Bu da mı moda?
Her şey modaysa aslında hiçbir şey moda değildir
Moda! Bu kadar çok konuşulan ancak gerçekten ne olduğu üzerine en az düşünülen kavramlardan biri. Çerçevemiz “modern dünya” olduğunda ise, bu kavram artık hiçbir sınırı olmayan, her şeyi kapsayan bir alanı içine almaya başladı. Ancak mesele şu: Her şey modaysa aslında hiçbir şey moda değildir. Size bunun en iyi şekilde gösterildiği bir sosyal deneyden bahsedeceğim.
Paris Moda Haftası’na damgasını vuran bir kot tasarımı düşünün. Tasarımcısı etkinliklerin başköşesinde ağırlanıyor, modeller-fenomenler o kotu giyiyor, moda yatırımcıları kotun tasarımcısını başka etkinliklerde de ağırlamak istiyor. Her şey mükemmel! Yalnız bir şey dışında: Böyle bir kot markasının ve tasarımcısının aslında olmaması. Vice News’ın başarılı muhabiri Oobah Butler, 2018 yılında bir karar alıyor. Moda dünyasının zirvesi olan Paris Moda Haftası’nı trollemek! Butler bu iş için öncelikle yerel pazarları gezerek bilinmeyen bir markanın ucuz bir ürününü arıyor ve buluyor. İsmi Georgio Armani’yi andıran bu marka: Georgio Peviani.
Butler, öncelikle bu marka adına bir site açıyor. İnternetten bulduğu birkaç fotoğrafı koyuyor. Ardından bu marka adına bir kart bastırıyor. Sonrasında ise pazar tezgahından markaya ait bir seri kot alıyor ve Paris’in yolunu tutuyor. Georgio Peviani adında meşhur bir marka varmış ve kendisi de o markanın baş tasarımcısıymış gibi davranarak etkinliklere giriş kartı alıyor. Katıldığı etkinliklerde herkese kendi uydurduğu kartını dağıtmaya başlıyor. Ve Georgio Peviani yerel bir pazardan çıkıp dünyanın en büyük moda etkinliklerinden birinin parçası hâline geliyor. Ne kadar ileri gidebileceğini merak eden Butler, moda haftasına katılmış bir modeli kotunu giymeye ikna ediyor. İtalya’dan Fransa’ya kadar dükkan sahibi onlarca kişi Georgio Peviani kotlarını mağazasında satmak istiyor. Instagram fenomenleri markayı paylaşmaya başlıyor. Butler’ın e-mail adresi kısa sürede Georgio Peviani markasını etkinliğine davet etmek isteyenlerle doluyor. Paris Moda Haftası’nı trolleyen Butler, Georgio Peviani markasının gerçek üreticisini merak ediyor ve aramaya başlıyor. Adını internete yazıyor ve 3 sayfa geçtikten sonra bir şeyler bulabiliyor. Londra’da sokak arasın da 30 yıldır kot üretimi yapan küçük bir dükkan. İşletmecisi Zambia göçmeni Adam Asmal. Butler, pazardan aldığı bir kotla ve bastırdığı uydurma bir kartvizitle Paris Moda Haftası’nın ünlü modacısı, partilerin aranan ismi, moda zirvesinin genç yeteneği hâline geliyor.
Kısacası, normalde Paris Moda Haftası’na gidenler ne yapıyorsa onu yapıyor. Altı boş şekilde biçilen maddi ve manevi değerlerle kendi içinde bir külte dönüşmüş modern moda dünyasını, bir pazar kotu ve bir uydurma kartvizitle ifşa ediyor. Eleştirmenlerden moda yatırımcılarına, etkinlik sahiplerinden fenomenlere kadar ne denli kof olduğunu, ortada ince zevk ve kalite adına hiçbir şeyin bulunmadığını kanıtlıyor.
Peki şaşırdık mı? Hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gereken bir cümle var: “Bugün, güzel ve değerli olan her şey, popüler kültüre hakim bir azınlığın saldırısı altında”. Bu, moda dünyası için de böyle. Popüler modaya öncülük eden markaların defile ve tanıtımları, son yıllarda bir kıyafet tanıtımından çok, insanları iğreti eden ritüelleri andırmaya başladı. Podyumlar kendisinin kesik başını taşıyan mankenlerle, şeytanı sembolize eden kıyafetlerle, görüntü olarak insandan uzaklaşmış plastik makyajlarla doldu. Moda tasarımcısından moda eleştirmenine, etkinlik yöneticilerinden fenomenlere kadar uzanan bir saadet zinciri, kendi oluşturduğu, estetikten ve emekten yoksun sanal dünyada, daha çirkin, daha estetikten uzak ne üretebiliriz diye yarışıyor. Bunu ise insanlığa “moda” olarak sunuyor.