Dijital nezaket hakkı

YUSUF MERİÇ
Abone Ol

Dijital iletişimin hızla yayılması sürekli erişilebilir olma beklentisini artırırken, beraberinde yeni bir çağın davranış kurallarını da getiriyor. Israrlı takibin siber şiddetin bir biçimi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gül Esra Atalay’a dijital nezaket hakkımızın sınırlarını sorduk.

1- Sanal dünyanın görgü kuralları olarak adlandırılan “netiket” kavramı ve kapsamı nedir?

Son yıllarda dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla diğer insanlarla dijital mecralarda, sosyal medyada karşılaşmaya, tanışmaya başladık. Sosyal ilişkilerimizi bu mecralardan yürütüyoruz. Dolayısıyla burada da birtakım davranış kuralları, sosyal normlar gelişmeye başladı. Dijital teknolojiler yoluyla iletişim kurarken de nezaketi elden bırakmamak, iyi bir imaj yaratmak, doğru etkiyi bırakmak ve her şeyden önemlisi, diğer insanlarla iyi ilişkilerimizi devam ettirebilmek için önem taşıyor. “Netiket” sözcüğü, çevrimiçi ağları anlatan net ve görgü kuralı anlamına gelen etiket (etiquette) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Netiket bu anlamda günümüzde son derece önemli.

2- Her an ulaşılır olmak avantaj mı, dezavantaj mı?

Birine istediğimiz bir anda, günün her saatinde, oturduğumuz yerden ve onun nerede olduğu fark etmeksizin bir mesaj gönderebiliriz, e-posta yollayabiliriz. Bu birçok açıdan avantaj olarak görülse de dezavantaja dönüştüğü, insanları rahatsız ettiği ve kabalık olarak algılanabildiği durumlar da var. Dijital iletişimin imkânlarını kullanırken sırf yapabiliyoruz diye, başka hiçbir faktörü düşünmeden, hesaba katmadan diğer insanlara istediğimiz her an ulaşamaya çalışmak, mesaj atmak, aramak, bazen de e-posta atmak “netiket” açısından doğru bir davranış olarak görülmüyor.

3- Bir de görüntülü görüşme konusu var. Her talep edenle bu tür bir iletişim kurulmalı mı?

Karşı tarafla samimiyetimizin düzeyi, günün hangi saatinde olunduğu, konunun ne derece önemli olduğu gibi faktörleri hesaba katmak gerekiyor. Görüntülü görüşme talebi taraflarca önceden mesaj yoluyla teyit edildikten sonra yapılabilecek bir şey. Samimiyetiniz olmayan birini aniden görüntülü aramak, haber vermeden misafirliğe gitmeye benziyor.

Birine istediğimiz bir anda, günün her saatinde, oturduğumuz yerden ve onun nerede olduğu fark etmeksizin bir mesaj gönderebiliriz, e-posta yollayabiliriz.

4- Sürekli erişilebilir olmak özel yaşamı sekteye uğratır mı?

Eğitim hayatımız ve özel yaşamımız normalde mekânsal ve zamansal olarak birbirinden ayrıdır. Fakat dijital teknolojilerle her an ulaşılabilir olduğumuzda, akşam geç saatlerde bağlantılı olduğumuz kişiler bize ulaşabiliyor. Çeşitli amaçlarla whatsapp gruplarından ya da özelden yazılabiliyor. Dolayısıyla dinlenmeye çekilme ya da özel yaşamımızla ilgilenme eskisi kadar rahat yapabildiğimiz bir şey olmaktan çıktı.

5- “Israrlı takip bir siber şiddet biçimidir,” diyorsunuz. Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?

Eğer sınırlar sürekli olarak ihlal ediliyorsa, bireyler olur olmadık zamanlarda aranıyor ya da sosyal medya, mesajlar ve maillerle rahatsız ediliyorsa bir noktadan sonra bu “ısrarlı takip” olarak adlandırılan siber şiddet biçimine de yaklaşabilir. Bir tür tacize dönüşüyorsa bu durumda yaptırım gerekliliği doğabilir. Bu noktada artık “irtibatı kesme hakkı” diye yeni bir kavram ortaya çıkıyor. Bu hak talebi, dijital iletişim araçlarıyla ilişkide dengeyi sağlamak ve özel yaşam sınırlarını korumak için çok önemli ve önümüzdeki yıllarda çok daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.

Katkınız için çok teşekkür ederiz hocam.