Darüssaade Ağaları Osmanlı sarayında bütün enderûn ve harem ağalarının en büyüğüdür. Haremdekilerle ve şehzadelerle kurdukları yakın ilişkiler zamanla onları önemli politik aktörlere dönüştürdü. Bu dönüşümü simgeleyen ilginç ikonografik kurguyu Tülün Değirmenci Derin Tarih dergisinde kaleme aldı.
Sarayların Harem dairelerinde Afrika kökenli hadım edilmiş kölelerin çalıştırılması Doğu'da eski bir gelenektir. Osmanlı Sarayındaki kadınlar da Dârüssaade Ağası (Kızlar Ağası) adı verilen görevlilerin nezaretinde yaşarlardı. Çoğunlukla Afrika kökenli olan Ağaların geliş yolları muhtelif olmakla birlikte genellikle Mısır'daki esir pazarından seçilip hadım edilerek saraya alınıyorlardı.
Dârüssaade Ağalarının Osmanlı Sarayındaki geçmişi 14. yüzyıla kadar uzanır. Ancak Osmanlı siyasetinde önemli birer politik aktöre dönüşmeleri 16. yüzyıl sonlarına, III. Murad'ın saltanat yıllarına rastlar. Baki Tezcan'ın da araştırmalarında işaret ettiği gibi siyaseten güçlenmelerinin III. Murad'ın uyguladığı merkeziyetçi politikalarla ilgili olduğu, Padişah'ın, vezirlerin artan siyasî gücüne karşı sultanlık kurumunu yeniden güçlendirirken, kendisine taraftar olarak Dârüssaade Ağalarını seçtiği düşünülür.
Nitekim bu politika çeşitli imtiyazlara kavuşmalarını sağlar ki, onları kullanan ilk güçlü kişilik Habeşî Mehmed Ağa olmuştur. Onunla birlikte Bâbüssaade Ağalığından ayrılan Dârüssaade Ağaları Haremeyn vakıflarından da sorumlu olurlar. Hatırı sayılır bir maddi gücü ellerine geçirdikleri anlamına gelir bu. Ayrıca ağaların harem sakinleri ve de geleceğin Sultanları olan Şehzadelerle çocukluk dönemlerinde kurdukları yakın ilişkiler güçlerine güç katacaktır.