Dâhi ve mucit insanların ortak özelliği: Ototelik kişilik

BEYHAN BUDAK
Abone Ol

Şu anda hayatını oluşturan davranışları düşündüğün zaman, bunların kaçını sadece kendin için, kaçını mecbur olduğun için yapıyorsun? Birçok insan sadece mecbur olduğu şeyleri yaptığı için, hayattan aldığı lezzet daha az ve hem hayata hem de diğer insanlara karşı hissettiği duygu öfkeli olabiliyor. Elbette Türkiye gerçeklerinden haberdarım. Ekonomik zorluklar, iş konusunda sıkıntılar derken insanın sadece kendi istediği şeyleri yapması, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada mümkün değil.

Ama yaptığın şeylerin tamamı mecbur olduğun şeylerden oluşuyorsa bunu sadece ülkenin durumuyla açıklamamız mümkün değil. Bu biraz da senin tercihlerin ve konfor alanından çıkmamanla da ilgili. İşte burada tarihe iz bırakmış dâhi insanların ortak özelliklerinden biri olan ototelik kişilik özelliklerinden bahsedeceğim. Bu insanların kimi savaş dönemlerinde yaşamış, kimi ciddi hayat zorlukları ve aile sorunlarıyla uğraşmış. Ancak buna rağmen kendi tutkularının peşinden gitmekten vazgeçmemiş.

Ototelik kişilik, öz anlamındaki oto ve hedef anlamındaki telos olan iki Yunanca sözcükten ortaya çıkmıştır. İlk defa Macar psikolog Mihaly Csikszentmihalyi tarafından dile getiriliyor. Kendisi ve ailesi 2. Dünya Savaşı’ndan çok fazla etkilenmiş ve hayatta, dış dünyada olanlardan daha büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu ifade etmiş. Ototelik kişiliğe sahip olan insanlar için ödül, yapılan işin bitiminde ortaya çıkan sonuç değil işin kendisidir. Kişi uğraştığı işi yaparken inanılmaz keyif alır, zamanın dertlerinden bile kurtulmuş hisseder. Bu kişilik yapısındaki insanlar konfor alanında durmak yerine her zaman çözebilecekleri problemlerle uğraşmayı seçerler. Ama burada bir ayrım yapmak gerekiyor; bu insanlar uğraşacakları problemlerin seçiminde gerçekçi olurlar. Sıkılacakları kadar kolay, çözemeyecekleri kadar zor problemlerle uğraşmazlar.

Ototelik kişiliğin bir diğer özelliği ise sevdikleri o işle uğraşırken zaman kavramı ortadan kalkar. Aslında birçok insan çocukluk zamanında buna benzer deneyimler yaşamıştır. Oyun oynarken, arkadaşlarıyla beraberken bir bakmış hava kararmış, akşam olmuş. Ancak yetişkinliğin oyunbozanlığı ve sorumluluklarıyla birlikte zaman bir taksimetre gibi çalışmaya başlar ve birçok insanın modu, bitse de gitsek şeklindedir. Bir diğer özellik ise sebat ve meydan okumanın kusursuz birleşimidir. Meydan okuma noktasında bence toplum olarak pek bir eksiğimiz yok. Ancak iş, o meydan okuduğumuz konuda sebat göstermeye gelince orada sınıfta kalıyoruz. Sanırım büyük bir hevesle başlanmış ancak ilk zorlukta bırakılmış hayallerin bırakıldığı bir çöplük olsaydı kocaman bir şehirlik alanı kaplayabilirdi. Zorluğun içinde kalıp, devam etme konusunda istikrar gösterince, insan uğraştığı konudan çok daha büyük bir haz alıyor.

Ve son olarak bu kişilik özelliğine sahip insanlar tamamlanmış hissediyorlar. Bir eve, arabaya sahip olunca değil; içinde bulunduğu anda yaptığı işten keyif aldıkça var olduğunu ve anlamlı bir yaşam sürdürdüğünü düşünüyor. Mecburiyetler içinde geçen yılların ardından, küçük de olsa kendinize bir alan açmanızı öneriyorum, sadece o işi yapmaktan keyif aldığınız için yaptığınız uğraşlarınız olsun. Kendine iyi davran, görüşmek üzere.