki. Tamam, artık hiç gerek yok, her şeyi elektronik postalar ile hallediyoruz ama bazen de çıktı almamız gerekiyor. Bu sefer 3 boyutlu çıktı alacağız. Peki, nasıl mı?
3D yazıcılar ile şu an hayalinde ne varsa gerçeğe dönüştürebiliyorsun. Evet, şaka yapmıyorum. Her şeyi! Lazım olan şeyler, 3D yazıcı, filament ve biraz da tasarım bilgisi. Hatta tasarım bilgisi bazen şart bile değil. “Thingiverse” adlı siteden yüzlerce hatta binlerce hazır tasarım bulabilirsin. Bu tasarımları 3D yazıcıya hafıza kartı ile attığın zaman saatler içerisinde elinde bir diş protezi olabilir. Bina maketi olabilir. Sen de artık okula gitmeden bir diş hekimi, mimar gibi pratikleri yapabilirsin. Aman, “Bunları yaptığım zaman diş hekimi oldum,” deme. Diploma almadan böyle bir şey olmaz. Şunu anlamanı istiyorum. Artık önemli olan yetenek. Her şey, her an her yerde olabiliyor.
3D Yazıcılar Nasıl Çalışıyor?
Normal kâğıt baskı yaptığımız yazıcılar iki boyutlu çalışıyorlar. Bir kâğıdın üzerine sadece x ve y koordinatlarını kullanarak bir şeyler karalıyorlar diyelim. Bunun için biraz toner, bir de kâğıt. İş üç boyutlu yazıcıya geldiği zaman ise bize z koordinatı dâhil oluyor. Bu üç boyutta da çalışabilmemiz için bize makaralar, filament ve “hot end” dediğimiz sıcak bir uç eşlik ediyor.
Filament plastik gibi bir şey. Ama organik olanları da yok değil. Sıcak uç ile temas ettiği zaman eriyor ve döküldüğü tabakaya değdiği an soğuyor. Bu şekilde de katı bir baskı elde etmiş oluyorsunuz. Sakın ama sakın sıcak uca eliniz değmesin. Maazallah, yanarsınız. Kendinizin de sıfırdan bir 3D yazıcı yapabileceğini biliyor muydunuz? Yazımız çok uzamasın diye bunu başka bir yazıda ele alacağım. Söz veriyorum.
Bilginin Değeri Azalıyor mu?
Artık dünya dijitalleşiyor. Eğitime her an her yerde ulaşabiliyoruz. Bu da maalesef eğitimi küçümsememize, değerinin azalmasına sebep oluyor bazen. E haklıyız da biraz. Muz bir tane, muz değerli; muz çok, muz değersiz. Peki, ne değerleniyor? Yetenekler değerleniyor. Bu yetenekleri köreltmemeliyiz. Kendimizi sürekli eğitmeliyiz.
Nasıl olsa artık her yerden eğitime dahil olabiliyoruz.
Eğitim, eğitim, eğitim. Her şey eğitimden mi ibaret. Hiç zannetmiyorum. İlişkiler de bir o kadar önemli. Evet, eğitim dijitalleşiyor ama sosyal ilişkilerimiz zayıflıyor biraz. Bunun da önüne geçmeliyiz bir taraftan. Belki gün gelir okullar sadece teneffüsleri geçirdiğimiz bir yer olur, insanlarla tanışmak için gittiğimiz eğlence parkları olur. Sonuçta ekranı açıp kulaklığımı taktığım an dersteyim artık.
Yazan: Verhale. Boğaziçi Üniversitesi İşletme 2. Sınıf Öğrencisi.