Tolstoy’a İlham veren Anadolu kökenli mezhep: Pavlakilik
HABER MASASI
Pavlakilik, Anadolu’nun doğusunda, başlangıçta Ermeni nüfus arasında görülen fakat Trakya’ya doğru yayıldıkça Slavlar ve Türkler arasında da etkin olan bir Hıristiyan mezhebidir.
Roma Anadolu'sunda 4. yüzyıldan itibaren parlamaya başlayan Hıristiyanlığın kaderi daima emperyal otoritenin kaderi ile iç içe olmuştur. Her 2 unsur da büyük oranda imparatorluğun içindeki etnik ve sınıfsal/siyasal yapılarla, imparatorluk dışındaki diğer emperyal güçler -özellikle İran ve İslam uygarlıkları- tarafından şekillendirilmiş ve yönlendirilmiştir. İmparatorluk merkezinin hangi Hıristiyanlık akımlarının Ortodoks, hangilerinin heterodoks olduğunu ilana sevk eden temel dinamik de bu kaygıların yol açtığı konjonktürler olmuştur. Bu bağlamda, Roma Anadolu'sunun en problemli coğrafyası bugünkü Türkiye'nin doğusunda kalan topraklardır.
İmparatorluğun içinde kalan bu coğrafyada temel etnik mesele, halkın büyük oranda Arap, Ermeni, yerel halklar (Kürt, Arami vb.) gibi Grek ve Latin topluluklardan farklı oluşlarının yarattığı gerginliklerden kaynaklanır. Şüphesiz bu halkların imparatorluk merkezi tarafından ekonomik olarak dışlanması ve bölgede egemen feodal beyler tarafından sömürülmesinin yol açtığı ekonomik-siyasal sıkıntının etnik bilinçlerin güçlenmesine katkıda bulunduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Dışlanan halkların merkezden kaçışı da, büyük oranda, resmî görüşü reddeden heterodoks inançlara olan eğilim ile sembolize edilmiştir. Böylece ezilen topluluklar heterodoks addedilen inançlara sarılarak merkezi otoriteye alternatif bir karşılık verebilmişlerdir.
Tam bu noktada, Roma Anadolu'sunda Hıristiyanlığın neredeyse bütün komplikasyonlarını gösteren, etkin ama ne yazık ki çok az bilinen bir mezhep ortaya çıkar: Pavlakilik. Pavlakiler Anadolu'nun doğusunda, başlangıçta Ermeni nüfus arasında görülen fakat Trakya'ya doğru yayıldıkça Slavlar ve Türkler arasında da etkin olan bir Hıristiyan mezhebidir. Kafkaslara doğru çıktıkça bazı Rus ve Kafkas halklarını da etkileyen Pavlakiler, muhtemelen Tuna Nehri üzerinden İç Avrupa'ya yayılıp Protestanlığın zeminini oluşturacak birtakım tarikatsal yapıları şekillendirmişlerdir.
Tek tanrıcı, teslisi kabul etmeyen, İsa'nın tanrılığını reddedip Hıristiyan teolojisinde adoptionizm (İsa'nın Tanrı tarafından seçilmiş olduğu ama Tanrı olmadığı inancı) denilen ekolün sürdürücüsü mahiyetinde bir inanç biçimini oluşturan Pavlakiler, geçmişi aşağı yukarı 300 yıllarına kadar çıksa bile mevcut haliyle 7. yüzyılda görünmeye başlamış bir mezhebin mensubudurlar.
Pavlaki adı muhtemelen Samsatlı Paul isminden gelir. Samsatlı Paul, 3. yüzyılda yaşamış önemli bir kilise babasıdır. (Samsat, bilindiği gibi bugün baraj suları altında kalmış olan, Malatya'nın antik yerleşim merkezlerinden biridir.) Samsatlı Paul, Yahudi-Hıristiyanlık dediğimiz, monoteist/tektanrıcı bir Hıristiyanlığın temsilcisidir. Palmira Kraliçesi Zennube/Zeynep'in de desteğiyle Antakya Piskoposu olur. Antakya'nın doğusunda etkili olan Paul'un görüşleri 600 yıllarından itibaren özellikle Ermeni nüfus arasında yayılır. Fakat bölgedeki Gregoryen Ermeniler ve Bizans Devleti tarafından baskı görünce 8. yüzyılın ortalarında Sivas yöresine doğru çekilirler.
Aynı yüzyılda bölgeyi ele geçiren Müslüman Emevi emirlerinin desteğini alınca, Divriği ilçesini başkent yapacak kadar güçlenirler. Özellikle Malatya emiri Ömer'in desteğiyle Divriği-Malatya hattında Müslümanlarla birlikte Bizans devletine karşı mücadele ederler. Mesudi, Şehristani gibi Müslüman yazarların Beyalike adını verdiği Pavlakiler, Müslümanların bölgede güç kaybetmesine paralel olarak Bizans devleti tarafından Balkan coğrafyasına yerleştirilmişlerdir.
Pavlakiliğin yansımaları
Bir kısım Pavlakiler, 900'lü yıllarda Doğu Beyazıt'taki Tendürek Dağı etrafında yoğunlaşır. Bu tarihten itibaren Tendürek Dağı'na nispetle Tonraki adıyla anılırlar. Buradan Gürcistan üzerinden Kafkasya ve Rusya'ya yayılırlar. Tonrakiler veya Pavlakiler Rusya'da D gibi daha saf Hıristiyanlık öngören Ortodoks tarikatlar oluştururlar. Balkanlara göçenler, Slav ve Türk halkları arasında yayılırlar. Trakya'da (Bosnalılar arasında yayılmış olan) Bogomilizm'in temeli Pavlakiler tarafından atılır. Şeyh Bedreddin'in ayaklanmasına katılanlar arasında Pavlakiler de vardır. Orta Avrupa içine gidenler, Waldeciler ve Mennonitler gibi ön Protestan gruplarına da katkıda bulunurlar.
Pavlakilerin inançlarına ait en temel metin, Hakikatin Anahtarı adı verilen, 19. yüzyıldan kalma bir risaledir. Kafkas Tonrakileri arasında keşfedilen bu metin, daha önceye uzanan bir geleneği yansıtır. Buna göre Pavlakiler tek tanrıya inanır. İsa sadece peygamber ve seçilmiş bir insandır; mevcut ibadetler ve sakramentler tamamen reddedilir. Daha Selefi bir Hıristiyanlık arayışı mevcuttur.
Pavlakilerin din adamları, tek sözüyle kalabalıkları peşinden sürükleyecek karizmaya sahip değildir. Dolayısıyla pek çok Pavlakinin 19. yüzyıldan itibaren Protestanlığa geçmiş olması şaşırtıcı sayılmaz.
Bugün itibariyle bakıldığında, son yüzyıldan beri Pavlakilerin izine rastlanmamaktadır. Geleneğin izini sürebildiğimiz en güçlü coğrafya, Balkanlardır. Özellikle Banat Bulgarları adıyla bilinen gruplar, Pavlaki özelliklerinin bir kısmını hâlâ taşırlar. Balkanlardaki Tonrak adıyla bilinen köylerde de kısmen gelenek devam eder. Rusya'da 'safa dönüş' hareketini içeren tüm gruplarda Pavlakilerin izini bulmak mümkündür.
Rusya'da Tolstoy yanlılarının oluşturduğu Tolstoyanlar da aslında Pavlakilerden esinlenmişlerdir. Tolstoy'un Hıristiyanlığı siyasal fikirlerle kompozetmesi üzerine oturan Tolstoyan (Tolstovodsky) hareketi Rusya'dan başlayarak, İngiltere ve Amerika'ya kadar uzanan Sosyalistçe bir Hıristiyan yorumdur. Avrupa ve Amerika'daki anarko- pasifist anarşist hareketler Tolstoyanlardan etkilenmişlerdir. Bize göre bu hareket Rusya'ya sızan Pavlaki grupların modern versiyonları arasındadır.
Türkiye'de özellikle Tunceli civarındaki Alevi kültürünün Pavlakyan gelenekle ilişkisini kuran yazarlar varsa da bu irtibat çok şüphelidir. Anadolu Aleviliği'nde Orta Asya izleri çok daha bildik bir şeydir. En fazla, bölgedeki birtakım Pavlakyanların Selçuklular döneminde Alevi kültüre geçmesiyle oluşan ortak bir temadan bahsedilebilir.
Pavlakiler erken Hıristiyan heterodoksisinin en ilginç örneklerinden biridir. Modern Hıristiyan heterodoksisini anlamak için Pavlakileri bilmek önemlidir. Öte yandan Balkanlardaki Osmanlı adaptasyonu için Pavlakilerin tarihi ciddi açılımlar sunar. Özellikle Balkanlardaki Banat Bulgarlarının Pavlaki kökeni bilinmektedir. Bu bölgelerde Osmanlılar ve Ortodokslaşmış Banat köylerinin ilişkisi incelenmeye değer çok ilginç bir konudur.
İmparatorluğun içinde kalan bu coğrafyada temel etnik mesele, halkın büyük oranda Arap, Ermeni, yerel halklar (Kürt, Arami vb.) gibi Grek ve Latin topluluklardan farklı oluşlarının yarattığı gerginliklerden kaynaklanır. Şüphesiz bu halkların imparatorluk merkezi tarafından ekonomik olarak dışlanması ve bölgede egemen feodal beyler tarafından sömürülmesinin yol açtığı ekonomik-siyasal sıkıntının etnik bilinçlerin güçlenmesine katkıda bulunduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Dışlanan halkların merkezden kaçışı da, büyük oranda, resmî görüşü reddeden heterodoks inançlara olan eğilim ile sembolize edilmiştir. Böylece ezilen topluluklar heterodoks addedilen inançlara sarılarak merkezi otoriteye alternatif bir karşılık verebilmişlerdir.
Tam bu noktada, Roma Anadolu'sunda Hıristiyanlığın neredeyse bütün komplikasyonlarını gösteren, etkin ama ne yazık ki çok az bilinen bir mezhep ortaya çıkar: Pavlakilik. Pavlakiler Anadolu'nun doğusunda, başlangıçta Ermeni nüfus arasında görülen fakat Trakya'ya doğru yayıldıkça Slavlar ve Türkler arasında da etkin olan bir Hıristiyan mezhebidir. Kafkaslara doğru çıktıkça bazı Rus ve Kafkas halklarını da etkileyen Pavlakiler, muhtemelen Tuna Nehri üzerinden İç Avrupa'ya yayılıp Protestanlığın zeminini oluşturacak birtakım tarikatsal yapıları şekillendirmişlerdir.
Tek tanrıcı, teslisi kabul etmeyen, İsa'nın tanrılığını reddedip Hıristiyan teolojisinde adoptionizm (İsa'nın Tanrı tarafından seçilmiş olduğu ama Tanrı olmadığı inancı) denilen ekolün sürdürücüsü mahiyetinde bir inanç biçimini oluşturan Pavlakiler, geçmişi aşağı yukarı 300 yıllarına kadar çıksa bile mevcut haliyle 7. yüzyılda görünmeye başlamış bir mezhebin mensubudurlar.
Pavlaki adı muhtemelen Samsatlı Paul isminden gelir. Samsatlı Paul, 3. yüzyılda yaşamış önemli bir kilise babasıdır. (Samsat, bilindiği gibi bugün baraj suları altında kalmış olan, Malatya'nın antik yerleşim merkezlerinden biridir.) Samsatlı Paul, Yahudi-Hıristiyanlık dediğimiz, monoteist/tektanrıcı bir Hıristiyanlığın temsilcisidir. Palmira Kraliçesi Zennube/Zeynep'in de desteğiyle Antakya Piskoposu olur. Antakya'nın doğusunda etkili olan Paul'un görüşleri 600 yıllarından itibaren özellikle Ermeni nüfus arasında yayılır. Fakat bölgedeki Gregoryen Ermeniler ve Bizans Devleti tarafından baskı görünce 8. yüzyılın ortalarında Sivas yöresine doğru çekilirler.
Aynı yüzyılda bölgeyi ele geçiren Müslüman Emevi emirlerinin desteğini alınca, Divriği ilçesini başkent yapacak kadar güçlenirler. Özellikle Malatya emiri Ömer'in desteğiyle Divriği-Malatya hattında Müslümanlarla birlikte Bizans devletine karşı mücadele ederler. Mesudi, Şehristani gibi Müslüman yazarların Beyalike adını verdiği Pavlakiler, Müslümanların bölgede güç kaybetmesine paralel olarak Bizans devleti tarafından Balkan coğrafyasına yerleştirilmişlerdir.
Pavlakiliğin yansımaları
Bir kısım Pavlakiler, 900'lü yıllarda Doğu Beyazıt'taki Tendürek Dağı etrafında yoğunlaşır. Bu tarihten itibaren Tendürek Dağı'na nispetle Tonraki adıyla anılırlar. Buradan Gürcistan üzerinden Kafkasya ve Rusya'ya yayılırlar. Tonrakiler veya Pavlakiler Rusya'da D gibi daha saf Hıristiyanlık öngören Ortodoks tarikatlar oluştururlar. Balkanlara göçenler, Slav ve Türk halkları arasında yayılırlar. Trakya'da (Bosnalılar arasında yayılmış olan) Bogomilizm'in temeli Pavlakiler tarafından atılır. Şeyh Bedreddin'in ayaklanmasına katılanlar arasında Pavlakiler de vardır. Orta Avrupa içine gidenler, Waldeciler ve Mennonitler gibi ön Protestan gruplarına da katkıda bulunurlar.
Pavlakilerin inançlarına ait en temel metin, Hakikatin Anahtarı adı verilen, 19. yüzyıldan kalma bir risaledir. Kafkas Tonrakileri arasında keşfedilen bu metin, daha önceye uzanan bir geleneği yansıtır. Buna göre Pavlakiler tek tanrıya inanır. İsa sadece peygamber ve seçilmiş bir insandır; mevcut ibadetler ve sakramentler tamamen reddedilir. Daha Selefi bir Hıristiyanlık arayışı mevcuttur.
Pavlakilerin din adamları, tek sözüyle kalabalıkları peşinden sürükleyecek karizmaya sahip değildir. Dolayısıyla pek çok Pavlakinin 19. yüzyıldan itibaren Protestanlığa geçmiş olması şaşırtıcı sayılmaz.
Bugün itibariyle bakıldığında, son yüzyıldan beri Pavlakilerin izine rastlanmamaktadır. Geleneğin izini sürebildiğimiz en güçlü coğrafya, Balkanlardır. Özellikle Banat Bulgarları adıyla bilinen gruplar, Pavlaki özelliklerinin bir kısmını hâlâ taşırlar. Balkanlardaki Tonrak adıyla bilinen köylerde de kısmen gelenek devam eder. Rusya'da 'safa dönüş' hareketini içeren tüm gruplarda Pavlakilerin izini bulmak mümkündür.
Rusya'da Tolstoy yanlılarının oluşturduğu Tolstoyanlar da aslında Pavlakilerden esinlenmişlerdir. Tolstoy'un Hıristiyanlığı siyasal fikirlerle kompozetmesi üzerine oturan Tolstoyan (Tolstovodsky) hareketi Rusya'dan başlayarak, İngiltere ve Amerika'ya kadar uzanan Sosyalistçe bir Hıristiyan yorumdur. Avrupa ve Amerika'daki anarko- pasifist anarşist hareketler Tolstoyanlardan etkilenmişlerdir. Bize göre bu hareket Rusya'ya sızan Pavlaki grupların modern versiyonları arasındadır.
Türkiye'de özellikle Tunceli civarındaki Alevi kültürünün Pavlakyan gelenekle ilişkisini kuran yazarlar varsa da bu irtibat çok şüphelidir. Anadolu Aleviliği'nde Orta Asya izleri çok daha bildik bir şeydir. En fazla, bölgedeki birtakım Pavlakyanların Selçuklular döneminde Alevi kültüre geçmesiyle oluşan ortak bir temadan bahsedilebilir.
Pavlakiler erken Hıristiyan heterodoksisinin en ilginç örneklerinden biridir. Modern Hıristiyan heterodoksisini anlamak için Pavlakileri bilmek önemlidir. Öte yandan Balkanlardaki Osmanlı adaptasyonu için Pavlakilerin tarihi ciddi açılımlar sunar. Özellikle Balkanlardaki Banat Bulgarlarının Pavlaki kökeni bilinmektedir. Bu bölgelerde Osmanlılar ve Ortodokslaşmış Banat köylerinin ilişkisi incelenmeye değer çok ilginç bir konudur.