Arapçadan İngilizceye kelime göçü
İlim adamları bilgiyi,tüccarlar da meyve vesebzeyi mi taşımışlardısadece Doğu’danBatı’ya? Elbette hayır.Onlarla birlikte pek çokArapça kökenli kelimede Batı dillerine,özellikle İngilizceyegöç etti. Algorithm,sofa, candy, magazine,sugar... Daha sayalımmı? İşte dünya diliİngilizcenin misafirettiği yüzlerce Arapçakelimeden 40’ı!
Rudyard Kipling “Doğu Doğu’dur, Batı da Batı, asla bir araya gelemez bu ikisi” demiş. Ne saçma! Doğu ile Batı yüzyıllardır bir araya geliyor ki bu durumun izleri hem Arapçada, hem de Avrupa dillerinde izleniyor.
Arapça kelimeler genellikle İngilizceye doğrudan girmemiş. Çoğunlukla diğer Avrupa dilleri, özellikle de İspanyolca ve İtalyanca bu geçişe aracılık etmiş. Bu kelimeler iki ana türe ayrılıyor: Ortaçağ’da Arapların bilim dünyasındaki hâkimiyetini ortaya koyan bilimsel terimler ve hem eşyaların kökenlerini, hem de Arap tüccarların bu dönemde ticaretteki konumlarını ortaya koyan eşya isimleri.
İşte Ortadoğu’dan geldiğini asla tahmin edemeyeceğiniz 40 İngilizce kelime.
Her ne kadar bu kelimeyi ilk icat eden medeniyetin Hintliler mi yoksa Babilliler mi olduğu tam olarak bilinemese de zero (sıfır) rakamı için olmasa bile, bizzat kelimesi için Araplara teşekkür borçluyuz. Zero kelimesi, Arapça ‘hiç’ anlamına gelen sifr kelimesinden bozmadır ki, bu kelimenin kendisi de Sanskritçede “boş” anlamına gelen sunya kelimesinin yanlış bir tercümesidir. Modern Arapçada sifr hem “sıfır” hem de “hiç” anlamına gelir. Sifr aynı zamanda İngilizce cipher (şifre) ve haliyle decipher (deşifre) kelimesinin de kökenidir.
Sayılarla ilgili kelimelere bakarsak, İngilizcedeki algebra (cebir) kelimesi Arapça ‘restorasyon’, ‘yenileme’ anlamlarındaki el-cebr kelimesinden gelir. Bu kelime 9. yüzyılda İranlı ilim adamı ve matematikçi Ebu Cafer Muhammed bin Musa el-Harizmî tarafından kaleme alınmış olan El-kitâbu’l-muhtasar fi hisâbu’l-cebr ve’l-mukâbele (Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap) adlı kitaptan gelmektedir. Bu kitap 12. yüzyılda Latinceye çevrilmiş ve zamanla el-cebr kelimesi bugün kullandığımız algebra (cebir) kelimesine dönüşmüştür. Bu, Harizmî’nin İngilizceye yaptığı yegâne katkı değildir. Harizmî’nin adı “Harezmli” (İngilizce Khorezm) anlamına gelip (bugünkü Hive, Özbekistan) İngilizcedeki algorithm (algoritma) kelimesine dönüşmüştür.
Kimya alanına geçecek olursak alkali (alkali) kelimesinin Arapça el-kali (“sodyum külü”) kelimesinden geldiği görülür. İronik bir şekilde İngilizcedeki alcohol (alkol) kelimesi de makyaj amacıyla göze sürülen toz antimon anlamındaki Arapça el-kuhl [“kuhl” (sürme)] kelimesinden gelmektedir. Bu kelime Avrupa dillerine Ortaçağ’da girmiş ve öncelikle sürme, daha sonra sırasıyla pudra, esans, etanol; yani şarabın özü anlamını kazanmış.
Astronomi ve gemicilik alanında da Araplar, es-sumût (semt’in çoğulu, yönler) kelimesinden türetilen azimuth (azimut) ile yine bununla bağlantılı olarak zenith (zenit, başucu noktası) kelimesinin semtu’r-re’s (baş yönü, doğrultusu) Arapça kökenli olduğu iddiasında bulunabilirler. İngilizcedeki nadir (en alt nokta) kelimesi de benzer bir şekilde Arapça naziru’s-semt (aksi yön) kelimesinden gelmektedir.
Araplar Avrupalılar için öylesine önemli ticari ortaklardı ki, ticaretle ilgili pek çok kelime de Arapçadan gelir. İngilizcedeki arsenal (mühimmat deposu) kelimesi Arapça daru’s-sina‘a (imalat yeri) kelimesinden, magazine (patlayıcı deposu) kelimesi de mahazin (depo) kelimesinden geliyor. Yine eşyaların kökenlerine atıfta jar (kavanoz)
kelimesi Arapça cerrah, ream (500 tabakalık kâğıt topunu ifade etmek için kullanılan ölçü birimi) Arapça rizma kelimesinden gelmekte.
Bunlara ek olarak Arap tüccarların Avrupa’ya getirdiği çok sayıda ürün de mevcut. Artichoke (enginar) kelimesi Arapça el-karšufa’dan, carob (keçiboynuzu) kelimesi Arapça kerruba’dan, coffee (kahve) kelimesi kahve’den, saffron (safran) kelimesi Arapça za‘faran’dan, sumac (sumak) kelimesi summak’tan, caraway (kimyon, Karaman kimyonu) el-karaviye’den, tarragon (tarhun) kelimesi tarhon’dan (ki bu da büyük ihtimalle Yunanca kökenlidir) ve tamarind (Hint hurması, demirhindi) kelimesi de Arapça tamr hindi (“Hint hurması”) kelimesinden geliyor.
Sanskritçeyle gelen zincir
Hem lime (misket limonu), hem de lemon (limon) kelimeleri Arapça lima’dan gelir. Fakat esas itibariyle her iki kelime de Farsça aracılığıyla Sanskritçe nimbu kelimesinden türemiştir. Orange (portakal) kelimesi de Hindistan’dan başlayan benzer bir yolculuk geçirmiştir. Muhtemelen Güney Hindistan’da Dravid dil ailesine mensup dillerden Tamilcedeki naram kelimesi Sanskritçe ve Farsça aracılığıyla Arapçaya naranj, oradan da İtalyanca (belki de Portekizce) ve sonrasında Fransızca aracılığıyla İngilizceye girmiştir. Yine bununla bağlantılı tangarine (mandalina) kelimesi de, bu meyvenin vaktiyle ihraç edildiği Fas’taki liman şehri Tangier’den (Tanca) geliyor.
Eggplant olarak da bilinen Aubergine (patlıcan) kelimesi Sanskritçedeki vatiga-gama (gaz rahatsızlığını iyileştiren bitki) kelimesinden türemiştir. Bu kelime Farsçaya bâdengân, oradan Arapçaya badincan, oradan Katalancaya albergínia olarak geçmiş; Fransızcada aubergine kelimesine dönüşmüş, sonra da İngilizceye girmiştir.
Apricot (kayısı) kelimesinin yolculuğu muhtemelen Latincedeki praecoquum (vaktinden önce hasat edilmiş) kelimesiyle başlamış. Kelime Yunancaya praikókion, Arapçaya burkuk olarak girmiş, sonra Avrupa’ya İtalyanca ve İspanyolca aracılığıyla girip Fransızcaya ve nihayet İngilizceye aktarılmış.
Hanım sultanların kullandığı eşsiz kokulu jasmine (yasemin) kelimesi (muhtemelen Fars kökenli) yasmin kelimesinden, cotton (pamuk) kelimesi de buna benzer yolla koton’dan geliyor. Hashish (haşiş, esrar) kelimesi Arapça haşiş (kurutulmuş bitki) kelimesinden gelmiş. Bu uyuşturucu aynı zamanda bu bitkiyi içmeleriyle meşhur dini bir mezhebi ve bu mezhebin rekabeti ortadan kaldırma yöntemini ifade etmek üzere kullanılan haşhaşin kelimesinin de kökenidir; bu da İngilizcedeki assassin (suikastçı) kelimesine dönüşmüş
Sadece bilimsel terimler ve meyve isimleri mi? Bazı mobilyaların kökeni de Avrupa’dan çok uzakta, Arap topraklarında atılmış. Mattress (döşek, şilte) kelimesi Arapça matrah (bir şeyin atıldığı yer) kelimesinden, sofa (divan, kanepe) kelimesi de Arapça soffa (uzun yer divanı) kelimesinden geliyor.
Arapçadan İngilizceye geçen kelimelerin yolculuğunu tatlılarla nihayete erdirelim:
Candy (şeker, şekerleme) kelimesinin kökeni Hintçedir, fakat Avrupa’ya girişi Arapça kandi (şekerli) kelimesiyle olmuştur. Sugar (şeker) kelimesi doğrudan Arapça sukkar kelimesinden gelir. Tıpkı Arapça şarab kelimesinden türeyen syrup (şurup), sherbet (şerbet) ve sorbet (dondurulmuş şerbet) kelimeleri gibi. Ne var ki şarab tatlı olan şeyler anlamına gelmez, basitçe “içecek” anlamına gelir.