Medeniyeti açmak
NERGİHAN YEŞİLYURT
Toprağı sahiplenen insan, güvenliğini garanti altına alma düşüncesiyle anahtarı icat eder. Nergihan Yeşilyurt tarihin en eski kilitlerini Derin Tarih okurları için kaleme aldı.
Kilit ve anahtar kelimeleri dilimize Rumcadan, sırasıyla kleos ve anihpiri kelimelerinden geçmiştir. Bir medeniyet alameti olarak anahtarın başlangıcı, insanın toprağa yerleşmesine kadar geriye gider. Toprağı sahiplenen insan, güvenliğini sağlamak için anahtarı icat etmiştir. Elbette güvenlik endişesi yerleşik hayattan çok önce de mevcuttu. İlk dönemlerde değerli eşyalar ağaç kovuklarına, inlere ve gözlerden saklı mekânlara gömülerek korunurdu. Sonraları bitki liflerin yapılmış halatlarla kapıları kilitlemek üzere çeşitli düğümler geliştirildi. Hatta düğümlerle ilgili batıl inanışlar bile çıktı. Büyük İskender'in Doğu seferi sırasında efsanevî Gordion düğümünü kesmesi, bu yaygın inancı hiçe saydığını gösterir.
Tarihin En Eski Kilidi
Bilinen en eski kilit örneklerine 4 bin yıl önce Mısır'da hem piramitlerde, hem de kabartma tasvirlerde rastlanmaktadır. Bu kilitler tahtadan yapılmış olup yaklaşık 60 santim uzunluğundadır. Bazı türleri İskandinavya ve İngiltere gibi ülkelerde 20. yüzyılın sonlarına kadar kullanılmıştır. Uzmanlar en eski anahtar ve kilit örneklerinin Çin'de de bulunduğunu belirtiyor. Bunlar, çengel-yay ilkesine göre çalışan asma kilitlerdi. Nitekim M.Ö. 712 yılında anahtar ve kilitlerin yaygın olarak kullanılmakta olduğu biliniyor.
Yunanlar ve Romalılar kilitlerin kullanım ve yapımını Mısırlılardan öğrenmiş ve geliştirmişlerdi. İlk madeni kilitlerin patentiyse Romalılara ait. Anahtarı yüzük olarak takılabilecek kadar küçültmeyi becermelerinin yanında mimarinin gelişmesiyle Romalılar anahtar ve kilitler üzerinde dekor ve modeller de denemişlerdi. Bu dönemde anahtarlar metod olarak da gelişim göstermiştir. Dişli sistemle çalışan kilitler, yalnızca kendi anahtarlarıyla açılabiliyordu. Zamanla güvenlik algısının değişmesiyle anahtar ve kilidin inkişafı da sanatsal olmaktan ziyade amaca ve kullanışa uygunluk doğrultusunda ilerleyecektir.
Osmanlı Anahtarları
Anadolu'da anahtar ve kilitle beraber estetik değeri yüksek kapı ve tokmaklar göze çarpar. İşçiliğin aksine kilit mekanizmalarındaki yapı ve sistem oldukça sadedir. Kilitlerin genellikle iki anahtar deliği vardır ve alttaki delik, sürgüyü hareket ettirerek kapıyı kilitler ve açar. Bu, günümüzdeki kilit mantığından farklı değildir.
Osmanlı dönemi anahtarlarında günümüzde kullanılan sürgülü ve asmalı modeller başta olmak üzere burgulu, yaylı ve şifreli modeller de kullanılmıştır. Osmanlı dönemi kilit ve anahtar örneklerine Takiyüddîn'in eserlerinde rastlanır.
Günümüzde kullanılan anahtar ve kilit modelleri Orta Çağ'ın başından itibaren kullanılanlara çok benzemektedir. Ancak gerçek anlamda güvenli ve modern kilitler 18. yüzyılda pimli kilidin bulunmasıyla sahneye çıkmıştır. Özellikle İngiliz kâşif Robert Barron, 1778'deki buluşuyla kilitlerin gelişimine çağ atlatmış, bulduğu çift etkili kilitle güvenlik tedbirlerini daha karmaşık bir hale getirmiştir. Günümüzde ise elektronik şifreli kilitler, anahtar olan şifrenin kilit üzerine yazılması ve kartın kilide tanıtılması suretiyle çalışır. Ancak bu modeller bile zamanla güvenirliğini yitirmiş olup daha üstün modellerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Örneğin kartla birlikte şifrenin tuşlandığı, bireylerin birbirinden ayrılabilen özelliklerinin (parmak izi, gözbebeği resmi, yüz, ses, imza, yürüyüş, vs.) tespitini bilgisayar kontrolünde yapan daha gelişmiş mekanizmalar üretilmiştir.
Fütuhat çağının hatıraları
Osmanlılar yeni fethedilen kalelerin anahtarlarını ganimet olarak sarayda toplamışlardır. 19. yüzyılda Sultan II. Mahmud sınır boylarındaki kalelerin tamir ve inşasına, özellikle güvenliğine ihtimam göstermiş ve bu kalelere gümüş anahtarlar yaptırılmasını emir buyurmuştur. Osmanlı'dan günümüze kadar korunan Harşova, Rusçuk, Silistre gibi kalelere ait anahtarlar halen Topkapı Sarayı Müzesi'nde sergilenmektedir. Koleksiyonda 27 gümüş, 10 tahta ve 97 demir anahtar bulunmaktadır.
Eyüp Sultan'ı ziyaret eden anahtar
Sultan İbrahim döneminde yapılmış olan Kâbe anahtarı, Osmanlı ve önceki halifeler dönemine ait diğer 54 adet anahtar gibi Topkapı Sarayı'nda sergilenir. Osmanlılar Kâbe için yeni bir anahtar yapıldığında eskisini İstanbul'a gönderirlerdi. anahtar önce Eyüp Sultan'ı ziyaret eder, “miftah alayı" adı verilen bir tören sonrasında saraydaki yerine götürülürdü. Osmanlılar dönemindeki ilk Kâbe anahtarı, o zamanki Mekke emiri Şerif Berekât tarafından Mısır'ın fethinin ardından Osmanlı'ya olan sadakatlerinin bir nişanesi olarak Yavuz Sultan Selim'e gönderilmişti.
4000 bin yıllık geçmişi olan ilk madeni kilitlerin patenti Romalılara ait.
Tarihin En Eski Kilidi
Bilinen en eski kilit örneklerine 4 bin yıl önce Mısır'da hem piramitlerde, hem de kabartma tasvirlerde rastlanmaktadır. Bu kilitler tahtadan yapılmış olup yaklaşık 60 santim uzunluğundadır. Bazı türleri İskandinavya ve İngiltere gibi ülkelerde 20. yüzyılın sonlarına kadar kullanılmıştır. Uzmanlar en eski anahtar ve kilit örneklerinin Çin'de de bulunduğunu belirtiyor. Bunlar, çengel-yay ilkesine göre çalışan asma kilitlerdi. Nitekim M.Ö. 712 yılında anahtar ve kilitlerin yaygın olarak kullanılmakta olduğu biliniyor.
Yunanlar ve Romalılar kilitlerin kullanım ve yapımını Mısırlılardan öğrenmiş ve geliştirmişlerdi. İlk madeni kilitlerin patentiyse Romalılara ait. Anahtarı yüzük olarak takılabilecek kadar küçültmeyi becermelerinin yanında mimarinin gelişmesiyle Romalılar anahtar ve kilitler üzerinde dekor ve modeller de denemişlerdi. Bu dönemde anahtarlar metod olarak da gelişim göstermiştir. Dişli sistemle çalışan kilitler, yalnızca kendi anahtarlarıyla açılabiliyordu. Zamanla güvenlik algısının değişmesiyle anahtar ve kilidin inkişafı da sanatsal olmaktan ziyade amaca ve kullanışa uygunluk doğrultusunda ilerleyecektir.
Osmanlı Anahtarları
Anadolu'da anahtar ve kilitle beraber estetik değeri yüksek kapı ve tokmaklar göze çarpar. İşçiliğin aksine kilit mekanizmalarındaki yapı ve sistem oldukça sadedir. Kilitlerin genellikle iki anahtar deliği vardır ve alttaki delik, sürgüyü hareket ettirerek kapıyı kilitler ve açar. Bu, günümüzdeki kilit mantığından farklı değildir.
Osmanlı dönemi anahtarlarında günümüzde kullanılan sürgülü ve asmalı modeller başta olmak üzere burgulu, yaylı ve şifreli modeller de kullanılmıştır. Osmanlı dönemi kilit ve anahtar örneklerine Takiyüddîn'in eserlerinde rastlanır.
- Takiyüddîn Râsıd'ın kilit mekanizması bugünkü kelebek yaylı kilitlere örnek olabilecek “utanç kilidi" adı verilen bir özelliğe sahiptir.
Günümüzde kullanılan anahtar ve kilit modelleri Orta Çağ'ın başından itibaren kullanılanlara çok benzemektedir. Ancak gerçek anlamda güvenli ve modern kilitler 18. yüzyılda pimli kilidin bulunmasıyla sahneye çıkmıştır. Özellikle İngiliz kâşif Robert Barron, 1778'deki buluşuyla kilitlerin gelişimine çağ atlatmış, bulduğu çift etkili kilitle güvenlik tedbirlerini daha karmaşık bir hale getirmiştir. Günümüzde ise elektronik şifreli kilitler, anahtar olan şifrenin kilit üzerine yazılması ve kartın kilide tanıtılması suretiyle çalışır. Ancak bu modeller bile zamanla güvenirliğini yitirmiş olup daha üstün modellerin doğmasına zemin hazırlamıştır. Örneğin kartla birlikte şifrenin tuşlandığı, bireylerin birbirinden ayrılabilen özelliklerinin (parmak izi, gözbebeği resmi, yüz, ses, imza, yürüyüş, vs.) tespitini bilgisayar kontrolünde yapan daha gelişmiş mekanizmalar üretilmiştir.
Fütuhat çağının hatıraları
Osmanlılar yeni fethedilen kalelerin anahtarlarını ganimet olarak sarayda toplamışlardır. 19. yüzyılda Sultan II. Mahmud sınır boylarındaki kalelerin tamir ve inşasına, özellikle güvenliğine ihtimam göstermiş ve bu kalelere gümüş anahtarlar yaptırılmasını emir buyurmuştur. Osmanlı'dan günümüze kadar korunan Harşova, Rusçuk, Silistre gibi kalelere ait anahtarlar halen Topkapı Sarayı Müzesi'nde sergilenmektedir. Koleksiyonda 27 gümüş, 10 tahta ve 97 demir anahtar bulunmaktadır.
Eyüp Sultan'ı ziyaret eden anahtar
Sultan İbrahim döneminde yapılmış olan Kâbe anahtarı, Osmanlı ve önceki halifeler dönemine ait diğer 54 adet anahtar gibi Topkapı Sarayı'nda sergilenir. Osmanlılar Kâbe için yeni bir anahtar yapıldığında eskisini İstanbul'a gönderirlerdi. anahtar önce Eyüp Sultan'ı ziyaret eder, “miftah alayı" adı verilen bir tören sonrasında saraydaki yerine götürülürdü. Osmanlılar dönemindeki ilk Kâbe anahtarı, o zamanki Mekke emiri Şerif Berekât tarafından Mısır'ın fethinin ardından Osmanlı'ya olan sadakatlerinin bir nişanesi olarak Yavuz Sultan Selim'e gönderilmişti.