Dijital demans ve zihnimizi koruma yolları

FİLİZ USLU
Abone Ol

Teknolojinin beynimiz üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin ortaya çıkardığı dijital demans (bunama) gençler arasında hızla yayılıyor. Günümüzde insanlığı pençesine almış bu salgının girdabına kapılmamanın ilk adımı farkındalık geliştirmekten geçiyor.

Teknolojinin gelişmesi, şüphesiz hepimizin hayatını değiştirdi. Hatta artık elektronik cihazları kullanmadan bir günü geçirmek neredeyse imkânsız hale geldi. Hızlı dijital inovasyon, tamamen teknoloji merkezli yaşam tarzını mümkün kılıyor. Elektronik cihazlar, hayatı sayısız açıdan daha kolay, daha verimli ve daha rahat hale getirmiş olsa da dijital teknolojinin aşırı kullanımı yarardan çok zarara neden oluyor.

Hafızanın yok oluşuna doğru!

Nevada Üniversitesi Hafıza Laboratuvarı’nda çalışan psikoloji doçenti David Copeland, “Artık insanlar bilgiyi aklında tutmamayı tercih ediyor. Çünkü bu verilere cihazlarıyla kolayca erişebileceklerini biliyorlar,” diyor. Hafıza, hatırlama, bellek, gelenek gibi insanı insan yapan hasletlerin gerilemesine ve zamanla yok olmasına yol açabilecek tehlikeli bir gidişat değil mi bu sizce de? Mesele yeni değil. 2016 yılında yapılan bir araştırma, gençlerin her türlü bilgiye çevrim içi olarak ulaşabilme konforuna sahip olmasını bilgiyi belleğe kaydetme ihtiyacını ortadan kaldıracağı sonucuna varmıştı. Durum böyleyse teknolojiyi harici bellek kaynağı olarak kullanmak, istemeden de olsa öğrenme çabasının azalmasına yol açacaktır.

Teknolojik cihazlarla bağımlılık ilişkisi geliştirdiğimizde bir konuya odaklanmak yerine, genellikle zamanla yarışarak bir görevden diğerine geçeriz. Bu da muhtemelen görevlerimizin hiçbirini tam olarak yapamamamıza yol açar. Gençler üzerine yapılan güncel araştırmalar, dijital medyayı düzenli olarak çok sık kullanmanın dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, zihin karışıklığı ve konsantrasyon eksikliği gibi semptomlar ortaya çıkardığını söylüyor. Ayrıca internet bağlantılı cihazlara olan bağımlılığımız, Alman sinir bilimci Manfred Spitzer tarafından bilişsel yeteneklerdeki azalmayı tanımlamak için bulunmuş bir kavram olan “dijital demans”a yol açıyor. Spitzer, ekran bağımlılığının beyin sağlığımıza önemli ölçüde zarar verdiğini ve ilerleyen aşamalarının doğal yaşam ritmimizi bozacak kadar ciddi sonuçlara doğurabileceğini savunuyor.

Dijital çağın patolojileri

Piyasadaki çok sayıda uygulama sayesinde cihazlar, günlük hayatınızın stresini azaltabilir ve can sıkıntısını ortadan kaldırabilir.

Konuya bir bütün olarak bakıldığında, teknoloji bağımlılığının bilişsel yeteneklerimiz üzerinde pek çok olumsuz etkisi olduğu görülüyor. Peki hemen hepimizin geleceğini tehdit eden dijital çağın hayatımıza soktuğu yeni kavramlar neler? Konumuzla ilgili kavramları açıklama getirerek yazımızı çeşitlendirelim. Dijital ortamlarda işe yarayan ya da yaramayan birçok veriyi biriktirmek “dijital istifçilik, ebeveynlerin rıza bildiremeyen çocukların görüntülerini sosyal ağlarda bilinçsizce paylaşmasına “sharenting”, sosyal ortamlarda hayatı kaçırma korkusuna “FoMO”, teknolojik cihazlardan uzak kalma endişesine “nomofobi” adı veriliyor. Dijital teknolojinin her türden yanlış ve aşırı kullanımı ise “dijital demans”a yol açıyor.

Günümüzde düzenli internet kullanan gençlerin yüzde 90’ından fazlasını nomofobiye yakalanma potansiyeli taşıdığı söylersek sanırım konun ciddiyetini biraz daha idrak etmiş oluruz. Artık gençler, telefonları, tabletleri ya da dizüstü bilgisayarları yanlarında olmadan ya da internetin çekmediği bir yere gitmek istemiyor. Böylesi bir salgının önüne geçmenin yolu ise insanı cihazsız kalma korkusuna götüren nedenleri bilmekten geçiyor.

Dünya genelinde yaklaşık yedi milyar akıllı telefon bulunuyor ve bu rakam sekiz milyarlık küresel nüfusun yaklaşık yüzde 85'ini oluşturuyor. Bir akıllı telefonun yapabileceği farklı işlevleri düşündüğünüzde, bu kadar popüler olmaları pek de şaşırtıcı değil elbette. Piyasadaki çok sayıda uygulama sayesinde cihazlar, günlük hayatınızın stresini azaltabilir ve can sıkıntısını ortadan kaldırabilir. Hatta yapay zekâyı kullanarak yakın zaman öncesine kadar hayal bile edemeyeceğiniz pek çok şeyi yapabilirsiniz.

Mobil oyunlar, uzun tren yolculuklarında ve yalnız geçirdiğiniz gecelerde eğlenmenizi sağlayabilir. Liste sonsuz ve bu da sorunun bir parçası… Farkında olmadığımız şey, akıllı telefon uygulamalarının çoğun daha fazla ekranlarda kalmamızı sağlamak üzere tasarlanmış olduğudur. Ortalama bir insanın her gün dijital ekranlarda üç saatten fazla zaman geçirdiği düşünüldüğünde, bu cihazlar gerçekten faydalı olanın çok ötesine geçiyor. Teknolojik aletleri sınırlı kullanıp neden tercihimizi zinde olmak, yeni dostluklar kurmak ve yolculukların bize sunduğu güzelliklerin tadını çıkarmak için kullanmak istemeyelim ki?

Sonsuz içerik okyanusu

Sosyal medyada neler olup bittiğini görmek için “göz atmak” ile başlayan süreç, zihninizi yormaktan öte hiçbir işe yaramayacak içeriklerde kaybolmanıza neden olabilir. Haberler, gönderiler ve videolar, ilginizi canlı tutmak için siz ekranı kaydırdıkça otomatik olarak önünüze çıkar. Gördüklerinizin daha önce etkileşimde bulunduğunuz gönderilerle benzer olmasını sağlayan algoritmalar nedeniyle kendinizi ekrana bakmaktan alıkoyamayabilirsiniz. Gençlerin TikTok’ta günde ortalama 90 dakikasını geçirmesi bunun kanıtı sayılabilir.

Ortalama bir insanın her gün dijital ekranlarda üç saatten fazla zaman geçirdiği düşünüldüğünde, bu cihazlar gerçekten faydalı olanın çok ötesine geçiyor.

İnternette paylaştığınız bir şey takipçilerinizden çok sayıda beğeni ve yorum aldığında, hissettiğiniz o sevince muhtemelen aşinasınızdır. Bu duygu, sizi daha fazla beğeni almaya teşvik eder. Bu sosyal onay, beyninizin dopamin salgılamasına yol açarak dijital bağımlılığı yollarını açan karmaşık bir ödül sistemini tetikler. Durmak bilmeyen bildirimler de ekran bağımlılığına kapı aralayan etmenler arasında yer alıyor. Bildirimler bir yere kadar faydalı olabilirken, sosyal medyada takip ettiğiniz birinin yeni paylaşımını hatırlatan bir bildirim almanız, sizi saatler kaybetmeye, yani tekrarlayan bir dopamin döngüsüne götürebilir.

İster güncel dizileri art arda izlemek ister en sevdiğiniz tatil beldesinin fotoğraflarında kaybolmak olsun, akıllı cihazların günlük stresten kaçmak için heyecan verici bir içerik vaat ettiği inkâr edilemez. Günün getirdiği olumsuz duygulardan uzaklaşma ve daha fazla dopamin salgılama ihtiyacı bu kaçışınızı kolaylaştırabilir. Bu durum, kafa dağıtmak, stres atmak ve eğlenmek için en kolay yöntem olsa da sizi gerçek hayattaki heyecanları kaçırmaya, konsantre olmakta zorlanmaya ve üretkenliğinizi düşürmeye sevk edebilir.