Haremde Sakal-ı Şerif olduğunu biliyor muydunuz?

Osmanlı İmparatorluğu’nun son, Cumhuriyet’in ilk devirlerine şahitlik eden Dolmabahçe Sarayı Haremi’nin kapılarını Derin Tarih, okuyucuları için araladı. ‘Padişahın evi’ olan haremi görsel bir şölen eşliğinde adım adım gezmeye var mısınız?

20. yüzyıl başlarında Sultan Reşad'ın mabeyn başkâtipliğini yapan Halid Ziya Uşaklıgil, hatıralarında böyle anlatıyor padişahın huzuruna hangi yollardan geçerek, nasıl kabul olunduğunu.
21. yüzyıldaki tarih meraklıları olarak bizler 'padişah evleri'nden biri olan ve Abdülmecid döneminde inşa edilen Dolmabahçe Sarayı 'Harem-i Hümayun'unu, Saray Müdürü T. Cengiz Göncü eşliğinde ve Harem ve Cariyelik kitabı rehberliğinde gezmeye çıkıyoruz. Ama önce haremin tasarımına bir göz atalım isterseniz.
Hünkâr Dairesi, Valide Sultan Dairesi ve Kadınefendi Daireleri şeklinde 3 ana bölüme ayrılan haremin ilk 2 dairesi denize nazır. Padişahın eş ve çocuklarının bulunduğu son daire ise denize dik olarak, dışarıdan görülmeyecek bir şekilde tasarlanmış.
Hünkâr Dairesi'ne büyük bir sessizliğin hâkim olduğunu herhalde tahmin edersiniz. Burada padişahın sesinden daha yüksek bir sesin duyulması hoş görülmemiş, hatta hizmetini gören hazinedarlar yürürken gürültü çıkarmamak için yumuşak kumaştan, ökçesiz, ince terlikler giyerlermiş.
Peki Dolmabahçe Sarayı Haremi'nde bir sakal-ı şerif odası olduğunu biliyor muydunuz? Hünkâr Dairesi'nin 63 numaralı odasında Peygamber Efendimizin (sas) sakal-ı şeriflerinin mübarek gün ve gecelerde saray halkının ziyaretine açıldığını öğrenmekteyiz. Bu dairede ayrıca Yazı, Esvab (Elbise), Misafir, Hazine Odaları ile Hamam ve Kahve Ocağı da bulunuyor.
Hünkâr Dairesi'nden sonraki durağımız padişahın annesine tahsis edilen Valide Sultan Dairesi. Valide Sultan Dairesinin,Hünkâr Dairesi ile yan yana olmasının elbette bir hikmeti var! Klasik dönemdeki saraylarda olsun, 19. yüzyılda yapılanlarda olsun, Valide Sultan'ın haremdeki hâkimiyeti böyle simgelenmiş. Valide Sultan Dairesi, Kadınefendi Dairesi'nden çok daha geniş ve ferahtır.
Valide Sultan'ın haremin hâkimi olduğunu gösteren önemli bir ayrıntıyı da gezerken hemen yakalıyoruz: Buradan hem padişahın dairesine, hem de Kadınefendi Dairelerine geçmek mümkündür. Böylelikle bu dairenin diğer 2 daire arasında yer alması, Valide Sultan'ın haremdeki ayrıcalıklı konumuna işaret ediyor gibi. Valide Sultan Dairesi'nde Pembe Salon, Gündüzlük Odası, Yatak Odası, Misafir Odası, Hamam ve Kalfa Odası gibi mekânlar bulunuyor.
Rehberimiz Cengiz Bey'den öğrendiğimize göre Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan belli aralıklarla burada misafir olmuş; yine aynı padişah II. Mahmud'un 3. İkbali Tiryal Hanım'ı da annesi gibi sevdiği için ona bu dairede hususi bir oda ayırmış.
Sebebini tahmin etmek zor olmasa gerek: Buradaki yaşantıyı gözlerden uzakta tutmak, mahremiyeti aşacak en küçük bir vakayı bile engellemek.
Yatak odası, gündüzlük odası, şehzade ve sultan yatak odası, baş kalfa odası gibi odaların bulunduğu bu dairede gezerken aklımıza bir soru geliyor: Peki, padişahın aynı anda 8'den fazla kadınefendi ve ikbalinin bulunduğu dönemde nasıl bir yerleşim düzeni vardı?
Öğreniyoruz ki, padişahların bir kısım eşleri diğer saraylarda, köşklerde veya sahilhanelerde ikamet etmişler; bu sorun da böylece çözülmüş. Kadınefendi Dairelerinin oda ve salonlarında minderler, şilteler, tırabzan yastıkları, aynalı konsollar, pirinç mangallar, Mısır, Hind ve Tunus işi kaliteli hasırlar, Uşak ve Manisa halıları yerleri süslüyor.
Bu dairede gezerken dikkatimizi çeken bir husus oluyor. 8 Kadınefendi dairesi de az çok değişen özellikleriyle hemen hemen birbirinin aynı. Buna mukabil, Valide Sultan Dairesi'nde tamamen farklı bir tasarım olması, padişahın annesinin herkesten farklı bir konumda bulunduğunu vurgulamak için olsa gerektir.