Bir şehir tasavvur ediyorum

OSMAN TURHAN
Abone Ol

Dünyadaki asıl gayemi ve yaratılışımdaki ulvi manayı kavrayabileceğim mekânlar toplamından müteşekkil bir şehir tasavvur ediyorum. Yaşadığı şehrin karakterini, vizyonunu ve hatta ahlakını şekillendirdiğini bilen ve bu sebeple nerede, nasıl yaşadığına önem veren insanların hüküm sürdüğü bir şehir. Yıllar sonra dönüp baktığımda, çocukluk hatıralarımın izlerini görebildiğim, günlük hayatıma devam ederken çevremde olup bitenleri fark edebildiğim bir şehir.

Bir şehir tasavvur ediyorum, mimarisi güzel ahlak referansı ile çizilirken, estetiğin ve teknolojinin avantajlarının da ihmal edilmediği bir şehir. Tefekküre imkân veren, sakin bir yürüyüşle hiçbir engelle karşılaşmadan baştan başa gezebileceğim, buram buram tarih kokan güzel bir şehir. Zamanın âdeta durduğu, insanlarını saatlerin kovalamadığı bir şehir. Azimle ve alın teriyle çalışıp ekmek parası kazanan, cömertliği yiğitlikle bir tutan güzel ahlaklı insanların yaşadığı; niteliği ve zarafeti tartabilecek kalbî derinlikten mahrum, idareci rolü oynayan kaba insanların estetikten uzak ucube yapılarının olmadığı, hayata kolaylık ve hız kazandırma iddiasıyla şehrin orta yerine dikilen ama aslında insanı yoran beton kulelerin olmadığı; taşı, toprağı, mavi gökyüzünü ve yüksek ağaçları seven incelikli insanların hüküm sürdüğü bir şehir. Geleneksel mimarimizi taklit etmek yerine takdir eden, güncel ihtiyaçlara göre onu geliştiren, yorumlayan, yeni estetik değerlerle şekillendiren idealist gençlerin yaşadığı bir şehir.

Gelecek nesillerin tasavvuruna uygun, insanı, hayvanı ve doğayı başının üstünde gören bir şehir.

Bir şehir tasavvur ediyorum; Kur’an-ı Kerim’in, “Bak, her şeye, göğe, yıldıza, güneşe, yere, toprağa, her şeye bak!” emrini baş üstünde tutarak çağının sorunlarına çözüm arayan nesillerin yaşadığı bir şehir. Batı’nın mimari anlayışını kutsayarak marifet gibi ucube gökdelenleri getirip şehrimizin kalbine saplayan müteahhitlerin ve mimarların olmadığı bir şehir. İnsan ölçeğinden uzak, ziyaret edenleri yoran ve hatta yutan aşırı büyük alışveriş merkezlerinin olmadığı bir şehir. Sadece teknolojiyi, hızı ve şatafatı öncelemeyen; “Yavaş şehir” tasavvurunun aslında kendi öz kültürünün doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan tasarımlar bütünü olduğunu bilen insanların yaşadığı bir şehir. İslamiyet’i bilmekle kalmayıp layıkıyla yaşayan genç mimarların sokak sokak, mahalle mahalle çizdiği; mahremiyetin olmazsa olmaz bir esas olarak hesaba katıldığı; bizleri her köşe başında estetik evlerin, şadırvanların ve camilerin karşıladığı, evlerin ağaçlardan yüksek yapılmadığı, kolay ulaşılabilir ve görülebilir kabristanları, sosyal ihtiyaçlar ve toplumsal paylaşımların rahat gerçekleşebileceği nezih bir şehir. Estetiği, iyi ahlak ve maneviyat temelinde harmanlayarak hayatı güzelleştiren bir şehir.

Gelecek nesillerin tasavvuruna uygun, insanı, hayvanı ve doğayı başının üstünde gören bir şehir. Göç edemeyen kuşlar için barınaklar, serçeler için evlerinin duvarlarına mini saraylar inşa eden, yaralı hayvanlar için şifahaneler kuran merhamet abidesi insanların yaşadığı bir şehir.

Bir şehir tasavvur ediyorum, masmavi göğünde yarısı gümüş, yarısı köpük, yarısı balık yarısı kuş olan süt beyaz martıların uçuştuğu, kubbelerde güvercinlerin, avlularda kedilerin, saçaklarda kırlangıçların, dallarda serçelerin, gökyüzü mahallesinde ise yıldızların yaşadığı bir şehir. Yaşlı ve yaslı camilerinin artık ağlamadığı, üstelik günün her vakti gelen vefalı dostlarını tebessümle kucaklayıp alınlarından öptüğü bir şehir. Yorulup soluklandığım her sokakta bir çeşme; cümle musluklarından bedene şifa buz gibi su akarken kimi ihtiyaç sahiplerine de süt akan cömert bir şehir.

Bir şehir tasavvur ediyorum, minarelerinde ilahi çağrının gür sesinin yükseldiği, kutlu sancağı sinesinde muhafaza eden selatin camilerinin ayakta tuttuğu kutlu bir şehir. Medreselerinin ahşap direklerinin diplerinde sadakati temsil eden, ruha ve kalbe deva karanfillerin filizlendiği bir şehir. Yeditepe üstünde boylu boyunca uzanan, zamanı ve mekânı aşıp gelmiş, gecesi sümbül, gündüzü yasemin kokan, çiçeği altın yaldız, suyu telli pullu bir şehir tasavvur ediyorum.