Büşra'nın mübaşirle ne ilgisi var
Üniversite tercihi yaparken eğitim fakültelerinin arasına, sonlara doğru, hem gelmesine mutlu olacağım hem de gelmesinden korktuğum bir bölüm yazmıştım: Hukuk. İkinci tercihim geldiğinde, Gazi Üniversitesini kazandığımda lineer cebir, diferansiyel, analitik geometri derslerine gelip giderken Ankara'nın en büyük adliyesinin önünden geçiyordum ve bilin bakalım neyi fark ettim. Dava ile uzaktan yakından alakamız olmasa bile bazı mahkemeleri izleyebileceğimizi. Ben de bu fırsatı kaçırmadım, bir kafeye bir arkadaşımla birlikte kahve içmeye uğrar gibi adliyeye uğramaya başladım.
Koridorlarda dolanır, gözüme bir dava kestirir ve izlemeye girerdim. Bu bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Tabii arkadaşlarımın aklına da benim hakkımda bazı sorular kazandırdı. Hâlâ her görüştüğümüzde "Tuğba böyle garip şeyler yapmayı bıraktın mı?" derler. Susarım.
Mahkeme Arapça kökenli bir kelime ve hükmetmekten geliyor. Hükmetmek de hükümden. Hüküm yargı demek. Hükümdar da hükmeden. Hatta hekim ve hakimin de konuyla yakından ilişkisi var. Hekim hakimden geliyor. Hakim de bilen, filozof, ehil anlamında. Onun da köküne inersek hikmet. Hepsi birbirine çok güçlü şekilde bağlı. Yani mahkemeden ve hükmeden kimseden hikmetli kararlar almasını beklememiz boşuna değil.
Bilirsiniz mahkemelerde duruşmaya girecek olanlara ve tanıklara mübaşirler seslenir. Mübaşir de Arapçadan dilimize geçmiş. Şu an farklı manada kullansak da aslında iyi haber getiren, müjde veren kişidir. Büşra mı? O müjde demektir. Büşra müjde, mübaşir de müjdeyi bize getiren kimse.
O zaman mevzuyu şöyle bitirelim: Hayatımızın her anında “büşra”mızı ve mübaşirimizi bekleriz.
Tuğba Coşkuner / Eğitimci-Yazar-Editör