16. yy kilisesinden çağdaş konuta dönüşüm: Tas Kilisesi

ÖMER TALHA UĞUR
Abone Ol

Tas Careaga ve mimar arkadaşı Carlos Garmendia, 16. yüzyılda inşa edilen bir kiliseyi modernize ederek Mimar Tas için bir konuta dönüştürüyor. Kilisenin korunan tarihi dokusu, özenle seçilmiş tasarım öğeleriyle dengeleniyor ve güncellenmiş tasarıma sahip bir ev ortaya çıkıyor.

Konut, ferah ve aydınlık bir iç mekan sunuyor.

Normal şartlarda, çağdaş bir konut niteliğine sahip Rönesans dönemi kiliselerine rastlanmaz. Ancak bu gibi dönüşümler, beklenmedik derecede ilgi çekici sonuçlar doğurabiliyor. İspanya'nın Sopuerta kentinde bulunan Tas Kilisesi (La iglesia de Tas) de bir kilisenin yeniden işlevlendirilmesinin sıra dışı sonuçlarını gözler önüne seriyor.

Kilisenin açık planı konuyor. Fotoğraf: Tas Careaga.

Projeyle ilgili her detayı düşünen Tas Careaga’nın, mimar arkadaşı Carlos Garmendia ile birlikte yürüttüğü projede; tarihi mirası koruyan ancak çağdaş eklemeleri de barındıran ilgi çekici bir yapı tasarlanıyor.

Oturma alanı.

Tas Careaga’nın üçüncü yenileme projesi olan kilise, üç yıllık çalışmanın ardından 2019’da tamamlanıyor. Tas, yapının asıl halinin harabe durumda bir kilise olmasının ve tarihi yapı üzerindeki değişikliklerin gerektirdiği izinlerin, onu oldukça zorlandığını ifade ediyor. Mimar, proje süresince ve tamamlandıktan sonra da, kasabanın yerlilerinden yardım alıyor.

Yapıyı süsleyen sanat eserlerinin ve kullanılan mobilyaların büyük bölümü, aile yadigarı parçalardan oluşuyor.

Tas Careaga, kendi kurduğu multimedya tasarım ve reklam stüdyosu olan TasLab çatısı altında çalışıyor. Yıllardır ajansında müşteriler için stantlar, dijital ürünler, alanlar üreten Tas; çalışmaları esnasında kapıldığı kendi stüdyosunu ve çatı katını tasarlama fikriyle yola çıkıyor.

Yapının cepheleri sade, yalın bir görünüme sahip.

Uzun süre terk edilmiş bir bina arayan Tas, bir gün harabe haldeki tarihi kilisenin reklamını görüyor. Yapıyı, arkadaşı Carlos Garmendia’nın da onayıyla satın alıyor.

Kilisenin apsis kısmında mutfak konumlanıyor.

Çevresindeki az sayıda konutla izole bir yerde, yemyeşil dağların arasında konumlanan yapı; değişim öncesi Santa Cruz Kilisesi (Iglesia de Santa Cruz) olarak adlandırılıyor. Yapısal olarak sağlıksızve çatısı yıkılmış durumda olan yapı; onlarca yılın ihmalkarlığına rağmen birçok değerli mimari unsuru bünyesinde barındırıyor.

Tas yapıyı satın aldığında, harap halde olduğunu ve yıkıntıları temizlemenin, 3 ay sürdüğünü belirtiyor.

Projenin gerçekleştirme süreci ve Tas Carreaga.

16. yüzyıl kilisesi olan Santa Cruz, 18. yüzyılın sonunda neoklasik açıdan önemli bir yenileme geçiriyor. Neoklasik yenileme sürecinde, yapının yüksekliği artıyor. Yapıya bir çan kulesi ve su teknesi ekleniyor. Garmendia Cordero Architects’in geliştirdiği projede yapının, orijinal 16. yüzyıl unsurlarının ve 18. yüzyıl eklemelerinin korunmasına özen gösteriliyor.

Yatak odası, perdelerle ana alandan ayrılıyor.

Bir mekanın kullanımındaki değişiklikler, mekanı yeni ihtiyaçlara göre uyarlayan bir dizi eylem gerektiriyor. Bu nedenle, terk edilmiş Rönesans kilisesini eve dönüştürme süreci, Garmendia Cordero Arquitectos için sıra dışı olduğu kadar motive edici de oluyor.

Kiliseye sonradan eklenen camekan açıklık, bahçeye açılıyor.

Garmendia Cordero Architects projeye üç temel perspektiften yaklaşıyor; yapının tarihi yönü, mülk sahibi Tas Careaga’nın istekleri ve proje tamamlandıktan sonra Tas Careaga’nın konutu geliştirmeye devam edecek olması.

Oturma alanının tonunu belirleyen ve Tas Kilisesi’nin birçok yerine yerleştirilmiş olan Eames Lounge Chair.

Kiliseyi başka bir amaca uygun hale getirmek için son derecede özen gösteriliyor. Yapılan eklemelerin, mümkün olan en hassas şekilde uygulanmasına öncelik veriliyor. Mevcut yapıya müdahaleler; yapı, yeni işlev için yetersiz kaldığı zamanlarda gerçekleştiriliyor. Yapılan her yeni ek, orijinal yapının üzerinde ikincil katmanlar oluşturuyor.

Yapının çatı açıklığı, asma katlarda da kullanılan lamine ahşapla geçiliyor.

Yapının güncel tasarımı, tarihi ibadethanenin tüm izlerini koruyor. Kaba sıvalı taş duvarlar, kemerli pencereler ve tonozlu tavanlar özgün haliyle duruyor. Duvarlardaki farklı katmanlar ve taş duvarın kendisi, yapının 500 yıllık tarihini gösteriyor. Çağdaş eklemeler ise orijinal yapıya saygılı bir mesafe bırakıyor ve gerekmedikçe asla duvarlarla temas etmiyor.

Mimar Tas, evin içini çeşitli sanat eserleriyle ve kendi yaptığı mobilyalarla donatıyor. Lavaboyu eski bir dikiş makinası masasından dönüştürüyor.

Tas Careaga’nın yaşam tarzı ve estetik tercihleri; uygulama süreci boyunca projede anahtar rol oynuyor. Bu yönleri göz önünde bulunduran tasarımcılar, bir konut yapısı için alışılmadık olan kilise mimarisini; tarihine uygun şekilde çağdaş kavramlarla donatıyor.

Lamine ahşap, tarihi taş duvar, antika eşyalar ve sıvalı duvar; rustik bir görüntü oluşturuyor.

Klasik eşyalar, Tas’ın aile yadigarı parçaları, kendi tasarladığı sanat eserleri gibi çeşitli rustik unsurlar, özenle seçilmiş tasarım öğeleri tarihi yapıyla dengeleniyor. Sonuç olarak ortaya, modern tasarıma sahip bir konut çıkıyor.

En üst kat, Tas’ın ofisi olarak işlev görüyor.

Açık planlı iç mekan, sosyalleşmek için bir buluşma yeri oluşturuyor. Katları taşıyan lamine kirişler, yüksek Rönesans kemerlerinin yerini alarak sütunlara oturuyor. İç mekanda kullanılan lamine ahşap öğeler ise; yapının tarihi görünüşüne bir destek oluşturuyor.

Lamine ahşap, tarihi dokuya uyum sağlıyor.

Tas Careaga tasarım ve uygulama sürecinde ciddi bir etkiye sahip oluyor. Mesleki tecrübesi sayesinde projede görselleştirmeler ve çizimler yapıyor. Hatta bazı yürütme bölümlerinin bir parçasını da üstleniyor.

Kilisenin çan kulesi, misafir odası olarak kullanılıyor.

Yapı, doğanın içinde yer alıyor.

Mimarların projesi bittikten sonra, yapı Tas'ın elinde gelişmeye devam ediyor. Daha spesifik olarak, mimari proje tamamlandıktan sonra alan büyüyor, gelişiyor ve zamanla yeni anlamlar kazanıyor. Yeni mekanın kazandığı değerleri ve kilise konuta dönüştürülürken özenle korunan tarihi dokuyu göz önünde bulunduran Tas; yapıda birçok değişiklik yapıyor.

Bahçede çeşitli oturma alanları bulunuyor.

Tas; projenin asıl amacının; bir yazlık rezidans oluşturmak ve onu etkinlikler, turistik kiralamalar, fotoğraf çekimleri ve benzeri şeyler için kullanmak olduğunu söylüyor. Ancak yapının gerçek potansiyelini gördüğünde, bir süre içinde yaşamaya karar veriyor. Burada yaşadığı süre boyunca yapıyı, önceki evinde olduğu gibi sürekli geliştirmeyi planlayan Tas; tamamladığını düşündüğünde diğer işlevler için kullanmayı hedefliyor.

Yapının planı.

İçerikte kullanılan fotoğraflardan elde edilen çıkarımlarla, geçen süre boyunca yapının gelişimi görülebiliyor. Carlos Garmendia’nın fotoğrafları, projenin bittiği ilk dönemi temsil ederken; Tas Careaga ve Nerea Moreno’nun fotoğrafları ise; Tas’ın yapıyı kullandıktan sonraki halini gösteriyor. Aralarında 1 yıl kadar süre geçen bu iki farklı dönem arasında Tas’ın dekorasyonda yaptığı değişiklikler ve gelişimler bariz şekilde görülüyor.

Yapının enine ve boyuna kesitleri.

Sosyal medya hesabını oldukça aktif kullanan Tas Careaga; kilisenin çeşitli köşelerinde fotoğraflar paylaşıyor ve öne çıkardığı hikayelerde projenin bütün sürecini gösteriyor. Aynı zamanda kendi yaptığı ve kiliseye yerleştirdiği sanat eserleri ve eşyaların da yapım sürecini açıklıyor. Tas’ın sosyal medya hesabında gezerek, Rönesans kilisesinin nasıl bir konuta dönüştüğünü ve projenin hala nasıl geliştiğini görebilirsiniz:

Tas Careaga

Yapının giriş cephe görünüşü.

Tas Careaga, bu videoda başından sonuna projeyi anlatıyor, evi gezdiriyor ve evdeki detaylardan bahsediyor:

Proje

Tas Kilisesi

Geliştirici

Tas Careaga

Mimarlar

Carlos Garmendia Cordero, Álvaro Cordero Iturregui

Tasarım ekibi

Garmendia Cordero Arquitectos, Tas Careaga

Konum

Sopuerta, İspanya

Alan

190 m²

Yıl

2019

Fotoğraf

Carlos Garmendia, Tas Careaga