Biyomimari ile doğa ve şehir arasında bir bağ: Bosco Corporate Binası

Binanın zemin katı, çevresiyle tamamen açık ve etkileşime geçebilen bir alan olarak tasarlanıyor. Duvarların ve korkulukların bulunmadığı bu açık alan, mağazalar ve restoranlar ile aktif cephelere sahip olarak tasarlanıyor. Bu da bina kullanıcılarının ve çevre sakinlerinin etkileşim kurmasını kolaylaştırıyor.

16 katlı ve her katı 850 metrekare olan bu tek kule, her katta 4.68 metre yüksekliğe sahip geniş ve ferah çalışma alanları sunuyor. Her katta yer alan ve çift kat yüksekliğinde olan 110 metrekarelik yeşil alanlar binayı karakterize eden en net özellik olarak kendisini gösteriyor.

Bu alanlar, binanın merkezi çekirdeği etrafında spiral bir düzenle yer alıyor ve bu sayede hem işlevsel hem de estetik açıdan büyük bir yenilik sunuyor. Toplamda 1760 metrekarelik dikey bahçe, binanın iç mekanlarında termal ve akustik yalıtım sağlarken aynı zamanda nitelikli bir mikro iklim oluşturuyor. Bu yeşil alanlar, kullanıcılara şehrin ortasında çalışırken doğayla iç içe olma deneyimi yaşatıyor.

Bosco Corporate Binası, Teraslar Yasası'ndan yararlanarak arsanın %5'ini dikey bahçelere ayırıyor. Bu bahçeler, çalışanların iş günleri boyunca doğayla bağlantı kurmasını sağlamak amacıyla tasarlanıyor. Çalışanlar, yoğun iş temposunun ortasında bile doğayı çağrıştıran bir ortamda bulunabiliyor bu da onların hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarına olumlu katkı sağlıyor.

Binanın tasarım süreci, doğa ve inşa edilmiş alan arasındaki dengeyi koruma amacını taşıyor. Projenin başından itibaren, yatırımcı ve proje sahibi Grupo G4M, biyomimari çözümler benimsemeye yönelik bir vizyon paylaşıyor. Bu vizyon, sürdürülebilir ve sağlıklı yaşam alanları kurgulama taahhüdünü ortaya koyuyor. Peyzaj tasarımı ise Soma Arquitetos ve Cardim Arquitetura arasındaki iş birliği ile büyük bir titizlikle geliştiriliyor. Bu detaylı çalışma, binanın çevreyle uyumlu olmasını sağlıyor ve kullanıcılarına hem estetik hem de işlevsel açıdan tatmin edici bir deneyim sunuyor.

Müşteri, tasarım sürecine aktif olarak katılıyor ve binanın katlarında yer alacak yeşil alanın1:1 ölçeğinde bir maketini yaptırarak bu doğal ortamın boyutlarını ve ölçeğini deneyimsel olarak test ediyor. Bu yaklaşım, projenin başarısını artıran önemli bir adım oluyor ve binanın kullanıcı odaklı bir şekilde tasarlanmasını sağlıyor. Bu süreç, proje ekibinin inovatif çözümler geliştirmesine olanak tanıyor ve projenin ilerleyişini pekiştiriyor.

Bosco Corporate Binası, doğa ile yapılı çevre arasındaki entegrasyonu üst düzeye çıkaran bir anlayışla tasarlanıyor. Proje, Green Building Council (GBC) tarafından tanınarak, en yüksek çevresel standartlardan biri olan LEED Platinum sertifikasını alıyor. Bu sertifika, projenin biyomimari ilkelerine bağlılığını ve sürdürülebilirliğe olan katkısını vurguluyor.

Binanın yeşil alanları, şehrin ortasında çalışanlar için bir sığınak sunuyor, aynı zamanda kentsel yaşamın karmaşası içinde doğayla yeniden bağ kurma fırsatı oluşturuyor. Bu yenilikçi proje, hem çalışanların refahını artırıyor hem de çevreye duyarlı bir yaklaşım sergileyerek, modern iş merkezlerinin gelecekte nasıl olması gerektiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Bosco Corporate Binası, sadece bir iş merkezi olmanın ötesine geçerek doğa ile insanın uyum içinde çalışabileceği bir yaşam alanı sunuyor.