Zaman geçtikçe bir ironi yaşar insan...
0. Bir zamanlar generaller Kur’an Kursu açılışlarına katılırlardı
Takvimler 28 Kasım 1975'i gösteriyor. Bursa'da İsmail Hakkı Kur'an Kursu kalabalık bir topluluk huzurunda hizmete açılıyor. Arkada başlıklarından tanıdığımız mehter takımının cenk avazeleri kulaklarda çınlıyor. Kalabalığın ön saflarında 2 üst rütbeli subay üniformalarından tanınıyor.
Selam vermelerinden o sırada İstiklal Marşı'nın okunmakta olduğu anlaşılıyor. Subaylardan biri, zamanın Bursa Garnizon Komutanı İbrahim Ethem Aral, diğeriyse ismi tespit edilemeyen bir Albay. Bursa'nın hamiyetperverleri en ön sırayı işgal etmiş. Önde sağdan ikinci (gözlüklü) şahıs, rahmetli Sami Pala'dır. Kendisi Risale-i Nur talebelerinin önde gelenlerindendi. İnsan bu ilginç manzarayı görünce soruyor ister istemez:
1975'te bir Kur'an Kursu açılışına katılan Tümgeneral mi hata ediyordu, yoksa 28 Şubat'ta Kur'an Kurslarını kapatma hedefine kilitlenmiş anlı şanlı generaller mi? Aradan geçen 20 yılda neler değişmişti peki? Üzerinde düşünülmeye değer bir husustur vesselam.
0. Amerika’ya “biz Hıristiyan değiliz” dedirtmiştik!
ABD'nin Osmanlı Devleti'yle imzaladığı ilk anlaşmanın 11. maddesi, Birleşik Devletler'in 'kesinlikle Hıristiyanî temelde kurulmadığını' beyan eder. Devamında Müslümanlığa karşı düşmanlığı olmadığını da belirtir. 1794'ten bugüne neler değişti? Müslümanların üzerine Haçlı Seferi (Crusades) düzenlenmesi gerektiğini söyleyen, George W. Bush ABD Başkanı değil miydi yoksa?