Leed Gold sertifikalı bir yapı: Maslak No.1
2014 yılında inşası tamamlanan, Emre Arolat Architects tarafından tasarlanan Maslak No. 1, İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Maslak Mahallesi’nde, Eski Büyükdere Caddesi üzerinde 1 numarada konumlanıyor. Kıvrımlı formu ile dikkat çeken, 26 kattan meydana gelen yapı, Sign of The City Awards "En İyi Mimari Tasarım", "En Yeşil Bina" ve dünyanın en çevreci yapılarına verilen LEED GOLD sertifikasını almış olmasıyla öne çıkıyor.
Yapı, çeşitli işletmeler ve profesyoneller tarafından kullanılan bir ofis kompleksi olarak hizmet veriyor. Yapı, Büyükdere Caddesi’ne ve TEM Otoyol Bağlantısı’nakolay erişim sağlayan konumuyla Beşiktaş, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi önemli noktalara da yakın bir mesafede yer alıyor. Proje alanının konumu, inşaat sırasında malzeme tedariki için otoyol erişimi sağladığı gibi birkaç dakikalık yürüme mesafesindeki otobüs ve metro gibi toplu taşıma araçlarına yakın olması avantajını da sunuyor. Lobi ile 26 kattan meydana gelen Maslak No.1, giriş kat üzerine 20 adet tek kat ofis olacak şekilde düzenlenirken, 5 katı da otopark olarak tasarlanıyor. İnşaatı 2014 yılında tamamlanan Maslak No. 1, yeşil alanları, trafiksiz ulaşım imkanları sunmasının yanında teknik özellikleri ve kullanım alanları ile de dikkat çeken çelik-beton kompozit bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Üçgensel bir proje alanına sahip, 34.225 m² brüt alanı ve 23.150 m² net kullanım alanı ile % 84 verimlilik yakalamış bir plaza yapısı olan Maslak No. 1, elektrik enerjisini tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen enerji ile sağlıyor. Maslak No1., tasarımı sayesinde Sign of The City Awards "En İyi Mimari Tasarım" ve "En Yeşil Bina" ödüllerini almış olmasının yanı sıra, dünyanın en çevreci yapılarına verilen LEED GOLD sertifikasını almış olmasıyla da öne çıkıyor.
Katlardaki yeşil alanlar ve zemin kattaki yansıtma havuzlulobi gibi alanlar sayesinde, çalışanlar hem iş dünyasının hem de yaşamın merkezinde hissediyor, çalışırken nefes alma fırsatı bulabiliyor. Türkiye'nin yabancı sermayesinin en belirgin şekilde görüldüğü, İstanbul’un yeni ticari aksı olan Mecidiyeköy-Maslak hattında yer alan ofis projesi, çevresinin yoğunluğu ve proje alanının sıkışıklığı arasındaki gerilimle şekilleniyor. İşverenin isteğinin, çevredeki yapılardan farklı olarak, yapının prestijli ve dikkat çekici bir tasarıma sahip olması olduğu biliniyor. İstanbul'un ana iş bölgesi olan Büyükdere Caddesi üzerindeki diğer projelerden farklı olarak, Maslak No.1 ofis kulesi, dikey yeşil alanları ile ofis tasarımının kalitesini arttırıyor. Bunun için, 8.25 x 8.25 m'lik bir ızgara grid üzerinde planlanan rasyonel bir ofis bloğu, serbest formlu bir cam kaplama sistemi ile çevrelenerek tasarlanıyor. Güney ve batıyönünde ikincil cephe olarak işlev gören kaplama, 20 metre yüksekliğinde dikey bahçelere izin veriyor. İki cephe arasındaki boşluk hem akustik hem de iklimsel anlamda bir tampon bölge olarak karşımıza çıkıyor. Cephe kaplaması ile doğrudan rüzgâr yükü ve güneş ışınlarından korunan açılabilir alüminyum çerçeve ve cam sistemine sahip betonarme ofis yapısı, benzer projelere kıyasla inşaatın kolaylaştırılmasına ve bütçenin azaltılmasına yardımcı oluyor. Çelik yapıya sahip kaplama, iklim kontrolü sağlarken, yapıya müşterinin talebinin bir parçası olan benzer yapıların kalabalığı arasında prestij, kimlik ve özgünlük kazandırıyor.
50 x 200 cm'lik dikdörtgen modüllerle oluşturulan cephenin eğrisel planı, otoyoldan algılanışı dikkate alınarak tasarlanıyor. Bu cam paneller, hava akışına izin veren balık pulu dokusunda, üzerinde yarı saydam bir film tabakası bulunacak şekilde tasarlanıyor. Yapının çift cephe tasarımı hem enerji tasarrufu, hem doğal havalandırma hem de akustik konfor sağlıyor, özel performans camları sayesinde ise yüksek güneş ışığına imkan sunuyor. Bu bölgedeki ofis binaları, özel kapalı topluluklar olarak planlanıyor ve yönetiliyor; bağımsız olarak güvenlik ve kontrol altında tutuluyor. Kentsel boyutta geçirgenlik oluşturmak adına, Maslak No1. tasarımında zemin katın önemli bir kısmı, tampon bölge ve teras ile birlikte, binanın güvenlikli özel alanları hariç tutularak, halka açık tasarlanıyor. 2009'un başında sunulan konsept proje, 2012'ye kadar tüm taraflar ve yerel yetkililerle birlikte geliştiriliyor. İnşaat tüm belgeler hazır olduktan sonra başlıyor ve 2014 yılında iyi organize edilmiş ve kontrollü bir süreçle tamamlanıyor.
Yapı, LEED Gold sertifikasına sahip olup, piyasadaki benzerlerine kıyasla malzeme seçimi oldukça basit olmasına rağmen, bölgenin yüksek nitelikli ve talep gören ofis binaları arasında yer alıyor. Ana kiracısı Deloitte gibi ulusal ve uluslararası önemli şirketlere ev sahipliği yapıyor. Projenin ana hacimsel kompozisyonu, yalın bir betonarmeofis bloğu ve binanın genel iklimini kontrol eden geçirgen bir kaplamaya dayanıyor.
Kıvrımlı, balık pulunu andıran cam panelleriyle dikkatleri üzerine çeken dış kabuk, binayı daha büyük göstermekle kalmıyor, iç mekânda da benzersiz bir atmosfer yaratıyor. Her dört katta bir yer alan platformlar aracılığıyla yeşil alanlara erişilebiliyor. Güneş ışığını filtreleyen ve doğal havalandırmayı destekleyen paneller ise güneş ışığını düzenliyor. Balık pulu andıran cam paneller hava akışına izin verirken, kaplama iklimin doğrudan etkilerini filtreliyor. Tampon bölge olarak nitelendirilebilecek olan söz konusu alan, ofis çerçevesinin tasarımını teknik olarak en basit parametrelere dayandırarak düşük rüzgâr yükleri ve minimum UV kontrolü sağlıyor. Kaplama, akustik konfor sağladığı gibi, açılabilir pencereler sayesinde uygun mevsimlerde doğal havalandırmayı mümkün kılıyor ve bu da çalışanlarda plazada çalışma hissini azaltıyor. Bu cam panellerdeki film kaplamanın üzerindeki noktaların varlığı ve yoğunluğu,güneşin hareketine göre parametrik olarak tasarlanmış olup, güneş kazanımını azaltmak ve gölge kontrolü sağlamak amacıyla yapılıyor. Aynı zamanda göz hizasında panoramik manzaralara izin veriyor. Genel ofis planlama stratejisi, esneklik ve uyum sağlama konularını dikkate alarak kabuk ve çekirdek tasarımı kapsamında gerçekleştiriliyor. Otopark katları, lobi alanı ve dolaşım çekirdeği, minimum sayıda ortak tuvaletle birlikte, optimum bütçelerle yalın yüzeylerle tamamlanıyor.
Maslak No.1, yapı malzemeleri, aydınlatma ve mekanik sistemlerde en son teknolojilere dayanan maksimum enerji verimliliği sağlayan bir tasarıma sahip olması ile öne çıkıyor. Üç borulu VRV sistemi ve ısı geri kazanımlı HVAC üniteleri, benzer özelliklere sahip binalara kıyasla %40 enerji tasarrufu sağlamayı hedefleyerek yüksek verimlilik seviyesine ulaşmasına yardımcı oluyor. Rejeneratif asansörler kendi elektriğini üretiyor, su tasarruflu cihazlar ve armatürler kullanılıyor, enerji tasarrufu ise LED ve T5 aydınlatma armatürleri kullanılarak sağlanıyor. Yapı, modern tasarımı ve işlevsel alanları ile özellikle iş dünyası için tercih edilen bir adres haline geliyor.