İngiltere kralı Lozan için ne demişti?
HABER MASASI
İngiltere Kralı, Ocak 1924’te yaptığı Parlamentoyu Açış Konuşması müsveddesinde üyelere yeni yasama yılında neler yapılacağını izah ediyor. Yoksa bir kaç ay sonraki Hilafetin kaldırılışına bir gönderme mi yapıyordu? Mehmet Niyazi Derin Tarih dergisinde Lozan'ı yorumladı.
Mehmed Niyazi:
1. Dünya Harbi, bir petrol harbiydi. Bu petrol harbinin olduğu yerlerde Sünni Müslümanlar var ve İngiltere, Hilafet makamının bunlara etkisinden endişe ediyor. Bizden Hilafetin ve Saltanatın kaldırılmasını istediler. Lozan Antlaşması'nın İngiltere Parlamentosu'nda tasdiki, biz Hilafeti kaldırdıktan sonradır. Bu durum, Hilafetin onlar için ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermektedir. Yeni bir savaş, 1. Dünya Harbi'nden yorgun çıkan İngiltere'yi çok daha kötü duruma düşürürdü. Bunun için Lozan'a bizimle anlaşmak maksadıyla gelmişlerdi. Fakat bir üstün tarafları vardı: Devlet tecrübesi olan insanlar devletin başındaydı. Şu da var: Biz Bükreş üzerinden Lozan'la temas kuruyorduk. Bükreş'teki bütün personelin İngiliz casusu olduğunu yazıyorlar. Dolayısıyla bizim Lozan'a telgraflarla intikal ettirdiğimiz bütün taktikler Lozan heyetinin eline varmadan önce Londra'ya gidiyordu. Karşı taktiklerle karşı karşıya geliyorduk.
Kaynaklar İngiltere'nin Lozan'a 3 farklı projeyle geldiğini yazıyorlar. Birincisi, en kötü ihtimal, bugünkü durumdur. Eğer buna razı olmazsak Batı Trakya'yı da bize vermeyi düşünüyorlar. Buna da razı olmazsak Kerkük petrollerini vermeyi düşünüyorlar ama bizim bunlardan haberimiz olmadığı için bugünkü sınırlara razı olduk. Lawrence'in İngiliz Hükümeti'ne gönderdiği bir raporda, “Bugün Türk ve Kürt et ve tırnak gibi birbirine karışmıştır. Dolayısıyla bunları ayrıştırmaya kalkmak son derece zordur. Ama 90-100 yıl çalışırsak bu ayrışmayı sağlayabiliriz” diye yazmıştı. İngilizlerin nasıl çalıştığını, bizim nasıl uyuduğumuzu bugünkü gelinen nokta göstermektedir.
Bizim 1922'de barışa ne kadar ihtiyacımız varsa, İslamî hareketlerin Arap dünyasına, bilhassa Hindistan'a sıçramaması için İngiltere'nin, hatta Fransa'nın da aynı derecede barışa ihtiyacı vardı. Hindistan'ın İngiltere bakımından ehemmiyetine gelince, protokolde birinci sırada İmparator, sonra Başbakan, sonra da Hindistan Genel Valisi gelirdi. Çünkü çok ehemmiyetlidir pazar bakımından. Hindistan'da hilafete bağlı çok büyük hareketler olmuş, Anadolu harekâtına büyük yardımlarda bulunulmuştur. Zaten biz Hilafeti kaldırmak mecburiyetinde kalınca onlar da yardımlarını kesmişlerdir.“Lozan'a çektiğimiz telgrafları İngilizler okuyordu.”
1. Dünya Harbi, bir petrol harbiydi. Bu petrol harbinin olduğu yerlerde Sünni Müslümanlar var ve İngiltere, Hilafet makamının bunlara etkisinden endişe ediyor. Bizden Hilafetin ve Saltanatın kaldırılmasını istediler. Lozan Antlaşması'nın İngiltere Parlamentosu'nda tasdiki, biz Hilafeti kaldırdıktan sonradır. Bu durum, Hilafetin onlar için ne kadar ehemmiyetli olduğunu göstermektedir. Yeni bir savaş, 1. Dünya Harbi'nden yorgun çıkan İngiltere'yi çok daha kötü duruma düşürürdü. Bunun için Lozan'a bizimle anlaşmak maksadıyla gelmişlerdi. Fakat bir üstün tarafları vardı: Devlet tecrübesi olan insanlar devletin başındaydı. Şu da var: Biz Bükreş üzerinden Lozan'la temas kuruyorduk. Bükreş'teki bütün personelin İngiliz casusu olduğunu yazıyorlar. Dolayısıyla bizim Lozan'a telgraflarla intikal ettirdiğimiz bütün taktikler Lozan heyetinin eline varmadan önce Londra'ya gidiyordu. Karşı taktiklerle karşı karşıya geliyorduk.
Kaynaklar İngiltere'nin Lozan'a 3 farklı projeyle geldiğini yazıyorlar. Birincisi, en kötü ihtimal, bugünkü durumdur. Eğer buna razı olmazsak Batı Trakya'yı da bize vermeyi düşünüyorlar. Buna da razı olmazsak Kerkük petrollerini vermeyi düşünüyorlar ama bizim bunlardan haberimiz olmadığı için bugünkü sınırlara razı olduk. Lawrence'in İngiliz Hükümeti'ne gönderdiği bir raporda, “Bugün Türk ve Kürt et ve tırnak gibi birbirine karışmıştır. Dolayısıyla bunları ayrıştırmaya kalkmak son derece zordur. Ama 90-100 yıl çalışırsak bu ayrışmayı sağlayabiliriz” diye yazmıştı. İngilizlerin nasıl çalıştığını, bizim nasıl uyuduğumuzu bugünkü gelinen nokta göstermektedir.